2698
yazimin genelinde mancini'yi anlamaktan bahsedecegim ancak öncelikle duzeltilmesini dusundugum bazi gercekler var.
mancini hakkinda yapilan yorumlarin cogunda mancini'nin futbolculariyla iletisimin kotu oldugu vurgusu yapiliyor ancak bu son derece yanlis bir önyargi. mancini teknik adamligi boyunca inter'de hicbir futbolcusuyla sorun yasamamistir. keza inter'i 4 sene calistirmis, ilk sezon takimi taniyip, gerekli mudehaleleri yaptiktan sonra ikinci sezonundan baslayarak kalan 3 sezonda inter'i sampiyon yapmistir. inter'in 15-16 yil sonra sampiyon olmasi ve akabininde seri a'yi domine etmesine ragmen, simarik baskanlari ve taraftari sampiyonlar ligini istemis ancak mancini önceliklerinin inter kavramini ve mentalitesini oturtmak oldugunu dile getirmistir. nitekim 4 sezonda da gruptan cikarmayi basardigi inter'in liverpool'a elenmesiyle italyan medyasinin buyuk baskisi ve taraftarlarin simarikligi ile istifaya zorlanmistir. sampiyonlugu kazandiktan 4 gun sonra aynen bizim sampiyon lucescu'yu simarikligimizdan dolayi göndermemiz gibi inter ile yollarini ayirmistir. bu dönemde zlatan ibrahimovic ve crespo gibi hircin ve kismen disiplinsiz iki oyuncuyla calismis ve en ufak sorun dahi yasamamistir. zlatan hatta kendisinin bu sonradan kazandigi is disiplinini biraz olsun mancini'ye borclu oldugunu dile getirir. zira, mancini city'e gectiginde de ibra'nin city'e gelmek icin maasinda indirim yapmasi, onun mancini ile calismak icin can attiginin bir göstergesi olmustur. mourinho geldiginde hocasiyla sorunlar yasayip inter'i birakmistir ibra.
mancini'nin city döneminde sorun yasadigi iki özel oyuncu var. bunlardan biri disiplinsiz tevez ve batuhan karadeniz'in italyan subesi balotelli. tevez ile problem yasamasinin sebebi tevez'in saha icinde disiplinsizliginden kaynaklanmistir. balotelli ile yasananlar ise bir baba-ogul iliskisinden öte degildir. fatih terim'in emre colak'a ettigi kufurler gibi dusunun. simdi emre colak'a sorsan fatih terim ile calismak icin can atar. kariyerini mancini'ye borclu olan balotelli'nin "mancini ile tekrar calismayi cok isterim" demeclerinin arkasinda yatan budur.
mancini'nin futbolcuyla iliskileri problemli geyiginin bizim yavsak basinimizin ve basin ona ne sunarsa onu yiyen cahil taraftarimizinin uydurmasidir. umarim bu konuda biraz olsun hemfikir olabilmisiz ve bu konuyu rafa kaldirabilmisizdir. mancini'nin isini yapan, sahada %100'unu veren hicbir futbolcu ile sorunu olmamistir.
mancini'yi anlamak konusuna gelince,
mancini kariyeri boyunca disiplinli ve isini on numara yapan bir futbolcu kisiliktir. sahaya ciktigi zaman kazanir kaybeder ama %100'unu verir dedigimiz oyuncu profilindedir. elmander gibi isine olan saygisi oldukca yuksek bir oyuncu olmustur. keza yasi 50 olmasina ragmen galatasaray formasi giyen-giymis bazi oyunculardan hala daha fit olmasi, giyim kusamina olan özeni, klasi ve karizmasi biraz olsun karakteri acisindan bize bilgi vermektedir. elinde tesbihi, 2 metre önden giden göbegi ve bozuk agiziyla teknik adamlik yapan hocalara alismis turk futbolcusuna ters gelebilecek özelliktedir. bu kendisine özel olmayan ve her profesyonel futbolcuda görmek istedigi saha ve antrenman disiplini calistirdigi takimlarin mentalitesi olarak asilamaya calismistir. surekli ödev veren, hicbir dersi kacirmayan, ögrencisini devamli takip eden ögretmenler gibidir. kiymetleri yas kemale erip, issiz gucsuz hala annesiyle babasiyla yasan kisiler oldugumuzda daha iyi anlasilmaktadir.
kurdugu ve biraktigi takimlara bakarsak eger; 1965 yilindan beri sampiyonlar liginde basarisi olmayan inter'i stabil bir lig takimi haline getirmistir. ancak önceden de belirttigim gibi simarik italyan taraftarlari ve ne oldum delisi yöneticileri nedeniyle görevini birakmis akabininde biraktigi takim sampiyonlar ligi sampiyonu olmustur. bu basarida mourinho gercegi olsa da eline tas gibi bir takim gecen elit bir teknik direktör o basariyi saglayabilirdi. zira mourinho da mancini'nin aksine gunu kurtaran bir hoca kafasina sahip oldugu icin, kendisi gittikten sonra inter'in ne hallere dusecegini umursamamistir. kurulan takim bozulmus, sneijder dahil as oyuncular takimdan gönderilmistir. inter'in bugun hali ortadadir.
