• 83
    kendisi ne yazıktır ki çok nahoş bir hikayenin baş kahramanı olmuştur. normalde anlatılacak gibi değil de, içimde tutamayacağım daha fazla, çocukları bunla arkadaşlık yapan ebeveynlere uyarı mahiyetinde olur da, daha bunun yanına salmazlar inşallah.

    bi cuma akşamı, işten sonra biraz beyoğlu'nda takılmaca, iki üç kadeh sallama filan eve yorgun argın gelmiştim. artık nasıl bir yorgunluk hasıl olmuşsa üstüme, pantolu gömleği bile çıkarmadan yüzüstü abanmışım yatağa, saniyesinde uyumuşum. gecenin olur olmaz bi vakti, telefonum zangır zangır çalmaya başladı. babam da bana hep derdi ki 'oğlum bak gecenin köründe çalan telefonları aman diyim açma, büyük ihale alırsın başına, çalar çalar susar, sen siktir et uyumana devam et'. babamın bu sözünü nasıl küpe yapmışsam kulağıma hiç sallamadım bile harbiden de çaldı, çaldı bi yerden sonra sustu. eski toprak işte, nasıl da biliyor olacakları. tabi bi kere uyanmış bulunduk, ben bi kere uyandım mı da sonra sittin sene uyuyamam kolay kolay. şeytan bi yandan vesvese veriyor, olm niye açmadın belki hatunun biri yanıyordu, itfaiye diye seni arıyordu. nerde bizde o şans amk dedim, yine de dayanamadım baktım kim aramış diyen. gecenin köründe arayan şahıs işte bu münasebetsiz zapata. hayırdır inşallah dedim aradım bunu.

    -hayırdır lan bu saatte rüyanda beni mi beceriyodun da evine mi çağıracaksın, niye aradın oğlum gecenin köründe?

    + abi dedi, bildiğin gibi değil. metris cezaevinden arıyorum, müebbeti kitlediler bana.

    - noldu lan, nasıl müebbet, adam mı vurdun amk?!

    + gençliğim mapus köşelerinde çürüyecek abi bittim ben yandım..

    - ya ver dedim yanındaki birine, ne dediğin de anlaşılmıyor, verdi telefonu.

    + alo

    - hayırlı akşamlar beyefendi, bu arkadaş ne anlatıyor ya, metris cezaevi filan, neresi orası, nerde sızdı yine bu?

    + hayırlı akşamalr , ben polis memuru kenan, beşiktaş polis merkezindeyiz, şahsın yakınıysanız, bi gelseniz iyi olur.

    - tamam memur bey dedim, arkadaşı verir misiniz telefona tekrar. lan zapata oğlum naptın?

    + abi dilberay'ı ara istek parça vericem, söylesin benim için.

    - tamam koçum dedim, sen hiç canını sıkma, moralini yüksek tut, dik dur eğilme, abin seninle, kimseyle muhatap olma, avukatın gelene kadar ifade verme, şunu yapma bunu yapm....

    + vayyy dedi, tabii düştük mapus damlarına öğüt veren çok olur.

    - lan kapa geliyorum yarım saate.

    o an tabi aklıma ilk, kavga filan ettiği geldi, bunun kafa gitmiş, kesin biri sandalyeyi kafasında kırdı bunun. üstüm başım zaten giyinik, atladım arabaya gittim karakola. komiserin odasına girdim, tabi beni tanırlar alemden, hemen ayağa kalktı bi izzet bi ikram filan. uzatmadan konuya girdim.

    - komiser bey, nezarette bi misafiriniz var kendisini tanırım. ne kusur işledi acaba?

    + valla dedi, apartman yöneticisi şikayet etti. adamın kapısına dayanmış, 'mahmut amca, karşıki kabileden dumanla haber verdiler, cherokiler baskına gelecekmiş, hemen çadırları söküp göç edelim buradan' demiş 65 yaşındaki adamcağıza. yönetici de haliyle korkmuş, bu adam üç harflilere karıştı, bizi de keser neme lazım diye bizi aramışlar.

    - vay anasını ya dedim, şaşkınlıktan kendimi parmaklıyodum az kalsın. ee dedim komiser bey, sorgu sual ettiniz mi, neymiş mevzu?

    + sorgu odasına çektik, sorguladık. maalesef çağın vebasına yakalanmış.

    - laannn dedim, aids mi olmuş deyyus, tevekkeli akşamdan sabaha laleli'de, aksaray'da sürtüp duruyor, kimbilir kimden kaptı, ah be zapatam dedim yaktın hayatını.

    + ne lalesi, ne sümbülü beyfendi dedi. çağın vebası diyorum, bonzai, duymadınızmı hiç, televizyonlarda bas bas bağırıyorlar.

