23
yumurtlama misali uydurulmuş sorunsal.
bir adam her gün kendi kalesine gol atıyorsa önce o adamı sorgularsın. ama benim sözlükte gördüğüm en sabit fikirli, en kısır düşünceli adamların bunları yapma gibi yetenekleri yok. yani bu kutsal kitaplarda atın diş yapısı hakkında yazılanlar üzerine tartışıp da bir kere bile atın dişlerine bakmamak gibi. yargılayıp, sorgulayıp, eleyip inanmak yerine, önce inanıp sonra bu inanca göre fikirler eleniyor. kötü ve ezberci eğitimin sonuçları. soru sormayı bilmeyen nesiller, kendi başına doğruyu aramaya cesaret edemeyen insanlar... birileri "bu doğru" diyecek. sen inanacaksın. okulda "bunlar şair" demişler, bunlar da şiirle alakası olmayan adamları şair bellemişler. şiirin ne olduğunu bile öğrenememişler. gerçekten normal. bu kadar kötü bir kültürel alt yapı üzerine ne inşa edeceksin ki? oscar wilde mı demişti hatırlamıyorum, ama benden daha akıllı biri "eğitimin etkilerine direnebilirseniz eğitim çok yararlıdır." demişti. 12 eylülün tek tipçi eğitim sistemi ne yazık ki kaç nesli mahvetti. şimdi akp denen, elini attığı her şeyi rezil eden oluşum daha da kötüsünü, daha da vizyonsuzunu yapacak.
mturhan'ın memnuniyetsizliğine gelecek olursak: siz insanlara "saldırgan" dediğinizde problem olmuyor, ama biri çıkıp "x,y,z yazarlar bence bu sözlüğün en kötü yazarları" dediğinde problem oluyor. bir insanın bir yazarı beğenme hakkı varsa beğenmeme hakkı da vardır. diyalektik bunu tezler. beğenmeyen beğenmez arkadaş, zorla mı? nasıl içerlediyseniz, hâlâ bomboş bir fişleme, afişe etme lafı sürmüş gidiyor. "x, y, z yazarları çok beğeniyorum" demekle "beğenmiyorum" demek arasında bir fark yok. bu kimsenin değerine bir şey katmaz, ya da kimsenin değerinden bir şey eksiltmez, ama özgüveni zayıf, birey olmayı henüz becerememiş, toplum tarafından onaylanma kaygısıyla yaşayan biriyseniz takarsınız, normal. geçin bunları. birey olun. daha bunu bile becerememiş bir toplum avrupa karşısında tabii ki ezilir. bu kadar büyük bir onaylanma kaygınız olmasın, az kendinize güvenin. abraham lincoln, oğlunun öğretmenine yazdığı mektupta diyor ki "herkes ona yanıldığını söylediğinde bile kendine inanmasını öğret oğluma." bu kolay bir şey değil. toplumun karşısında ezilmemek, özgüvene sahip olmak gerek. ama bunun için güvenecek de sağlam bir karakteriniz, arkasında durabileceğiniz sorularınız, fikirleriniz olsun. yaş tahtanın altı boşluksa tabii ki basarken korkarsınız. ezberden aynı şeyleri söyleyip, paragraflar tutan yazılarda bomboş laflar etmek için onca emek harcarsanız tabii ki kendisine güvenemezsiniz. normal.
bir adam her gün kendi kalesine gol atıyorsa önce o adamı sorgularsın. ama benim sözlükte gördüğüm en sabit fikirli, en kısır düşünceli adamların bunları yapma gibi yetenekleri yok. yani bu kutsal kitaplarda atın diş yapısı hakkında yazılanlar üzerine tartışıp da bir kere bile atın dişlerine bakmamak gibi. yargılayıp, sorgulayıp, eleyip inanmak yerine, önce inanıp sonra bu inanca göre fikirler eleniyor. kötü ve ezberci eğitimin sonuçları. soru sormayı bilmeyen nesiller, kendi başına doğruyu aramaya cesaret edemeyen insanlar... birileri "bu doğru" diyecek. sen inanacaksın. okulda "bunlar şair" demişler, bunlar da şiirle alakası olmayan adamları şair bellemişler. şiirin ne olduğunu bile öğrenememişler. gerçekten normal. bu kadar kötü bir kültürel alt yapı üzerine ne inşa edeceksin ki? oscar wilde mı demişti hatırlamıyorum, ama benden daha akıllı biri "eğitimin etkilerine direnebilirseniz eğitim çok yararlıdır." demişti. 12 eylülün tek tipçi eğitim sistemi ne yazık ki kaç nesli mahvetti. şimdi akp denen, elini attığı her şeyi rezil eden oluşum daha da kötüsünü, daha da vizyonsuzunu yapacak.
mturhan'ın memnuniyetsizliğine gelecek olursak: siz insanlara "saldırgan" dediğinizde problem olmuyor, ama biri çıkıp "x,y,z yazarlar bence bu sözlüğün en kötü yazarları" dediğinde problem oluyor. bir insanın bir yazarı beğenme hakkı varsa beğenmeme hakkı da vardır. diyalektik bunu tezler. beğenmeyen beğenmez arkadaş, zorla mı? nasıl içerlediyseniz, hâlâ bomboş bir fişleme, afişe etme lafı sürmüş gidiyor. "x, y, z yazarları çok beğeniyorum" demekle "beğenmiyorum" demek arasında bir fark yok. bu kimsenin değerine bir şey katmaz, ya da kimsenin değerinden bir şey eksiltmez, ama özgüveni zayıf, birey olmayı henüz becerememiş, toplum tarafından onaylanma kaygısıyla yaşayan biriyseniz takarsınız, normal. geçin bunları. birey olun. daha bunu bile becerememiş bir toplum avrupa karşısında tabii ki ezilir. bu kadar büyük bir onaylanma kaygınız olmasın, az kendinize güvenin. abraham lincoln, oğlunun öğretmenine yazdığı mektupta diyor ki "herkes ona yanıldığını söylediğinde bile kendine inanmasını öğret oğluma." bu kolay bir şey değil. toplumun karşısında ezilmemek, özgüvene sahip olmak gerek. ama bunun için güvenecek de sağlam bir karakteriniz, arkasında durabileceğiniz sorularınız, fikirleriniz olsun. yaş tahtanın altı boşluksa tabii ki basarken korkarsınız. ezberden aynı şeyleri söyleyip, paragraflar tutan yazılarda bomboş laflar etmek için onca emek harcarsanız tabii ki kendisine güvenemezsiniz. normal.