171
adını ilk kez galatasarayın bir şampiyonlar ligi maçında duyduğum futbolcu. onun yeteneksizliği değil ha, yanlış anlamayın. ben futbol cahiliydim o zamanlar. 2001-2002 sezonundaki samiyen roma maçı olması lazım. hatta perez'in golünün asistini de o yapmıştı. ''kim la bu? alt yapıdan mı çıktı?'' demiştim. beşiktaştan aldık, ahmet yıldırım ile takas ettik demişlerdi. ben, ahmet yıldırımın kim olduğunu merak etmeme rağmen, daha fazla rezil olmamak için: ''haaa, tamam anladım.'' demiştim. ne günlerdi beeaaa.
konumuza geri dönelim. ayhan, galatasaraya geldiği günden 2008-2009 sezonu başına kadar hiçbir teknik direktörün ilk tercihi olmadı. lucescu da, terim de, hagi de, gerets de hiç ilk onbirde düşünmediler onu. ama o, her seferinde formayı kapmayı başardı. beşiktaş'da on numara oynuyormuş duyduğum kadarı ile. galatasarayda ise, formasına sahip çıkmak için her mevkide oynadı/oynardı. tamam, sadece ön libero, sol açık ve sol iç oynadı; ama bek oyna desek de olmaz demezdi.
geriye doğru dönüp galatasaraydaki ilk yıllarına şöyle bir göz atıyorum da, defansı acayip kuvvetli, ofansı ise bir o kadar zayıftı. topu iyi saklardı belki ama, aldığı her beş topun dördünü yana verirdi. ben de, ''bunu hangi mal alt yapı hocası on numara yapmış'' diye merak ederdim. ardından ayhanın altın çağı başladı. feldkamplı sezonun ilk haftaları, ve ibrahim üzülmezin nokta orta açması kadar imkansız şeyler oluyor futbol sahalarında: ayhan dikine oynuyor ve oyun kuruyor. olayın teknik taktik boyutuna girmeye pek gerek yok. sonrasında ayhanın kateddiği mesafeyi hepimiz biliyoruz.
bir otuz yaşında bile kendini geliştiren ayhana bakıyorum; bir de sergen gibi, yusuf gibi, batuhan gibilerine bakıyorum. bir onların sahip olduğu doğa üstü yetenekleri düşünüyorum, bir de ayhanın dişi ile tırnağı ile kazıyarak, çalışıp didinerek bu günlere getirdiği kısıtlı becerilerini. ve şöyle demeden edemiyorum: ''bu hayat harbiden adaletsiz. ne olurdu yusuf'un tekniğinin yarısı ayhanda olsaydı.''
konumuza geri dönelim. ayhan, galatasaraya geldiği günden 2008-2009 sezonu başına kadar hiçbir teknik direktörün ilk tercihi olmadı. lucescu da, terim de, hagi de, gerets de hiç ilk onbirde düşünmediler onu. ama o, her seferinde formayı kapmayı başardı. beşiktaş'da on numara oynuyormuş duyduğum kadarı ile. galatasarayda ise, formasına sahip çıkmak için her mevkide oynadı/oynardı. tamam, sadece ön libero, sol açık ve sol iç oynadı; ama bek oyna desek de olmaz demezdi.
geriye doğru dönüp galatasaraydaki ilk yıllarına şöyle bir göz atıyorum da, defansı acayip kuvvetli, ofansı ise bir o kadar zayıftı. topu iyi saklardı belki ama, aldığı her beş topun dördünü yana verirdi. ben de, ''bunu hangi mal alt yapı hocası on numara yapmış'' diye merak ederdim. ardından ayhanın altın çağı başladı. feldkamplı sezonun ilk haftaları, ve ibrahim üzülmezin nokta orta açması kadar imkansız şeyler oluyor futbol sahalarında: ayhan dikine oynuyor ve oyun kuruyor. olayın teknik taktik boyutuna girmeye pek gerek yok. sonrasında ayhanın kateddiği mesafeyi hepimiz biliyoruz.
bir otuz yaşında bile kendini geliştiren ayhana bakıyorum; bir de sergen gibi, yusuf gibi, batuhan gibilerine bakıyorum. bir onların sahip olduğu doğa üstü yetenekleri düşünüyorum, bir de ayhanın dişi ile tırnağı ile kazıyarak, çalışıp didinerek bu günlere getirdiği kısıtlı becerilerini. ve şöyle demeden edemiyorum: ''bu hayat harbiden adaletsiz. ne olurdu yusuf'un tekniğinin yarısı ayhanda olsaydı.''