42
yazdıklarımda ve konuştuklarımda tekrara düştüğümü hissettiğim için yazmayacaktım. ama insanı mecbur ediyorlar.
fenerbahçeliler adalet istiyorlarmış. fenerbahçe için sözüm ona adil yargılanma istiyorlarmış. bu uğurda mail zincirleri, imza kampanyaları, videolar peydah oluyor her gün.
ikili tartışmalarda çok bağıran insanlar vardır. özellikle argümanları zayıf kaldığında sesleri daha çok çıkmaya başlar. fenerbahçeliler sanıyorum bu işin başından beri öyle. hep yaptıkları gibi; içi boş savları ve hiç değişmeyen üsluplarıyla bezdiriyorlar insanı.
hiçbir fenerbahçeli; ne çok sevdiğimiz akrabalarımız, ne arkadaşlarımız, ne de sokaktan geçen adam... bu insanların hiçbiri adalet istemiyor. evet bir şeyler istiyorlar, orası kesin. ama istedikleri şeyin adaletle ilgisi yok. hepsinin derdi ortak: öyle ya da böyle aklanmak.
ülkemizde yüz kızartıcı suça karışan her "güçlü" gibi, onlar da bir şekilde bütün pisliklerini örtbas ederek temizlenme derdindeler. bunu yaparken bir yandan insanların dünya görüşlerine dokunarak, bir yandan da ironi yapar gibi hükümete yanlayarak destek toplamaya çalışıyorlar. ama bu toplu delilik halinde farkedemedikleri bir şey var: ne istediklerine gerçekten dikkat etmeleri gerekiyor. ağızlarında "adil yargılanma" varken fazladan çaba göstermelerine hiç gerek yok. ben fenerbahçenin tamamen adil yargılanmasını ülkenin bütün fenerbahçelilerinden daha fazla isterim. yıllarca sporcusu sahada dayak yiyen, bozuk paralarla, ses bombalarıyla darp edilen, sporun her dalında hakkı arsızca çalınan, başkaları hiç ceza almazken en ağır cezayı alan, "milat olsun, örnek olsun" diye susan takımın taraftarı benim. galatasaraylıyım ben. adaleti her zaman isterim.
fenerbahçelilere hiç uzatmadan sorulması gereken soru şu; adil bir yargılamayla, sadece futbolda en az 4-5 yılınız yanar, kupalarınızın bir kısmını kaybedersiniz. ağır mali yaptırımlar uygulanır. yöneticilerinizin ve sporcularınızın bir kısmı ömür boyu spordan men edilir. taraftarlarınızdan bazıları şikeye karışan yöneticilerle birlikte mapus damlarına düşer; bazıları da ömür boyu hiçbir stada ya da salona adım atamaz. sonuç bu olacak diyelim. hâlâ adil bir yargılanma istiyor musunuz?
ne kadar kolay çıkıyor sözcükler ağızlarından değil mi? nasıl da sıralıyorlar sonuçlarını kabullenemeyecekleri istekleri, iddialı lafları ardı ardına. böyle zamanlarda merak ediyorum, herhangi bir fenerbahçeli son yıllardaki söylem değişikliklerini nasıl açıklıyor. bundan 10 yıl önce, haksız penaltılarla alınan maçlardan, elle atılan gollerden, gösterilmeyen kırmızı kartlardan sonra açık açık
"ya şike diye ağlayıp durmayın, paramız var, yaparız. fakirliğiniz bizim suçumuz mu, sadaka verelim siz de yapın :))))" yazan adamlar,
önce "masumiyet karinesi! ispatlanırsa cezamızı çekeriz!"e,
sonra işler ciddiye binince "biz yapmış olabiliriz ama, herkes yapıyor! zaten önce galatasaray yaptı"ya,
sonra "hayır biz yapmadık sadece galatasaray yaptı, cemaat bizi ele geçirmeye çalışıyor çünkü cumhuriyetin son kalesiyiz."e
ve son olarak da "başbakanımız haklı, paralel yapının mahkemeleri yargıladı bizi, biz sadece adalet istiyoruz..."a evrildi.
bu aşamada bir kısım fenerbahçeli de resmi sitelerinden yayınlanan hükümet yanlısı açıklamaları ve aziz yıldırım'ın demeçlerini yok sayıyor. "o tarafa hiç bakmazsam görmem, ben görmezsem de orada değildir"* taktiğiyle fenerbahçeyi demokrasi ve aydınlanma neferi gibi göstermeye çalışıyor.
ve bu komedinin içinde bir yerlerde, bunlara samimiyetle inananlar var. içlerinde günlük hayatında gayet mantıklı kararlar alan, sevdiğimiz insanlar var. akıl tutulması öyle bir boyutta ki; fenerbahçenin ezelden beri var olan, başkana ve yöneticiye biat kültürü bile açıklamakta yetersiz kalıyor durumu. ortada kaynağı belli olmayan paylaşılmış bir psikoz, toplu bir delilik hali var. hal böyleyken video da, video'daki ünlüler de beni hiç şaşırtmıyor.