"mourinho sampiyonlar ligini kazandi, cunku ben ona cok saglam bir futbol mentalitesine sahip, disiplini yuksek bir takim biraktim. benim sampiyonlar ligini kazanamama sebebini soracak olursaniz, sampiyonlar ligini kazanmak grup elemelerinden sonra biraz da sans isidir. cunku ekim, kasim ve aralik aylarinda kazandiginiz gruplardan bir sonraki maci subat mart ayinda oynuyorsunuz. bu dönem sampiyonlar ligine yatirip yapan takimlar icin ciddi bir toplarlanma dönemi hersey degisebiliyor" diyen mancini inter döneminde devre arasi toparlanma dönemini transfer bakimindan iyi gecirmediklerini vurguluyor. haksiz da sayilmaz.
city döneminde durup dururken görevine son verilmisti mancini'nin. yine bir sampiyonlar ligi bahanesi devredeydi. bu olaydan sonra bir sure takim calistirmamasini " manchester'in yagmurlari yuzunden kendime gelmem zaman aldi" diye gecistiriyordu mancini. cirkin ingiliz medyasinin "pellegrini city'de devrim yapti" yorumlarina gulerek, "ben city'de tarihi degistirdim. ilk iki yil cok zor gecti. takimi kurmak, takima mentaliteyi asilamak zaman aldi. cok calismam gerekti cunku öyle bir takim devraldim ki, icerde disarda kaybetmeyi gelenek haline getirmislerdi. ben bu aliskanliklari degistirim. city icerde disarda kazanan, manchester united'a 6 gol atabilen bir takima dönustu. icerde tek bir beraberlik haric oynadigimiz tum maclari kazandik. kazanan bir takim yarattik. city'deki butun top class oyunculari ben transfer ettim. ben city'i calistirmaya basladigimda city sadece kucuk bir arabaydi. o arabadan ferrari yaptim." diyordu.
"teknik adam olarak ise basladiginizda ilk isiniz takim ici dengeleri duzenlemek olur." demeciyle bazi futbolcularin kendilerini diger takim arkadaslarindan daha ileri de görmelerinin önune gecmeye calistigini vurguluyordu mancini. "daha sonra takimin eksiklerini giderir, yeni transferler yapar, takimi dengeler ve iyi oyun sergilersiniz. ben city'de yaptiklarimla gurur duyuyorum" diye ekliyordu.
futbolcu iliskilerinde dile getirdigi; "ben zor birisi asla degilim. bazen futbolcularinizi kötu oynadiklari icin uzebilirsiniz. ama bu kadar cok para kazanan insanlarin antrenmanlarda %100'leri ile calismalari, maca ciktiklari zaman da kosulsuz sartsiz %100'lerini vermeleri gerekir. o kadar parayi oyunculara oynasin diye öduyoruz. %100'unu verirsin, kazanirsin, kaybedersin bu futbolun dogasinda var. ancak her futbolcu antrenman ve sahada %100'unu vermek zorunda" diyen mancini, "futbolcu olarak sahaya ciktiginizda butun gucunuzu ve aklinizi sahaya yansitmalisiniz, eger yapmazsaniz uzulebilir, kizabilir hatta bagirabilirim. bu kaybettigimiz icin degil, ben futbolcunun sahaya butun konsantrasyonunu vermesi gerektigini dusundugum icin bu duygulari yasarim. bu onlarin isi. ama mactan sonra hersey sahada kalir. futbolcularla kisisel sorunum olmaz. benim tek derdim onlarin islerine saygi göstermeleri ve sahada vargucleriyle oynamalari. kazanip, kaybetmeleri önemli degil." diye ekliyordu.
