• 16
    kısa bir zaman önce radikal blog'da buna benzer bir şey karalamıştım. aslında sözlüğe koymaya niyetim de yoktu ama yazılanları görünce dayanamadım koydum.
    --- alıntı ---

    her devrin mağduru olmak zor zanaattir hele ki bunu yaparken toplum içerisinde göze batmamak, halktan kopmamak ve her daim babacan bir imaja sahip olmak. tamam kabul ediyorum fatih terim tüm bunları yaparken arkasında ufak tefek istisnalar olsa da her daim güçlü bir medya desteği aldı, yaptığı imaj çalışmaları sayesinde her daim en sevilen, hep haksızlığıa uğrayan, lafını sakınmayan yani kral çıplak diyen hep oldu ya da biz hep öyle zannettik.

    biraz geçmişe dönelim; ama öyle sararmış sayfaların, tozlu defterlerin arasına gitmeye gerek duymadan. doksanlı yılların başında milli takım teknik direktörlüğü için danimaraka futbolunda devrim yapan ve 1992 yılında avrupa şampiyonu olacak takımın temellerini atan sepp piontek ile anlaşılmış yardımcılığı için almanya'da eğitim almış, piontek ile ana dilinde anlaşabilecek yılmaz vural'ın ismi konuşulmaya başlamıştır. hatta bir rivayete göre şenes erzik yılmaz vural'ı arayıp bu işin bittiğini söylemiş ama ne olduysa bir gecede olmuş ve göreve fatih terim kabul edilmiş. piontek'in milli takımdan ayrılmasından sonra göreve atanan fatih hoca onun sistemini ve keşfettiği genç oyuncuların üzerine milli takımı kurmuş ve tarihinde ilk defa 1996 yılında ingiltere'de düzenlenen avrupa şampiyonasına katılmasını sağlamıştır. turnuva performansı kötü olsa da sezon sonu galatasaray ile anlaşarak türk futbolunun ve kendi kaderini değiştirmiştir. tabi galatasaray'a transfer sürecinde eski emniyet genel müdürü, dönemin adalet ve bir sonraki dönemin iç işleri bakanı mehmet ağar ile olan yakın dostluğunun etkisi ne kadardır bilinmez.
    galatasaray'da yakaladığı sinerji, özellikle hagi, popescu ve taffarel gibi dünya çapındaki futbolcuların etkisi ile kolay kolay mağlup edilemeyen bir takımın hocası oldu. 4 muhteşem sezonun ardından türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük başarılarındn hatta başarısı olan uefa kupasını kazanmıştır. sezon sonunda dönemin başkanı faruk süren'in kendisine haksızlık yaptığını öne sürerek son sezonunda muhtemelen aldığı italyanca derslerin etkisi ile fiorentina'ya transfer olmuştur. kısacası faruk süren kendisini mağdur etmişti.

    fiorentina günleri taraftar ile bütünleşme ile başlamış yine kulüp başkanının kendisine yaptığı haksızlık yüzünden bitmiştir. ardından milan ile anlaşmıştır fatih terim. milan gibi dünya çapında bir kulüpte çalışma şansını yakalayan ilk teknik adam da doğal olarak kendisi olmuştur. milan günleri haftada bir istanbul'da verdiği 'liderlik konferansları ile geçerken alınan kötü sonuçlar ve futbolcuların kendisine karşı tavır alması nedeniyle sona ermişti. italya macerasını fiorenetina başkanının haksızlıkları, milan futbolcularının kazan kaldırmasıyla noktayı koymak zorunda kalmıştı. kısacası mağdur edilmişti.
    ardından dönemin başkan adayı özhan canaydın kendisini seçim kozu olarak kullanmış, ve kısıtlı imkanlarla şampiyon olmuş lucescu'nun kovulup yerine görev almıştır ki hocanın en büyük mottolarından birisi ''görevde bir hoca varken asal görüşmem''dir. biraz özhan canaydın'ın fazla naif yöneticilik anlayışı ile kulübün içinde buldunduğu maddi zorluklar birleşince şartlar fatih hoca için zorlaşmış, tüm bu sıkıntılara bir de hocanın kötü transferli eklenince 20 küsür futbolcunun gelip gittiği berbat bir dönem geçirip istifa etmişti. tabi ki gerekli şartlar oluşturulmadığı için hoca mağdur olmuştu.

    son olarak ünal aysal ile başlayan ortaklık... federasyonun galatasaray'a ve hocaya karşı tutumu futbolcu, hoca ve taraftar arasında korkunç bir birliktelik doğurmuştu. hoca kendisine karşı yapılan haksızlıklara karşı bir duruş gösteriyor, sezon sonunda konuşacağını beyan ediyor, fenerbahçe'nin sahasında kazanılan şampiyonluk ve kupa törenini engellemeye çalışan yıldırım demirören'e karşı dik duruşunu sergiliyordu. ikinci sezonun ortalarında hocaya ve galatasaray'a karşı federasyon nezdinde dehşet bir oluşum başlamış, fahiş hakem hataları ile insanların sinir sistemleri test ediliyordu. hoca sahadan atılıyor ve yine sezon sonu konuşacağını beyan ediyordu. derken üçüncü sezon başladı, hoca kendisine yapılan milli takım teklifini kabul etmiş, iki sezondur ekmeğine amiyane tabirle kan doğrayanlar ile mini bir koalisyon oluşturmuştu. bu durumun kulübüne olumsuz olarak yansıyacağını sezen başkan ünal aysal kangren olan parmağı kesmiş, hoca ile yolları ayırmıştı. sonuç ne mi oldu ? fatih hoca yine mağdur oldu, yine mağdur edildi ve teselliyi son 2 sezonda kendisine karşı alenen cephe almış insanların kollarında pardon kader ortaklığında buldu.

    --- alıntı ---

    beğenen meğenen olursa bari tıklasın da tıklanma sayımız artsın.*

    http://blog.radikal.com.tr/...ru-fatih-terim-64361
App Store'dan indirin Google Play'den alın