http://vimeo.com/94181917
hatta az bile bulmuşlar, acun'dur, ışın karaca'dır, beyazıt öztürk'tür... bunlar nerede?
bütün bu dramatik mailler, videolar da sanıyorum bizler için. ortada ikna etmeleri gereken fenerliler olmadığına göre, diğer takımların taraftarlarını düşünerek hazırlıyorlar bunları. yani özetle, 3 yıl önce kümede kal tezahüratlarıyla keyiflenen, arkadaşlarıyla "nası qoyduq cincona" seviyesinde muhabbetler döndüren, yıllardır kulüplerinin ayyuka çıkan rezilliklerine ağzını açmayan, sporda bugüne kadar yapılan hiçbir haksızlığın karşısında durmayan adamlar; bizden destek görmek için arkadaşlarını da toplayıp video çekiyor.
ironi gibi ama değil; senelerdir bütün taraftarlığını kendi takımından çok galatasaray düşmanlığı üzerine kuranlar, benden destek ve sempati bekliyor. çünkü isteklerinin masum olduğuna ve herkesin hakkı olan "adil yargılanma" olduğuna inanmamı bekliyorlar. çünkü insanların acıma duygularının ve mağdur olanın yanında olma dürtüsünün "sadece adalet istiyoruz" denildiğinde devreye gireceğini hesaplıyorlar inceden. oradan bakınca, kolayca manipüle edilebilir, kendisine her anlatılanı hiç sorgulamadan yutan kuklalara mı benziyoruz bilmiyorum. ama buradan bakınca gördüğüm tablo çok net: kibir, riya ve sinsilik.
ne çabaya ihtiyaç var, ne de komik duruma düşmelerine.
"adalet için fener yak." yakalım.
adil bir karar en az 5 yıllarına mal olur. amatöre kadar yolları var. şikenin, ırkçılığın, sporun her branşında mafyalaşmanın, deplasmana gelen rakip takıma ve taraftarına her türlü eziyeti yapmanın, hakaretin, tahrikin, stat yakmanın, sokak yakmanın, dükkan yağmalamanın ve her seferinde üste çıkmanın cezası... 5 yıl. az bile.
suçlulara cezalar verilsin, kupalar gerçek sahiplerine teslim edilsin, adalet sağlansın.
fenerbahçeliler adalet istiyorlarmış. fenerbahçe için sözüm ona adil yargılanma istiyorlarmış. bu uğurda mail zincirleri, imza kampanyaları, videolar peydah oluyor her gün.
ikili tartışmalarda çok bağıran insanlar vardır. özellikle argümanları zayıf kaldığında sesleri daha çok çıkmaya başlar. fenerbahçeliler sanıyorum bu işin başından beri öyle. hep yaptıkları gibi; içi boş savları ve hiç değişmeyen üsluplarıyla bezdiriyorlar insanı.
hiçbir fenerbahçeli; ne çok sevdiğimiz akrabalarımız, ne arkadaşlarımız, ne de sokaktan geçen adam... bu insanların hiçbiri adalet istemiyor. evet bir şeyler istiyorlar, orası kesin. ama istedikleri şeyin adaletle ilgisi yok. hepsinin derdi ortak: öyle ya da böyle aklanmak.
ülkemizde yüz kızartıcı suça karışan her "güçlü" gibi, onlar da bir şekilde bütün pisliklerini örtbas ederek temizlenme derdindeler. bunu yaparken bir yandan insanların dünya görüşlerine dokunarak, bir yandan da ironi yapar gibi hükümete yanlayarak destek toplamaya çalışıyorlar. ama bu toplu delilik halinde farkedemedikleri bir şey var: ne istediklerine gerçekten dikkat etmeleri gerekiyor. ağızlarında "adil yargılanma" varken fazladan çaba göstermelerine hiç gerek yok. ben fenerbahçenin tamamen adil yargılanmasını ülkenin bütün fenerbahçelilerinden daha fazla isterim. yıllarca sporcusu sahada dayak yiyen, bozuk paralarla, ses bombalarıyla darp edilen, sporun her dalında hakkı arsızca çalınan, başkaları hiç ceza almazken en ağır cezayı alan, "milat olsun, örnek olsun" diye susan takımın taraftarı benim. galatasaraylıyım ben. adaleti her zaman isterim.
