3774
bir futbolcu düşünün. her özelliği ortalamanın üzeri olsun, uzaktan şut becerisi ise mükemmel. diğer özellikleri de iş gördüğü halde en iyi özelliği olan uzaktan şut becerisini sürekli kullanmaya çalışıp ayağına gelen her topu dan dun kaleye vursun ve takımın ataklarının içine etsin. bu adam da böyleydi. adamın taktik bilgisi dört dörtlüktü. ama bu yönünü gereğinden fazla kullanıp sürekli oyun anlayışını değiştirdi. kendi oturttuğu iyi giden sistemi sakatlıklar veya cezalı oyuncular olmadığı halde sürekli bozdu. bir ara çok sağlam 3-5-2 dizilişiyle oynuyorduk. hatta ilk dönemler burak'ı yedek bırakıyordu. az pozisyona giriyorduk, ama girdiğimiz pozisyonu değerlendiriyorduk. takım burak ve selçuk'a mahkum değildi. savunma hatalarımız en aza inmişti. ligde zayıf takımlara karşı sıkıntı yaşasak da -ki zaten mancini takıma geldiğinde lig çoktan kaybedilmişti, bizi ümitlendiren şey ligin ikinci yarısında fenerbahçe'nin art arda gelen puan kayıpları oldu- bu anlayışla şampiyonlar ligi'nde iş yapabilirdik. ama tuttu gol yememenin önemli olduğu iç saha maçında chelsea'ye karşı sneijder, drogba, burak, hajrovic drtlüsünün oynadığı bir 4-4-2 ile takımı sahaya çıkarttı. eğer uzun süre takımın başında kalsaydı çok şeyi değiştirebilirdi. ben de burak ve selçuk'a mahkum bir takımdan bir şey olmayacağını anlayıp pes ettiğini düşünüyorum. mancini henüz 49 yaşında. kariyeri için uzun vadeli planları olsa gerek. bu adamlarla şampiyonlar ligi başarısı gelmeyeceğini anladı. tüpçü'nün federasyon başkanı olduğu bir ortadoğu ülkesine hapsolmanın kendisinin cv'sine bir şey katmayacağına kanaat getirdi. sonunda da yolları ayırdı.