    - ne alaka komiser bey dedim, bunda öyle dalga dümen olmaz, bi yanlışlık olmalı. o an dumanla haberleşme mevzusu ile ilgili taşlar yerine oturdu kafamda. neresiyle çektiyse artık.

    + valla dedi, maalesef durum bu. isterseniz bi konuşun.

    tam o esnada, kafamda çok sevdiğim bi filmin sahnesi canlandı, resmen 'pardon 2 sinemalarda' ihalesi kalacak üstüme, bilmiyorum çünkü içici midir satıcı mıdır, deniz seki hesabı, arada ben de kaynarım filan neme lazım, hemen geriye taktım vitesi.

    - komser bey dedim, ben bu vatandaşı tanımam etmem, nerden bulmuş telefonu mu bilmiyorum, 11880 den filan buldu heralde. aman dedim gözünüzü seveyim karıştırmayın beni bu işe, ben ufaktan yol alırım, siz de artık bunu asar mısınız, zehirli iğne mi vurursunuz orası size kalmış.

    + yok dedi, merak etmeyin çok büyük kabahat değil, siz muteber bi insansınız, siz isterseniz 50-100 kefaletle salarız gider.

    + lan ne kefaleti amerikadamıyız amk, çorba istemenin yeni yolu mu la bu!!! diyemedim tabi, yemedi. tamam dedim bi görüşeyim şunla ben.

    indim nezarete, bu bi perişan halde, öyle uzanmış betona, beni gördü babaaa babacımm kurtar beni buradan, lan dedim babanın ciğerine eşşekler osursun ne babası, benim benn.

    + abi sen misin, nolur kurtar beni bu mapus damından.

    - kurtarıcam kurtarıcam rahat ol da, oğlum sen normal sigara bile içen adam değilsin, nerden bulaştın bu merete. zaten açtığın başlıklardan ayıkmalıydım olaya, ah aptal kafam ahh...

    mevzuyu anlattı. televizyonda izlemiş, bu kadıköyde mi ne bonzai'ye hayır diye mitingler filan düzenlendi hani, sonra sayın başbakanımız recep tayyip erdoğan da 'bonzai kötüdür, gençlerimiz sakın bulaşmasın' minvalinden bir şeyler söylemiş. bunun rahmetli dedesi de meğer, ölüm yatağında son nasihat olarak buna demiş ki, 'torunum bak bu dayyip ne derse tersini yap, allah bir dese tektanrılı dinlerden uzaklaş, çok tanrılı dinleri araştır, putlara filan tap, daha müslümanlıktan, katoliklikten hayır gelmez bilesin'

    bu gariban da dedem diyorsa vardır bir bildiği, demek ki bu zıkkım iyi bir şey, dedemin sözünü dinleyip hemen kullanmalıyım demiş. sonrasını biliyorsunuz işte.

    100 lirayı bayıldık, bunu çıkardım oradan, dedim ki 'bir daha benim 10 km yakınıma yaklaşmıycaksın, numaramı sileceksin, twitterdan unfollow edeceksin, faceden dürtmiyceksin, yılmazın meseneyi de sileceksin ona göre. yaa abi yapma bunu, bi şans daha ver filan, yoook dedim geçti o işler.

    birkaç ay sonra alakasız bir yerde karşıma çıktı yine. ben prensipli adamım, 2 hafta cumaya gitmedim mi, 3. hafta mutlaka giderim, çünkü 3 hafta üstüste cumaya gitmeyen dinden çıkar bak bu kesin bilgi yayalım, nihat hatipoğlu bile bilmez bunu. 3. hafta cumada avluda gördüm bunu dedim, nolur yanıma gelmesin. gittim en kuytu köşe yerde oturdum, baktım götüm götüm cemaati yara yara yanıma geldi oturdu münafık. yemin ederim, hoca namazı kıldırdı, sağa selam verdi, ben de verdim, solumda bu var, bunu görmeyeyim, moralim bozulmasın diye sola döndermedim kafayı. tespih çekti millet, dualar okundu benim kafa hala sağda, boyun fıtığı olucam. neden sonra imama efendi geldi yanıma, arkadaş dedi, camiyi kapatıcam, camii için yardım topladık, banka kapanmadan gidip şunu vadeli hesabıma yatırayım, nolur ver selamını da git artık. yine kafamı çevirmeden, dedim imam efendi, bu yanımdaki zındık duruyor mu orda, dedi gitti, bi sen bi ben varız. rahatladım selamı verdim, çıktım. ne kadar soğumuşum yani bundan düşünün artık.

    akşam eve gittiğimde aklıma geldi, be pezevenk imam cami yardımını niye vadeline yatırıyon lan. sonrasında çok ağır uğraştım hocayla ama artık o da başka bir hikayeye kalsın.

    *

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın