729
işin teknik analiz kısmından biraz bahsetmek istiyorum;
mircea lucescu'nun taktik mantalitesi nedir, ne tip takımlarda, ne tip oyuncularla başarıya ulaşmıştır, ya da ulaşacaktır, galatasaray'ın mevcut kadrosu buna uygun mudur, gibi soruları cevapladığımızda "neden lucescu" sorusunun da cevabını buluyoruz otomatik olarak.
lucescu'yu galatasaray'da efsane yapan 2000-2001 sezonu kadrosu ve dizilişi şu şekilde;
----------------------taffarel-----------------------------
fatih akyel------popescu-----bülent-----hakan.ü--
------------------------------------------------------------
-----------------emre--------------okan----------------
------------------------------------------------------------
--ümit davala----------hagi----------------ergün.p--
------------------------------------------------------------
---------------------jardel--------------------------------
şimdi, dizilişe bakarsak, ve aslında bildiğimiz üzere, lucescu, 4-2-3-1 taktiğiyle takım oynatmayı seven, 10 numara mevkiinde trequartista tarzı golcü besleme özelliği olan bir özel oyuncu ve bitirici bir forvet ile takım kurguluyor, dikkat çeken nokta ise, hücumcu olarak nitelendirilebilecek kanat oyuncularının bile defansif yapıda oynamaları.
orta sahanın ortasında 2 adet ön libero - orta saha karışımı savaşçı, top yapabilen isimle oynamayı tercih ediyor.
defansın göbeğinde ise 1 adet çakılı - tabiri caizse kazma stoper ve 1 adet pas becerisi yüksek stoper - ön libero kullanmayı tercih ediyor.
top rakipteyken de takımın, santrafor haricinde tümünün topun arkasına geçmesini ve "pasif savunma" olarak adlandırdığımız "ayakta karşılama" yöntemiyle savunma yapmasını istiyor, yani pres ve rakip oyuncuyu rahatsız eden, ayağına dalan bir yapıyı benimsemiyor.
bu nedenle çoğu izleyici tarafından "keyif vermeyen" ancak sonuca yönelik bir futbol oynadığı fikri hakimdi, zira sürecin devamında "fatih terim geri gelsin"cilerin en büyük donesi buydu.
lucescu'nun takımlarından, bu sebeple gol rekorları kırmasını beklemek, 4-0, 5-0 gibi skorlarla maç kazanması beklentisinde olmak çok mantıklı değil,
ancak uzun vadede, özellikle uluslararası arena'da, 1-0, 2-1 gibi skorlarla adım adım çeyrek finallere, yarı finallere uzanmak sürpriz olmuyor.
bu yöntem ve mantaliteyle lucescu, görev yaptığı 2 sene zarfında 1 şampiyonluk yaşadı, 1'ini kılpayı kaçırdı, şampiyonlar ligindeki 2 katılımda 1 adet çeyrek final gördü ve real madrid'e "ezilmeden" elendi, diğer sezonda ise liverpool, roma ve barcelona'lı gruptan 5 beraberlik, 1 mağlubiyet alarak son maçta elendi.
şimdi,
görünen köy kılavuz istemiyor, lucescu haddini bilen bir futbol ve temkinli bir yaklaşımla adım adım başarıya gitmeyi benimsemiş bir kurt hoca. bu yönüyle aslında "galatasaray" teamüllerinden çok uzak, zira galatasaray camiası, kimyasında "ölümüne saldıran" - "rakibi boğan" - "presle yıldıran" - "sürekli atağı ve golü düşünen" alışkanlıkları nedeniyle lucescu'nun mantalitesine zıt düşüyor,
ancak günümüz futbol şartları çok farklı, başarı öncelikli kriter, maç kazanmak değil şampiyon olmak amaçlanıyor.
bu nedenle modern futbola en yatkın mantalite lucescu'nun sistematiğinde yatıyor.
peki mevcut kadromuz bu sisteme ne kadar uyuyor?
aslında hiç de uzak değil bu yapı lucescu'nun alışkanlıklarına...
bakalım;
---------------------------muslera-----------------------------
veysel--------semih--------------chedjou---------telles---
------------------------------------------------------------------
---------------selçuk-------------melo------------------------
------------------------------------------------------------------
hamit----------------sneijder---------------------bruma---
------------------------------------------------------------------
--------------------burak yılmaz-------------------------------
göründüğü üzere, takımın yapısını bu şekilde oluşturduğunuzda (ki 5+3'e uymuyor farkındayım) lucescu'nun düzenine uymayan 2 bölüm mevcut;
1- bruma'nın defansif katkı sağlama konusunda tutumu
2- stoperde ayakta top tutabilecek kapasitede bir isim
geri kalan mevkiler, galatasaray 2000-2001 yılı başarılı kadrosuyla karşılaştırıldığında gayet yeterli görünüyor, burak yılmaz bir jardel değil, aynı şekilde sneijder'den de bir hagi beklemek hayalcilik olur, popescu - chedjou olayına hiç girmiyorum.
ancak, telles'in potansiyeli hakan'dan, bruma'nın potansiyeli ergün'den, hamit'in kapasitesi ümit davala'dan yüksek,
benzer şekilde, melo, emre belözoğlu'ndan kat be kat iyi, okan buruk'tan da gömlek gömlek yukarda bir selçuk inan var,
muslera ve tafo, aslında gayet adil bir eşleşme ve sorun yok.
sağ bekte veysel'in o seneki fatih akyel etkisini yaratması şimdilik olası görünmüyor.
jardel - burak karşılaştırması ise tartışmaya açık görünüyor.
ama temel olarak incelendiğinde, sistematik o döneme hiç yabancı değil.
başarıya gidebilecek bir temel mevcut.
lucescu'da o zamanki lucescu değil, daha farklı ve vizyon sahibi.
bu nedenle, lucescu, galatasaray'a ilaç gibi gelecektir.
vizyonuyla da uzun soluklu bir imaj kazandırması kaçınılmaz.
yaptıracağı transferlerin katkısı konusunda şüphe duyan olduğunu düşünmüyorum,
victoria, fleurquin, sebastien peres gibi isimlerle harikalar yarattı bu adam.
hayırlısı olsun, 11.06.2014 itibariyle iddiamdır, lucescu gelirse, galatasaray 2. rönesansını yaşar.
mircea lucescu'nun taktik mantalitesi nedir, ne tip takımlarda, ne tip oyuncularla başarıya ulaşmıştır, ya da ulaşacaktır, galatasaray'ın mevcut kadrosu buna uygun mudur, gibi soruları cevapladığımızda "neden lucescu" sorusunun da cevabını buluyoruz otomatik olarak.
lucescu'yu galatasaray'da efsane yapan 2000-2001 sezonu kadrosu ve dizilişi şu şekilde;
----------------------taffarel-----------------------------
fatih akyel------popescu-----bülent-----hakan.ü--
------------------------------------------------------------
-----------------emre--------------okan----------------
------------------------------------------------------------
--ümit davala----------hagi----------------ergün.p--
------------------------------------------------------------
---------------------jardel--------------------------------
şimdi, dizilişe bakarsak, ve aslında bildiğimiz üzere, lucescu, 4-2-3-1 taktiğiyle takım oynatmayı seven, 10 numara mevkiinde trequartista tarzı golcü besleme özelliği olan bir özel oyuncu ve bitirici bir forvet ile takım kurguluyor, dikkat çeken nokta ise, hücumcu olarak nitelendirilebilecek kanat oyuncularının bile defansif yapıda oynamaları.
orta sahanın ortasında 2 adet ön libero - orta saha karışımı savaşçı, top yapabilen isimle oynamayı tercih ediyor.
defansın göbeğinde ise 1 adet çakılı - tabiri caizse kazma stoper ve 1 adet pas becerisi yüksek stoper - ön libero kullanmayı tercih ediyor.
top rakipteyken de takımın, santrafor haricinde tümünün topun arkasına geçmesini ve "pasif savunma" olarak adlandırdığımız "ayakta karşılama" yöntemiyle savunma yapmasını istiyor, yani pres ve rakip oyuncuyu rahatsız eden, ayağına dalan bir yapıyı benimsemiyor.
bu nedenle çoğu izleyici tarafından "keyif vermeyen" ancak sonuca yönelik bir futbol oynadığı fikri hakimdi, zira sürecin devamında "fatih terim geri gelsin"cilerin en büyük donesi buydu.
