Kariyer Sonu2441
yavaştan yavaştan, yine galatasaray üzerinden prim yapma gayretlerine girmiş gözükmektedir. daha düne kadar, peşinden ayrılmadığı, her eylemini haklı olsun, haksız olsun desteklediği recep tayyip erdoğan kendisine cephe alınca ister istemez sığınacak bir yer arıyor şu an kendisi.
bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla, cemaatin menfaatleri için, bu adamların her türlü pisliğine, hırsızlığına, haksızlığına, cinayetlerine, saldırganlıklarına, vandallıklarına her şeye göz yumdu. çünkü siyasi iktidar ile uyumlu olmak kendi işlerine de geliyordu, devlet kademelerinde yerleri zaptedebiliyorlardı, polis okullarına kendilerinden başkasını aldırmayabiliyorlardı, kpss agrubu çalışan her allahın kulu, eğer siyasi torpili yoksa mutlaka ama mutlaka cemaatin kucağına oturmak durumundaydı, sorular bir şekilde ele geçiriliyordu. yani iktidar ile hakan şükür arasında bir 'win win' ittifakı süregeliyordu. bu 4 yıllık süre zarfında hakan şükür galatasaraylı gömleğini çıkarmıştı, galatasaray için ağzını bile açmıyordu, siyasi kaygılardan olsa gerek tarafsızlık kisvesiyle, galatasaraylı kimliğini gizleme gereği duyuyordu.
sonra ne oldu? tarih bir daha tekerrür etti, siyasal islam ile sufi islam arasındaki bin yıllık kavga yine ortaya çıktı. siyasal islamın önderi, diğer bütün dış faktörlerin nefesini kestikten ve düşmanlarını sindirdikten sonra, ebedi dost, ezeli rakip sufi islama ve onun palazlanan gücüne yöneldi. recep tayyip erdoğan'ın bir sözü var, kalem müdürünü bile cemaate sormadan atayamıyorum, bunaldım numan, beni yalnız bırakmayın artık diye. sonrasında dershaneler üzerinden cemaate yüklenme, cemaatin karşı hamlesi, yolsuzluk operasyonunun etki göstermemesi ve aforoz. ne liberaller, ne yetmez ama evet tayfası, ne gezi sürecinde yüzüne bakmadıkları sol cepheden destek bulamıyorlar. şu an hakan şükür çok çaresiz bir halde, sığınacak liman arıyor ve geçmişteki kimliklerini ön plana çıkarmaya başladı.
peki biz bunu yiyecek miyiz bir kez daha? aşk her şeyi affeder mi? sözleşme süresi boyunca galatasaraylı olan, sonra makam mevki görünce galatasaraylı olmaktan utanan kişilerin, koca galatasaray camiası üzerinden nemalanmasına razı olacak mıyız? 3-4 sene boyunca her şey gözümüzün önünde olurken ve hakan şükür bir kez bile galatasaray'ın yanında durmamışken, biz şimdi neden hakan şükür'ün yanında duralım? çok gol attı diye mi? tanju çolak'tan ne farkı vardır hakan şükür'ün? sorular sorular...
bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla, cemaatin menfaatleri için, bu adamların her türlü pisliğine, hırsızlığına, haksızlığına, cinayetlerine, saldırganlıklarına, vandallıklarına her şeye göz yumdu. çünkü siyasi iktidar ile uyumlu olmak kendi işlerine de geliyordu, devlet kademelerinde yerleri zaptedebiliyorlardı, polis okullarına kendilerinden başkasını aldırmayabiliyorlardı, kpss agrubu çalışan her allahın kulu, eğer siyasi torpili yoksa mutlaka ama mutlaka cemaatin kucağına oturmak durumundaydı, sorular bir şekilde ele geçiriliyordu. yani iktidar ile hakan şükür arasında bir 'win win' ittifakı süregeliyordu. bu 4 yıllık süre zarfında hakan şükür galatasaraylı gömleğini çıkarmıştı, galatasaray için ağzını bile açmıyordu, siyasi kaygılardan olsa gerek tarafsızlık kisvesiyle, galatasaraylı kimliğini gizleme gereği duyuyordu.
sonra ne oldu? tarih bir daha tekerrür etti, siyasal islam ile sufi islam arasındaki bin yıllık kavga yine ortaya çıktı. siyasal islamın önderi, diğer bütün dış faktörlerin nefesini kestikten ve düşmanlarını sindirdikten sonra, ebedi dost, ezeli rakip sufi islama ve onun palazlanan gücüne yöneldi. recep tayyip erdoğan'ın bir sözü var, kalem müdürünü bile cemaate sormadan atayamıyorum, bunaldım numan, beni yalnız bırakmayın artık diye. sonrasında dershaneler üzerinden cemaate yüklenme, cemaatin karşı hamlesi, yolsuzluk operasyonunun etki göstermemesi ve aforoz. ne liberaller, ne yetmez ama evet tayfası, ne gezi sürecinde yüzüne bakmadıkları sol cepheden destek bulamıyorlar. şu an hakan şükür çok çaresiz bir halde, sığınacak liman arıyor ve geçmişteki kimliklerini ön plana çıkarmaya başladı.
peki biz bunu yiyecek miyiz bir kez daha? aşk her şeyi affeder mi? sözleşme süresi boyunca galatasaraylı olan, sonra makam mevki görünce galatasaraylı olmaktan utanan kişilerin, koca galatasaray camiası üzerinden nemalanmasına razı olacak mıyız? 3-4 sene boyunca her şey gözümüzün önünde olurken ve hakan şükür bir kez bile galatasaray'ın yanında durmamışken, biz şimdi neden hakan şükür'ün yanında duralım? çok gol attı diye mi? tanju çolak'tan ne farkı vardır hakan şükür'ün? sorular sorular...
