• 18
    kendisi gibi aklı başında spor yazarlarının olduğunu bilmek mutluluk verici.
    her şeyi yazmış yazılacak başka bir şey bırakmamış

    --- alıntı ---

    galatasaray yönetiminin aldığı tarihi kararın bir kaç saat öncesi galatasaray tv’deydim.
    ara sıra konuk olarak çağırırlar.
    giderim, çay kahve içer sonra da programa çıkarız.
    eşi, dostu da görürüm…
    yine öyle bir gündü.
    arkadaşlarla laflıyorduk.
    adı lazım değil bir üyeye rastladım.
    “galatasaray, disiplin kurulu eğer fener ülker’in sahasını kapatmazsa 7.maçı çıkmaz, ben de üye olarak bu kararı desteklerim” dedi.
    güldüm.
    stüdyoya geçerken, para cezası kararı açıklanıyordu tbf’nin internet sitesinden.
    o dakikalarda yayına girdik.
    tv’deki arkadaşlar bir kaset hazırlamışlar.
    coach ergin ataman’ın 6. maç sonrası demeci dikkatimi çekti, not aldım.
    “işimi yapmak istemiyorum. ülker arena’da can güvenliğim yok” ifadesini kullanıyordu.
    biz yorum yaparken, en az 4-5 kez döndü bu bant…
    ergin ataman’ın gözleri de yaşarıyordu bu lafalı söylerken.
    “işimi yapmak istemiyorum..”
    bu kişi bir profesyonel.
    agresiftir, şudur, budur, bilemem.
    ama bir profesyonel ve ekmeğini kazandığı işini yapmak istemiyor.
    niye?
    güvenlik önlemleri yüzünden.
    yani alınamayan güvenlik önlemleri yüzünden.
    ve bu görüntüler gstv’de dönerken, galatasaray kulübü başkanı ünal aysal ile yöneticiler, “maça çıkmama” kararı aldı.
    bu bir milat.
    çünkü türk sporunda daha önce hiçbir kulüp, “maça çıkmayacağız” dedikten sonra lafının arkasında duramadı.
    ama galatasaray duracak…
    tbf’yi ateşe attılar.
    peki haksızlar mı?
    açıkca konuşayım, iki kulübe de eşit mesafedeyim meslekte kaldığım sürece.
    iki takımın da sahalarında maçlarda yaşananlar, “saha kapanmayı gerektirecek” cinstendi.
    hiçbiri ötekinden masum değil çünkü.
    ama tbf olayları süzemedi.
    burada fenerbahçe’yi de galatasaray’ı da suçlamıyorum.
    tek sorumlu tbf’dir.
    daha doğrusu tbf’nin kurulları.
    fenerbahçe’ye 40 bin lira ceza kesilen kararın gerekçesine bakıyorum, “rakip antrenör ve oyunculara tükürmek, 2 anons, uzun süreli küfür, antrenöre atılan patlayıcı-yanıcı madde…”
    daha ne olacaktı?
    demek ki, tbf, hukuku işletememiş.
    hukuku işletemezsen de, kulübün biri çıkar bir karar alır guguk kuşuna dönersin.
    ***
    şimdi ne olacak?
    öncelikle türk basketbolunun marka değeri tepe taklak gidecek.
    çünkü bir takım sahaya çıkmıyor ve o takım türkiye’ye basketbolu getiren takım.
    20-0 fenerbahçe ülker kazanacak şampiyon olacak.
    tbf, galatasaray’a 20 bin lira ceza verecek.
    belki kararda imzası olan yöneticilere 1-3 yıl men cezası.
    o kadar.
    ***
    peki kim kaybetti?
    galatasaray değil.
    fenerbahçe de değil.
    tbf..
    tbf, fiba nezdinde sıfıra iniyor.
    elin oğlu diyecek ki şimdi, “turgay başkan sen kendi ligine hakim değilsin. bir de fiba avrupa başkanlığı yapıyorsun”.
    ***
    liv hospital çekiliyormuş diyorlar..
    güle güle.
    allah sihat afiyet versin.
    isim sponsorluğu ile avrupa arenasında boy gösterdikten sonra çekilme kararı almak pek ticari olmamış.
    ayrıca liv hospital yönetimine bir anımı aktarayım.
    belgrad’da dolanıyordum.
    birden “acıbadem hospital” yazıları gördüm.
    bu ne diye sordum, anlattılar.
    “fenerbahçe acıbadem voleybol takımı gide gele bu markayı gözümüze soktu. çünkü sırbistan’da uzman tedavi sıkıntısı da vardı.
    birden istanbul’a tedavi için acıbadem’e giden insanlar türedi…”
    demek ki, liv hospital (eğer) çekilirse tarihi hata yapar.
    çünkü düne kadar sadece 3-5 kişinin tanıdığı bir marka iken milyonlarca kişiye adını okutuyorsan, kulübün aldığı (iyi-ya da kötü) bir karar sonrası, “hadi bana eyvallah” diyemezsin.
    dersen sen gidersin medical park gelir, o olmadı, başka bir kurum 5-10 milyon dolarına kıyıp forma reklamına balıklama atlar…

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın