16
taraftarımızın bir kısmındaki garip alıgıyı görmemizi sağlayan bir başka done.
bir grup taraftar var, bunlar rijkaard döneminde de varlardı. yanlış anlamayın kötü niyetli değiller asla. hatta fazla iyi niyetliler. ancak dediğim gibi işte iyi niyetin dozunun fazlalığı en nihayetinde bize zarar ziyan olarak geriye dönüyor.
manciniyle son dönemlerde ciddi bir düşüşteyiz. bu yadsınamaz. bir grup taraftar da iyi niyetle manciniyi destekliyorlar onları da anlıyorum. ama manciniyi destekleyelim istikrar kazansın ayağına elimizdeki ultra başarısızlığı hep bir kendimize göre allama pullama derdinde olan bir grup var. fenerbahçe bize 10 küsur puan bindiriyor, hala ama mancini cityde şampiyon oldu bu kadro onun değil burak yılmazla olmaz bu iş gibi şeylerle manciniyi koruyan ve bu durumu bizim sucumuz değilmiş gibi gösteren bir grup var. başımızdaki en büyük dert de o grup işte o grup muhtemelen sezon sonunda kazanılan türkiye kupasını da bakın ilk sezonunda 9 yıldır alamadıgımız kupayı aldı diye savunacaklar. işte o grubun son cıkarttıgı arguman da bu aslında 3. olsak da biz şampiyonlar ligine gideriz korkacak birşey yok ifadeleri.
manciniyi destekleyenlere birşey demiyorum şahsi düşüncesidir, seneye başarılı olacaklarını düşünüyordur eyvallah. ve olabilir de, bu başka bir bahsin konusu. ama bunu düşünen arkadaş da bu seneyi 3. bitirmenin, liderin 10küsur puan gerisinde kalmanın ciddi başarısızlık oldugunu kabul etmesi lazım. benim korktugum nokta bu. galatasaray takımı sezon bası kampı yapmadık, yabancı sayısı az veyahut bu takım mancininin değil gibi bahanelerin arkasına saklanacak bir takım değil, olamaz da. ve ligi 3. bitirip ziraat türkiye kupasını alınca gözüne set çekip sezonu kupayla tamamladık, seneye de ön elemeyi geceriz mis gibi sezona başlarız diye bir düşünce yapısında olamaz. bu durumda en uyanık olması gereken taraftarlarımız da bu algıya hizmet edince ben cıldırıyorum.
2. olmakla 3. olmak arasında da ciddi fark var.
bir yanda sezonu daha erken acmak varken diğer yanda sezon basında yıpranmamak var.
bir tarafta daha takım randıman kazanamamısken henuz eylul ayı dahi gelmeden ciddi maclar oynamak varken diğer tarafta bu zamanı prestijli sezon bası kupalarında hazırlık maclarıyla gecirmek var.
bir yanda yaz ayında yatırım yaparken şampiyonlar liginden gelecek paranın bilincinde transfer yapmak varken öbür yanda transferleri yaptıktan sonra olası bir elenme durumunda ekonomik anlamda ciddi sıkıntı cekmek var.
bir yanda transfer döneminde sampiyonlar ligi garantisiyle oyuncuyu ikna etme anlamında daha büyük transfer yapabilmek varken diğer yanda eleme oynayacagımız icin transferlerde cok büyük bir kozun elimizde olmaması var.
bir yanda beşiktaşın çok muhtemel elenme durumunda 20 milyon euroyu cebe cukkalamak varken diğer yanda zaten maksimum 10 milyon euro ile baslanacak olan giriş parasının olası bir elenme durumunda gelmemesi var.
ve daha kötüsünü söyleyeyeyim beyler olası bir elenme dediğimiz durumun ciddiyetinin büyüklüğü var ortada.
galatasarayın bu seneki deplasman rezaleti ortadayken hiç bir takıma karsı 2li maclarda rahat olamayacagız. biz juventus dısında avrupada da deplasmanlarda hep yenildik. ingiltere almanya yada ispanya ligi 3.sünün 4.sünün bizi eleme ihtimali gayet var. bunun da galatasaraya inanmamakla alakası yok. ben de inanıyorum beyler her takımı yenebilecegimize ama olmayabiliyor işte. kopenhag bile deplasmanda adamın eline verebiliyor. ve bizdeki bu "abi 3. olsak da nolcak biz eleriz" burnu büyüklüğü bu sezonki kötü deplasman karnesinin belki de en büyük sebebi.