insani iliskilerinde farkli bir kac noktaya deginirsek eger ; "bu tarz sorunlari olan bir insan olsaydim su an hala inter'de ve city'de calistirdigim oyuncularim bana sms atip, hatrimizi sormazlardi. adebayor'un afrikada takim otobusune yapilan silahli saldiriyi hatirlarsiniz. 3 kisi ölmus ve futbolcular canini zor kurtarmisti. adebayor geldiginde mahvolmus durumdaydi. onun moralini duzeltmek cok zamanimi aldi. zira tevez de oyuncu degisikligi icin isinmaya gönderdigimde beni geri cevirdi. futbolcu olarak buna saygi duymaniz gerekir. bu sekilde davranamazsiniz. ama her ne olursa olsun tevez ile iliskimizi duzelttik ve su an cok guzel bir iliskimiz var. zor bir insan olsaydim, su an hala sir alex ferguson ile o enfes saraplarindan oturup iciyor olamazdik." diyor mancini.
kendisini anlamaya calistigimizda aslinda onun ögrencisinin iyi yerlere gelmesini isteyen bir ögretmen gibi oldugunu farkedebiliriz. mancini elit bir teknik adam. yillar sonra inter ve city'i sampiyon yapmis ve geride basarili olacak takimlar birakmis. gunu kurtarmayi degil yavas yavas mentalitesini asilayarak, istedigi duzeni oturtmayi secmis mancini. oyuncusu sahada ve antrenmanda %100'unu vermedigi zaman sinirleniyor. ama kisisel degil kesinlikle. aksine tam bir profesyonel gibi. kendine bakiyor, cok calisiyor ve futbolcusuna tatli bir otorite kurmaya calisiyor.
su medyanin haline bakin siz. mancini'ye bakis acimizi öyle bir hale getirdiler ki, adama dusman olduk. öyle zor bir ortama geldi ki mancini. bu cesaretinden dolayi takdir etmek lazim. volkan demirel devesinin bile 6 nisan 2014 galatasaray fenerbahce maci sonrasi yaptigi yorumlara bakin. "galatasaray'in hocasi ve yönetimi zaman kazanmis oldu".
götu boklu volkan bile mancini'ye gidici gözle bakiyor. bakmasa bile onu asilamaya calisiyor. tipki fenerbahce medyasi gibi. cunku kalici ve guclu bir yönetim-teknik adam iliskisi galatasaray'in arayi acmasina neden olacak. o da farkinda. bunu duyan egitimsiz ve cahil futbolcularim da yeni cerilik yapmaya kalkiyor. kafalarinda hep mancini gidecek dusuncesi var. bu dusunce dolayisiyla da hocaya saygi göstermiyorlar. cunku rahatlari bozuldu. eskisi gibi sisirip gazlayan, her spor programina gönderen, sahada serbest birer oyuncu degiller artik. rolleri degisti. simdi onlardan görevlerinin disina cikmamasini tembihleyen bir hocalari var. galatasaray'i dusunen, en azindan aldigi paraya saygisi olan bir hocanin. turk futbolcusuna ters tabi bu olay. askerde son 3 ayin kalir, böluk komutanini kafalamissindir, spordan nöbetten yirtarsin. tayin dönemi bir gelir, yeni böluk komutani bölugun suyunu cikartir. sonra baslarsin cazlamaya, komutanina sövup saymaya. fatih terim'in gidisi ve mancini'nin gelisi bir nevi bu olay gibi.
mancini kalkan götleri indirdigi icin, formasina saygisizlik yapacak kadar gözleri karardi bazi futbolcularin.
adam yabanci bir kere... herseyin en iyisini bilen, avrupada basaridan basariya kosan, altyapilari avrupaya emsal olmus beyaz turkler begenmiyor kendisini.
ondan sonra basbakan emir veriyor, koskoca galatasaray camiasinin imparatorlugu yikiliyor...
hep söyledim, yine söyluyorum.
mancini'yi anlamak... iste butun mesele bu...