fenerbahçelilere hiç uzatmadan sorulması gereken soru şu; adil bir yargılamayla, sadece futbolda en az 4-5 yılınız yanar, kupalarınızın bir kısmını kaybedersiniz. ağır mali yaptırımlar uygulanır. yöneticilerinizin ve sporcularınızın bir kısmı ömür boyu spordan men edilir. taraftarlarınızdan bazıları şikeye karışan yöneticilerle birlikte mapus damlarına düşer; bazıları da ömür boyu hiçbir stada ya da salona adım atamaz. sonuç bu olacak diyelim. hâlâ adil bir yargılanma istiyor musunuz?
ne kadar kolay çıkıyor sözcükler ağızlarından değil mi? nasıl da sıralıyorlar sonuçlarını kabullenemeyecekleri istekleri, iddialı lafları ardı ardına. böyle zamanlarda merak ediyorum, herhangi bir fenerbahçeli son yıllardaki söylem değişikliklerini nasıl açıklıyor. bundan 10 yıl önce, haksız penaltılarla alınan maçlardan, elle atılan gollerden, gösterilmeyen kırmızı kartlardan sonra açık açık
"ya şike diye ağlayıp durmayın, paramız var, yaparız. fakirliğiniz bizim suçumuz mu, sadaka verelim siz de yapın :))))" yazan adamlar,
önce "masumiyet karinesi! ispatlanırsa cezamızı çekeriz!"e,
sonra işler ciddiye binince "biz yapmış olabiliriz ama, herkes yapıyor! zaten önce galatasaray yaptı"ya,
sonra "hayır biz yapmadık sadece galatasaray yaptı, cemaat bizi ele geçirmeye çalışıyor çünkü cumhuriyetin son kalesiyiz."e
ve son olarak da "başbakanımız haklı, paralel yapının mahkemeleri yargıladı bizi, biz sadece adalet istiyoruz..."a evrildi.
bu aşamada bir kısım fenerbahçeli de resmi sitelerinden yayınlanan hükümet yanlısı açıklamaları ve aziz yıldırım'ın demeçlerini yok sayıyor. "o tarafa hiç bakmazsam görmem, ben görmezsem de orada değildir"* taktiğiyle fenerbahçeyi demokrasi ve aydınlanma neferi gibi göstermeye çalışıyor.
ve bu komedinin içinde bir yerlerde, bunlara samimiyetle inananlar var. içlerinde günlük hayatında gayet mantıklı kararlar alan, sevdiğimiz insanlar var. akıl tutulması öyle bir boyutta ki; fenerbahçenin ezelden beri var olan, başkana ve yöneticiye biat kültürü bile açıklamakta yetersiz kalıyor durumu. ortada kaynağı belli olmayan paylaşılmış bir psikoz, toplu bir delilik hali var. hal böyleyken video da, video'daki ünlüler de beni hiç şaşırtmıyor.
http://vimeo.com/94181917
hatta az bile bulmuşlar, acun'dur, ışın karaca'dır, beyazıt öztürk'tür... bunlar nerede?
bütün bu dramatik mailler, videolar da sanıyorum bizler için. ortada ikna etmeleri gereken fenerliler olmadığına göre, diğer takımların taraftarlarını düşünerek hazırlıyorlar bunları. yani özetle, 3 yıl önce kümede kal tezahüratlarıyla keyiflenen, arkadaşlarıyla "nası qoyduq cincona" seviyesinde muhabbetler döndüren, yıllardır kulüplerinin ayyuka çıkan rezilliklerine ağzını açmayan, sporda bugüne kadar yapılan hiçbir haksızlığın karşısında durmayan adamlar; bizden destek görmek için arkadaşlarını da toplayıp video çekiyor.
ironi gibi ama değil; senelerdir bütün taraftarlığını kendi takımından çok galatasaray düşmanlığı üzerine kuranlar, benden destek ve sempati bekliyor. çünkü isteklerinin masum olduğuna ve herkesin hakkı olan "adil yargılanma" olduğuna inanmamı bekliyorlar. çünkü insanların acıma duygularının ve mağdur olanın yanında olma dürtüsünün "sadece adalet istiyoruz" denildiğinde devreye gireceğini hesaplıyorlar inceden. oradan bakınca, kolayca manipüle edilebilir, kendisine her anlatılanı hiç sorgulamadan yutan kuklalara mı benziyoruz bilmiyorum. ama buradan bakınca gördüğüm tablo çok net: kibir, riya ve sinsilik.
ne çabaya ihtiyaç var, ne de komik duruma düşmelerine.
"adalet için fener yak." yakalım.
adil bir karar en az 5 yıllarına mal olur. amatöre kadar yolları var. şikenin, ırkçılığın, sporun her branşında mafyalaşmanın, deplasmana gelen rakip takıma ve taraftarına her türlü eziyeti yapmanın, hakaretin, tahrikin, stat yakmanın, sokak yakmanın, dükkan yağmalamanın ve her seferinde üste çıkmanın cezası... 5 yıl. az bile.
suçlulara cezalar verilsin, kupalar gerçek sahiplerine teslim edilsin, adalet sağlansın.