yaz dönemi nasıl gececek bilmiyoruz, takım üstündeki ölü topragını atabilecek mi bilmiyoruz ve ön elemede karsımıza nasıl bir takım cıkacak bilmiyoruz. o nedenle bu kadar bilinmeyen arasında bizler 3. olmak aslında o kadar da kötü değil algısını yıkmalıyız. cunku olası bir 3.lük cok kötü sonuclar dogurabilir. bu sene zaten kaos üstüne kaos yasayan şu kulübün nefes alması için şarttır ligde 2. olup direkt şampiyonlar ligine gitmek. aksi halde hiç kimse agustosun son gunlerinde eleme sonuclarının belli olacagı gune kadar rahat olamayacak. ne yonetimin ne teknik direktorun ne de oyuncuların eli güclü olmayacak. ve 1 eylul itibariyle yine efsanevi kaoslarımızdan birine girebilme ihtimali nurtopu gibi önümüzde duracak.
umarım anlatabiliyorumdur bu taraftardaki 3. olursak şampiyonlar ligine gidemeyiz algısının var olmasının önemini. hatta bunun takımın tamamında, teknik ekipte ve yonetimde de olması gerektigini. işimize şansa bırakmamak için, zaten rezalet geçen bu sezonun üstüne bir sonraki sezona da korkular ve soru işaretleriyle başlamamak için bu algı cok önemli. ve gidememe ihtimali de gayet buyuk. bunun da galatasaraya inanmamakla alakası yok. inanınca gideceğiz diye bir durum da yok zaten, sahada bir anlık hata dahi tur atlayan takımları değiştirebiliyor hep görüyoruz.
lafı cok uzattım farkındayım. temennim şudur ki, umarım tüm takım bu algıya sahiptir ve şu rezalet sezon en azından 2.likle sonlanır. haziran sonunda topbaşı yaparken herkesin kafası rahat olur, full konsantre yola cıkarız.
ve son olarak rica ediyorum basarısızlıklarımızı "aslında o kadar da kötü değil bu durum abi" diyerek savunmaktan ve tozpembe tablolar kurmaktan vazgecelim beyler. basımızdaki en buyuk bela bu. göte göt diyelim. demeyince bir sonraki sezonu da yakıyoruz. hatta bir sonraki sezonu da...
bir grup taraftar var, bunlar rijkaard döneminde de varlardı. yanlış anlamayın kötü niyetli değiller asla. hatta fazla iyi niyetliler. ancak dediğim gibi işte iyi niyetin dozunun fazlalığı en nihayetinde bize zarar ziyan olarak geriye dönüyor.
manciniyle son dönemlerde ciddi bir düşüşteyiz. bu yadsınamaz. bir grup taraftar da iyi niyetle manciniyi destekliyorlar onları da anlıyorum. ama manciniyi destekleyelim istikrar kazansın ayağına elimizdeki ultra başarısızlığı hep bir kendimize göre allama pullama derdinde olan bir grup var. fenerbahçe bize 10 küsur puan bindiriyor, hala ama mancini cityde şampiyon oldu bu kadro onun değil burak yılmazla olmaz bu iş gibi şeylerle manciniyi koruyan ve bu durumu bizim sucumuz değilmiş gibi gösteren bir grup var. başımızdaki en büyük dert de o grup işte o grup muhtemelen sezon sonunda kazanılan türkiye kupasını da bakın ilk sezonunda 9 yıldır alamadıgımız kupayı aldı diye savunacaklar. işte o grubun son cıkarttıgı arguman da bu aslında 3. olsak da biz şampiyonlar ligine gideriz korkacak birşey yok ifadeleri.
manciniyi destekleyenlere birşey demiyorum şahsi düşüncesidir, seneye başarılı olacaklarını düşünüyordur eyvallah. ve olabilir de, bu başka bir bahsin konusu. ama bunu düşünen arkadaş da bu seneyi 3. bitirmenin, liderin 10küsur puan gerisinde kalmanın ciddi başarısızlık oldugunu kabul etmesi lazım. benim korktugum nokta bu. galatasaray takımı sezon bası kampı yapmadık, yabancı sayısı az veyahut bu takım mancininin değil gibi bahanelerin arkasına saklanacak bir takım değil, olamaz da. ve ligi 3. bitirip ziraat türkiye kupasını alınca gözüne set çekip sezonu kupayla tamamladık, seneye de ön elemeyi geceriz mis gibi sezona başlarız diye bir düşünce yapısında olamaz. bu durumda en uyanık olması gereken taraftarlarımız da bu algıya hizmet edince ben cıldırıyorum.