mancini hakkinda yapilan yorumlarin cogunda mancini'nin futbolculariyla iletisimin kotu oldugu vurgusu yapiliyor ancak bu son derece yanlis bir önyargi. mancini teknik adamligi boyunca inter'de hicbir futbolcusuyla sorun yasamamistir. keza inter'i 4 sene calistirmis, ilk sezon takimi taniyip, gerekli mudehaleleri yaptiktan sonra ikinci sezonundan baslayarak kalan 3 sezonda inter'i sampiyon yapmistir. inter'in 15-16 yil sonra sampiyon olmasi ve akabininde seri a'yi domine etmesine ragmen, simarik baskanlari ve taraftari sampiyonlar ligini istemis ancak mancini önceliklerinin inter kavramini ve mentalitesini oturtmak oldugunu dile getirmistir. nitekim 4 sezonda da gruptan cikarmayi basardigi inter'in liverpool'a elenmesiyle italyan medyasinin buyuk baskisi ve taraftarlarin simarikligi ile istifaya zorlanmistir. sampiyonlugu kazandiktan 4 gun sonra aynen bizim sampiyon lucescu'yu simarikligimizdan dolayi göndermemiz gibi inter ile yollarini ayirmistir. bu dönemde zlatan ibrahimovic ve crespo gibi hircin ve kismen disiplinsiz iki oyuncuyla calismis ve en ufak sorun dahi yasamamistir. zlatan hatta kendisinin bu sonradan kazandigi is disiplinini biraz olsun mancini'ye borclu oldugunu dile getirir. zira, mancini city'e gectiginde de ibra'nin city'e gelmek icin maasinda indirim yapmasi, onun mancini ile calismak icin can attiginin bir göstergesi olmustur. mourinho geldiginde hocasiyla sorunlar yasayip inter'i birakmistir ibra.
mancini'nin city döneminde sorun yasadigi iki özel oyuncu var. bunlardan biri disiplinsiz tevez ve batuhan karadeniz'in italyan subesi balotelli. tevez ile problem yasamasinin sebebi tevez'in saha icinde disiplinsizliginden kaynaklanmistir. balotelli ile yasananlar ise bir baba-ogul iliskisinden öte degildir. fatih terim'in emre colak'a ettigi kufurler gibi dusunun. simdi emre colak'a sorsan fatih terim ile calismak icin can atar. kariyerini mancini'ye borclu olan balotelli'nin "mancini ile tekrar calismayi cok isterim" demeclerinin arkasinda yatan budur.
mancini'nin futbolcuyla iliskileri problemli geyiginin bizim yavsak basinimizin ve basin ona ne sunarsa onu yiyen cahil taraftarimizinin uydurmasidir. umarim bu konuda biraz olsun hemfikir olabilmisiz ve bu konuyu rafa kaldirabilmisizdir. mancini'nin isini yapan, sahada %100'unu veren hicbir futbolcu ile sorunu olmamistir.
mancini'yi anlamak konusuna gelince,
mancini kariyeri boyunca disiplinli ve isini on numara yapan bir futbolcu kisiliktir. sahaya ciktigi zaman kazanir kaybeder ama %100'unu verir dedigimiz oyuncu profilindedir. elmander gibi isine olan saygisi oldukca yuksek bir oyuncu olmustur. keza yasi 50 olmasina ragmen galatasaray formasi giyen-giymis bazi oyunculardan hala daha fit olmasi, giyim kusamina olan özeni, klasi ve karizmasi biraz olsun karakteri acisindan bize bilgi vermektedir. elinde tesbihi, 2 metre önden giden göbegi ve bozuk agiziyla teknik adamlik yapan hocalara alismis turk futbolcusuna ters gelebilecek özelliktedir. bu kendisine özel olmayan ve her profesyonel futbolcuda görmek istedigi saha ve antrenman disiplini calistirdigi takimlarin mentalitesi olarak asilamaya calismistir. surekli ödev veren, hicbir dersi kacirmayan, ögrencisini devamli takip eden ögretmenler gibidir. kiymetleri yas kemale erip, issiz gucsuz hala annesiyle babasiyla yasan kisiler oldugumuzda daha iyi anlasilmaktadir.
kurdugu ve biraktigi takimlara bakarsak eger; 1965 yilindan beri sampiyonlar liginde basarisi olmayan inter'i stabil bir lig takimi haline getirmistir. ancak önceden de belirttigim gibi simarik italyan taraftarlari ve ne oldum delisi yöneticileri nedeniyle görevini birakmis akabininde biraktigi takim sampiyonlar ligi sampiyonu olmustur. bu basarida mourinho gercegi olsa da eline tas gibi bir takim gecen elit bir teknik direktör o basariyi saglayabilirdi. zira mourinho da mancini'nin aksine gunu kurtaran bir hoca kafasina sahip oldugu icin, kendisi gittikten sonra inter'in ne hallere dusecegini umursamamistir. kurulan takim bozulmus, sneijder dahil as oyuncular takimdan gönderilmistir. inter'in bugun hali ortadadir.