lucescu'nun takımlarından, bu sebeple gol rekorları kırmasını beklemek, 4-0, 5-0 gibi skorlarla maç kazanması beklentisinde olmak çok mantıklı değil,
ancak uzun vadede, özellikle uluslararası arena'da, 1-0, 2-1 gibi skorlarla adım adım çeyrek finallere, yarı finallere uzanmak sürpriz olmuyor.
bu yöntem ve mantaliteyle lucescu, görev yaptığı 2 sene zarfında 1 şampiyonluk yaşadı, 1'ini kılpayı kaçırdı, şampiyonlar ligindeki 2 katılımda 1 adet çeyrek final gördü ve real madrid'e "ezilmeden" elendi, diğer sezonda ise liverpool, roma ve barcelona'lı gruptan 5 beraberlik, 1 mağlubiyet alarak son maçta elendi.
şimdi,
görünen köy kılavuz istemiyor, lucescu haddini bilen bir futbol ve temkinli bir yaklaşımla adım adım başarıya gitmeyi benimsemiş bir kurt hoca. bu yönüyle aslında "galatasaray" teamüllerinden çok uzak, zira galatasaray camiası, kimyasında "ölümüne saldıran" - "rakibi boğan" - "presle yıldıran" - "sürekli atağı ve golü düşünen" alışkanlıkları nedeniyle lucescu'nun mantalitesine zıt düşüyor,
ancak günümüz futbol şartları çok farklı, başarı öncelikli kriter, maç kazanmak değil şampiyon olmak amaçlanıyor.
bu nedenle modern futbola en yatkın mantalite lucescu'nun sistematiğinde yatıyor.
peki mevcut kadromuz bu sisteme ne kadar uyuyor?
aslında hiç de uzak değil bu yapı lucescu'nun alışkanlıklarına...
bakalım;
---------------------------muslera-----------------------------
veysel--------semih--------------chedjou---------telles---
------------------------------------------------------------------
---------------selçuk-------------melo------------------------
------------------------------------------------------------------
hamit----------------sneijder---------------------bruma---
------------------------------------------------------------------
--------------------burak yılmaz-------------------------------
göründüğü üzere, takımın yapısını bu şekilde oluşturduğunuzda (ki 5+3'e uymuyor farkındayım) lucescu'nun düzenine uymayan 2 bölüm mevcut;
1- bruma'nın defansif katkı sağlama konusunda tutumu
2- stoperde ayakta top tutabilecek kapasitede bir isim
geri kalan mevkiler, galatasaray 2000-2001 yılı başarılı kadrosuyla karşılaştırıldığında gayet yeterli görünüyor, burak yılmaz bir jardel değil, aynı şekilde sneijder'den de bir hagi beklemek hayalcilik olur, popescu - chedjou olayına hiç girmiyorum.
ancak, telles'in potansiyeli hakan'dan, bruma'nın potansiyeli ergün'den, hamit'in kapasitesi ümit davala'dan yüksek,
benzer şekilde, melo, emre belözoğlu'ndan kat be kat iyi, okan buruk'tan da gömlek gömlek yukarda bir selçuk inan var,
muslera ve tafo, aslında gayet adil bir eşleşme ve sorun yok.
sağ bekte veysel'in o seneki fatih akyel etkisini yaratması şimdilik olası görünmüyor.
jardel - burak karşılaştırması ise tartışmaya açık görünüyor.
ama temel olarak incelendiğinde, sistematik o döneme hiç yabancı değil.
başarıya gidebilecek bir temel mevcut.
lucescu'da o zamanki lucescu değil, daha farklı ve vizyon sahibi.
bu nedenle, lucescu, galatasaray'a ilaç gibi gelecektir.
vizyonuyla da uzun soluklu bir imaj kazandırması kaçınılmaz.
yaptıracağı transferlerin katkısı konusunda şüphe duyan olduğunu düşünmüyorum,
victoria, fleurquin, sebastien peres gibi isimlerle harikalar yarattı bu adam.
hayırlısı olsun, 11.06.2014 itibariyle iddiamdır, lucescu gelirse, galatasaray 2. rönesansını yaşar.