2912
süratli olmayan, adam geçemeyen, 30 metre top sürüp orta açamayan bir kanat oyuncusu hakan balta. ee, ne özelliği var diye sorunca "mental özellikleri ve tecrübesi" diye anlamsız bir cevap alabilirsiniz tabii.. kendisini tek maç ile asmam ama sizler gibi 2-3 maç ile de yüceltmem... karpaty maçındaki hatası gibi 30 maç gösteririm dilerseniz. [aynı futbolu ve futbolcuyu izlediğimizi sanmıyorum]. bir oyuncu formsuz olabilir, bir oyuncu kötü maçlar oynayabilir ama belli bir potansiyeli vardır. soruyorum, hakan'da sürat var mı? orta açabiliyor mu? adam geçer mi? bu nasıl kanat oyuncusudur, nasıl bir potansiyel barındırıyor?
klasik türk futbol(cus)una bakış, "19 yaşındaki çocuk balta'dan iyi dersen millet götüyle güler"miş. e bruma da 20 yaşında, hangi ligde kendisini göstermiş? illa türk oyuncusunun rüştünü ispatlaması için 23-24 yaşlarına mı gelmesi lazım? potansiyel varsa -ki batuhan'da ziyadesiyle var- üzerine gidersin ve oynatırsın. bugün nasıl ki bruma'nın son vuruşları, son pasları zayıf olsa da, potansiyelini gördüğün için geliştirebileceğine inanıyor ve eleştiri yapmıyorsan, aynı şeyi başka oyuncular için de yaparsın. allah sakatlık vermez ve ömrümüz de vefa ederse batuhan'ın ilerde nasıl bir futbolcu olduğunu görürüz.
bu hakan balta mevzusu bana ibn-i haldun'un "mukaddime"sindeki bir hikayeyi anımsatır:
zamanın birinde dönemin ileri gelenlerinden biri bir nedenden dolayı hapis yatar. hapiste olduğu dönemde de karısı vefat ettiğinden, henüz doğmuş olan erkek çocuğunu babasının yanına verirler. çocuk, hayatında gördüğü tek mekan olan bu hapishanede büyür. hapishane yemekleri çok leziz değildir ve ağırlıklı olarak tavuk eti vardır. ne zaman yemekte tavuk olsa babası oğluna "oğlum, bakma bizim şu an tavuk yediğimize, biz önceden o kadar zengindik ki, her öğün kuzu eti yerdik. (dudaklarını şaplatarak) kuzu etinin tadı enfestir" kabilinden şeyler söyler. menüde ne zaman tavuk olsa baba, oğluna kuzu etini anlatıyor. tabii çocuk kuzuyu da kuzu etini de hiç görmemiş. bir gün gene babası kuzu etinden bahsederken çocuk diyor ki "baba, senin kuzu dediğin şu fareden biraz daha büyük heralde"...
sanırım gördüğünüz tek hayvan fare olduğu için kuzuyu onunla kıyaslıyorsunuz. bilenler, bilmeyenlere hakan ünsal'ı anlatsa ne güzel olur...
klasik türk futbol(cus)una bakış, "19 yaşındaki çocuk balta'dan iyi dersen millet götüyle güler"miş. e bruma da 20 yaşında, hangi ligde kendisini göstermiş? illa türk oyuncusunun rüştünü ispatlaması için 23-24 yaşlarına mı gelmesi lazım? potansiyel varsa -ki batuhan'da ziyadesiyle var- üzerine gidersin ve oynatırsın. bugün nasıl ki bruma'nın son vuruşları, son pasları zayıf olsa da, potansiyelini gördüğün için geliştirebileceğine inanıyor ve eleştiri yapmıyorsan, aynı şeyi başka oyuncular için de yaparsın. allah sakatlık vermez ve ömrümüz de vefa ederse batuhan'ın ilerde nasıl bir futbolcu olduğunu görürüz.
bu hakan balta mevzusu bana ibn-i haldun'un "mukaddime"sindeki bir hikayeyi anımsatır:
zamanın birinde dönemin ileri gelenlerinden biri bir nedenden dolayı hapis yatar. hapiste olduğu dönemde de karısı vefat ettiğinden, henüz doğmuş olan erkek çocuğunu babasının yanına verirler. çocuk, hayatında gördüğü tek mekan olan bu hapishanede büyür. hapishane yemekleri çok leziz değildir ve ağırlıklı olarak tavuk eti vardır. ne zaman yemekte tavuk olsa babası oğluna "oğlum, bakma bizim şu an tavuk yediğimize, biz önceden o kadar zengindik ki, her öğün kuzu eti yerdik. (dudaklarını şaplatarak) kuzu etinin tadı enfestir" kabilinden şeyler söyler. menüde ne zaman tavuk olsa baba, oğluna kuzu etini anlatıyor. tabii çocuk kuzuyu da kuzu etini de hiç görmemiş. bir gün gene babası kuzu etinden bahsederken çocuk diyor ki "baba, senin kuzu dediğin şu fareden biraz daha büyük heralde"...
sanırım gördüğünüz tek hayvan fare olduğu için kuzuyu onunla kıyaslıyorsunuz. bilenler, bilmeyenlere hakan ünsal'ı anlatsa ne güzel olur...