2. olmakla 3. olmak arasında da ciddi fark var.
bir yanda sezonu daha erken acmak varken diğer yanda sezon basında yıpranmamak var.
bir tarafta daha takım randıman kazanamamısken henuz eylul ayı dahi gelmeden ciddi maclar oynamak varken diğer tarafta bu zamanı prestijli sezon bası kupalarında hazırlık maclarıyla gecirmek var.
bir yanda yaz ayında yatırım yaparken şampiyonlar liginden gelecek paranın bilincinde transfer yapmak varken öbür yanda transferleri yaptıktan sonra olası bir elenme durumunda ekonomik anlamda ciddi sıkıntı cekmek var.
bir yanda transfer döneminde sampiyonlar ligi garantisiyle oyuncuyu ikna etme anlamında daha büyük transfer yapabilmek varken diğer yanda eleme oynayacagımız icin transferlerde cok büyük bir kozun elimizde olmaması var.
bir yanda beşiktaşın çok muhtemel elenme durumunda 20 milyon euroyu cebe cukkalamak varken diğer yanda zaten maksimum 10 milyon euro ile baslanacak olan giriş parasının olası bir elenme durumunda gelmemesi var.
ve daha kötüsünü söyleyeyeyim beyler olası bir elenme dediğimiz durumun ciddiyetinin büyüklüğü var ortada.
galatasarayın bu seneki deplasman rezaleti ortadayken hiç bir takıma karsı 2li maclarda rahat olamayacagız. biz juventus dısında avrupada da deplasmanlarda hep yenildik. ingiltere almanya yada ispanya ligi 3.sünün 4.sünün bizi eleme ihtimali gayet var. bunun da galatasaraya inanmamakla alakası yok. ben de inanıyorum beyler her takımı yenebilecegimize ama olmayabiliyor işte. kopenhag bile deplasmanda adamın eline verebiliyor. ve bizdeki bu "abi 3. olsak da nolcak biz eleriz" burnu büyüklüğü bu sezonki kötü deplasman karnesinin belki de en büyük sebebi.
yaz dönemi nasıl gececek bilmiyoruz, takım üstündeki ölü topragını atabilecek mi bilmiyoruz ve ön elemede karsımıza nasıl bir takım cıkacak bilmiyoruz. o nedenle bu kadar bilinmeyen arasında bizler 3. olmak aslında o kadar da kötü değil algısını yıkmalıyız. cunku olası bir 3.lük cok kötü sonuclar dogurabilir. bu sene zaten kaos üstüne kaos yasayan şu kulübün nefes alması için şarttır ligde 2. olup direkt şampiyonlar ligine gitmek. aksi halde hiç kimse agustosun son gunlerinde eleme sonuclarının belli olacagı gune kadar rahat olamayacak. ne yonetimin ne teknik direktorun ne de oyuncuların eli güclü olmayacak. ve 1 eylul itibariyle yine efsanevi kaoslarımızdan birine girebilme ihtimali nurtopu gibi önümüzde duracak.
umarım anlatabiliyorumdur bu taraftardaki 3. olursak şampiyonlar ligine gidemeyiz algısının var olmasının önemini. hatta bunun takımın tamamında, teknik ekipte ve yonetimde de olması gerektigini. işimize şansa bırakmamak için, zaten rezalet geçen bu sezonun üstüne bir sonraki sezona da korkular ve soru işaretleriyle başlamamak için bu algı cok önemli. ve gidememe ihtimali de gayet buyuk. bunun da galatasaraya inanmamakla alakası yok. inanınca gideceğiz diye bir durum da yok zaten, sahada bir anlık hata dahi tur atlayan takımları değiştirebiliyor hep görüyoruz.
lafı cok uzattım farkındayım. temennim şudur ki, umarım tüm takım bu algıya sahiptir ve şu rezalet sezon en azından 2.likle sonlanır. haziran sonunda topbaşı yaparken herkesin kafası rahat olur, full konsantre yola cıkarız.
ve son olarak rica ediyorum basarısızlıklarımızı "aslında o kadar da kötü değil bu durum abi" diyerek savunmaktan ve tozpembe tablolar kurmaktan vazgecelim beyler. basımızdaki en buyuk bela bu. göte göt diyelim. demeyince bir sonraki sezonu da yakıyoruz. hatta bir sonraki sezonu da...