9772
hakkında yazmak istemedim, ancak kendimi tutamadım, bu tartışmanın canlı tutulmasında emeğim geçtiği için de galatasaray sözlük yazarlarından peşinen özür diliyorum.
hala daha inatla; ''galatasaray'a çok faydası olmuştur'' argümanıyla savunulan futbolcudur. gören de diğer futbolcular ve kulüp çalışanları amme hizmeti yapıyor sanacak. ya arkadaş, futbola yeteneğim vardı, altyapıya gittim de bu kulübe fayda sağlayamadım mı? peki ya galatasaray'ın arda'ya ve arda özelinde genellersek diğer tüm sporculara sağladığı faydalar ne olacak? arda'nın ve tüm başarılı sporcularımızın galatasaray'a sağladığı faydaları tartışmak abesle iştigal. ama arda turan'ın ve eleştirilen veya övülen herhangi bir sporcunun bahsi geçtiği tartışmayı, 'fayda sağladı' argümanıyla sürdürmek de bir o kadar yanlış. çünkü yapılan emekleri galatasaray nezdinde maddi ve manevi karşılıksız bırakılmıyor. yani sporcunun sağladığı fayda, sporcuyu taraftardan daha büyük bir mertebeye koymuyor. lütfen bırakın artık şu 'kahraman arama' sevdasını. gerçek kahraman, takımını destekleyen taraftardır, ki öyle olmasına da gerek yok. herkes spor kulübüne epik bir perspektiften yaklaşmak zorunda değil. adam isterse beş çayı taraftarı olur, gelir burada fikrini de çatır çatır belirtir.
şu takımı en çok seven, en çok galatasaraylı olan kim tartışması ayrı bir gereksizlik. babam, 14 yıl şampiyonluk görememiş birisi olarak eminim benden daha çok sevmiştir galatasaray'ı, onun sevgisine denk bir sevgi taşıdığımı iddia etsem de, bu iddiamı ancak bir o kadar buhranlı bir dönem görürsem - şeytan kulağına - vicdanıma ispat edebilirim. şimdi bu benim galatasaray hakkında, babam ve diğer tüm emektar taraftarlardan, tribün emekçisi insanlardan daha kötü yorum yapabileceğim anlamına mı geliyor? galatasaray hakkında aklı selim yorumlar yapmak ve fikir belirtmek, galatasaray'a daha çok emek(!) vermekten mi geçiyor? velev ki böyle bir kıstas var, benim şurada bir çok insan gibi kafa patlatıp kendimce yaptığım yorumlar daha mı az emektir, galatasaray'ı tanıtmak ve hakkında naçizane yazılar yazmak madem çok kolay bir iş ve sizin 'fayda' olarak tabir ettiğiniz düzlemde düşük bir mertebede kalıyor, bir çok futbolcu da kırsın dizini bir zahmet yazı da yazıversin galatasaray hakkında. ne kadar saçma bir istek değil mi? niye? adam futbolcu çünkü, işi galatasaray'ı sahada temsil etmek, bunu da iyi yaparsa ne ala. bu adamın yaptığı iş elbette yazı yazmakla kıyaslanamaz, adam galatasaray'ı galatasaray'ın kalbinin attığı yerde, spor müsabakalarında temsil ediyor, ama yine belirtiyorum; mecranın arz ettiği önemin değeri, galatasaray'a verdiği emeği daha fazla kılmaz. herkes kendi yeteneği ölçüsünde, kendi kişisel sınırları içerisinde emek verir. bu emek de ilgililerce takdir görür, futbolcu beğenilir, sözlük yazarı tebrik edilir vs. vs.
herkes galatasaray'ı 'farklı' seviyor ve 'farklı' alanlarda emek veriyor işte kardeşim. sanki ben messi gibi top oynuyordum da sırf galatasaray kazanmasın diye altyapıya yazılmadım anasını satayım.
hala daha inatla; ''galatasaray'a çok faydası olmuştur'' argümanıyla savunulan futbolcudur. gören de diğer futbolcular ve kulüp çalışanları amme hizmeti yapıyor sanacak. ya arkadaş, futbola yeteneğim vardı, altyapıya gittim de bu kulübe fayda sağlayamadım mı? peki ya galatasaray'ın arda'ya ve arda özelinde genellersek diğer tüm sporculara sağladığı faydalar ne olacak? arda'nın ve tüm başarılı sporcularımızın galatasaray'a sağladığı faydaları tartışmak abesle iştigal. ama arda turan'ın ve eleştirilen veya övülen herhangi bir sporcunun bahsi geçtiği tartışmayı, 'fayda sağladı' argümanıyla sürdürmek de bir o kadar yanlış. çünkü yapılan emekleri galatasaray nezdinde maddi ve manevi karşılıksız bırakılmıyor. yani sporcunun sağladığı fayda, sporcuyu taraftardan daha büyük bir mertebeye koymuyor. lütfen bırakın artık şu 'kahraman arama' sevdasını. gerçek kahraman, takımını destekleyen taraftardır, ki öyle olmasına da gerek yok. herkes spor kulübüne epik bir perspektiften yaklaşmak zorunda değil. adam isterse beş çayı taraftarı olur, gelir burada fikrini de çatır çatır belirtir.
şu takımı en çok seven, en çok galatasaraylı olan kim tartışması ayrı bir gereksizlik. babam, 14 yıl şampiyonluk görememiş birisi olarak eminim benden daha çok sevmiştir galatasaray'ı, onun sevgisine denk bir sevgi taşıdığımı iddia etsem de, bu iddiamı ancak bir o kadar buhranlı bir dönem görürsem - şeytan kulağına - vicdanıma ispat edebilirim. şimdi bu benim galatasaray hakkında, babam ve diğer tüm emektar taraftarlardan, tribün emekçisi insanlardan daha kötü yorum yapabileceğim anlamına mı geliyor? galatasaray hakkında aklı selim yorumlar yapmak ve fikir belirtmek, galatasaray'a daha çok emek(!) vermekten mi geçiyor? velev ki böyle bir kıstas var, benim şurada bir çok insan gibi kafa patlatıp kendimce yaptığım yorumlar daha mı az emektir, galatasaray'ı tanıtmak ve hakkında naçizane yazılar yazmak madem çok kolay bir iş ve sizin 'fayda' olarak tabir ettiğiniz düzlemde düşük bir mertebede kalıyor, bir çok futbolcu da kırsın dizini bir zahmet yazı da yazıversin galatasaray hakkında. ne kadar saçma bir istek değil mi? niye? adam futbolcu çünkü, işi galatasaray'ı sahada temsil etmek, bunu da iyi yaparsa ne ala. bu adamın yaptığı iş elbette yazı yazmakla kıyaslanamaz, adam galatasaray'ı galatasaray'ın kalbinin attığı yerde, spor müsabakalarında temsil ediyor, ama yine belirtiyorum; mecranın arz ettiği önemin değeri, galatasaray'a verdiği emeği daha fazla kılmaz. herkes kendi yeteneği ölçüsünde, kendi kişisel sınırları içerisinde emek verir. bu emek de ilgililerce takdir görür, futbolcu beğenilir, sözlük yazarı tebrik edilir vs. vs.
herkes galatasaray'ı 'farklı' seviyor ve 'farklı' alanlarda emek veriyor işte kardeşim. sanki ben messi gibi top oynuyordum da sırf galatasaray kazanmasın diye altyapıya yazılmadım anasını satayım.