"mourinho sampiyonlar ligini kazandi, cunku ben ona cok saglam bir futbol mentalitesine sahip, disiplini yuksek bir takim biraktim. benim sampiyonlar ligini kazanamama sebebini soracak olursaniz, sampiyonlar ligini kazanmak grup elemelerinden sonra biraz da sans isidir. cunku ekim, kasim ve aralik aylarinda kazandiginiz gruplardan bir sonraki maci subat mart ayinda oynuyorsunuz. bu dönem sampiyonlar ligine yatirip yapan takimlar icin ciddi bir toplarlanma dönemi hersey degisebiliyor" diyen mancini inter döneminde devre arasi toparlanma dönemini transfer bakimindan iyi gecirmediklerini vurguluyor. haksiz da sayilmaz.
city döneminde durup dururken görevine son verilmisti mancini'nin. yine bir sampiyonlar ligi bahanesi devredeydi. bu olaydan sonra bir sure takim calistirmamasini " manchester'in yagmurlari yuzunden kendime gelmem zaman aldi" diye gecistiriyordu mancini. cirkin ingiliz medyasinin "pellegrini city'de devrim yapti" yorumlarina gulerek, "ben city'de tarihi degistirdim. ilk iki yil cok zor gecti. takimi kurmak, takima mentaliteyi asilamak zaman aldi. cok calismam gerekti cunku öyle bir takim devraldim ki, icerde disarda kaybetmeyi gelenek haline getirmislerdi. ben bu aliskanliklari degistirim. city icerde disarda kazanan, manchester united'a 6 gol atabilen bir takima dönustu. icerde tek bir beraberlik haric oynadigimiz tum maclari kazandik. kazanan bir takim yarattik. city'deki butun top class oyunculari ben transfer ettim. ben city'i calistirmaya basladigimda city sadece kucuk bir arabaydi. o arabadan ferrari yaptim." diyordu.
"teknik adam olarak ise basladiginizda ilk isiniz takim ici dengeleri duzenlemek olur." demeciyle bazi futbolcularin kendilerini diger takim arkadaslarindan daha ileri de görmelerinin önune gecmeye calistigini vurguluyordu mancini. "daha sonra takimin eksiklerini giderir, yeni transferler yapar, takimi dengeler ve iyi oyun sergilersiniz. ben city'de yaptiklarimla gurur duyuyorum" diye ekliyordu.
futbolcu iliskilerinde dile getirdigi; "ben zor birisi asla degilim. bazen futbolcularinizi kötu oynadiklari icin uzebilirsiniz. ama bu kadar cok para kazanan insanlarin antrenmanlarda %100'leri ile calismalari, maca ciktiklari zaman da kosulsuz sartsiz %100'lerini vermeleri gerekir. o kadar parayi oyunculara oynasin diye öduyoruz. %100'unu verirsin, kazanirsin, kaybedersin bu futbolun dogasinda var. ancak her futbolcu antrenman ve sahada %100'unu vermek zorunda" diyen mancini, "futbolcu olarak sahaya ciktiginizda butun gucunuzu ve aklinizi sahaya yansitmalisiniz, eger yapmazsaniz uzulebilir, kizabilir hatta bagirabilirim. bu kaybettigimiz icin degil, ben futbolcunun sahaya butun konsantrasyonunu vermesi gerektigini dusundugum icin bu duygulari yasarim. bu onlarin isi. ama mactan sonra hersey sahada kalir. futbolcularla kisisel sorunum olmaz. benim tek derdim onlarin islerine saygi göstermeleri ve sahada vargucleriyle oynamalari. kazanip, kaybetmeleri önemli degil." diye ekliyordu.
insani iliskilerinde farkli bir kac noktaya deginirsek eger ; "bu tarz sorunlari olan bir insan olsaydim su an hala inter'de ve city'de calistirdigim oyuncularim bana sms atip, hatrimizi sormazlardi. adebayor'un afrikada takim otobusune yapilan silahli saldiriyi hatirlarsiniz. 3 kisi ölmus ve futbolcular canini zor kurtarmisti. adebayor geldiginde mahvolmus durumdaydi. onun moralini duzeltmek cok zamanimi aldi. zira tevez de oyuncu degisikligi icin isinmaya gönderdigimde beni geri cevirdi. futbolcu olarak buna saygi duymaniz gerekir. bu sekilde davranamazsiniz. ama her ne olursa olsun tevez ile iliskimizi duzelttik ve su an cok guzel bir iliskimiz var. zor bir insan olsaydim, su an hala sir alex ferguson ile o enfes saraplarindan oturup iciyor olamazdik." diyor mancini.
kendisini anlamaya calistigimizda aslinda onun ögrencisinin iyi yerlere gelmesini isteyen bir ögretmen gibi oldugunu farkedebiliriz. mancini elit bir teknik adam. yillar sonra inter ve city'i sampiyon yapmis ve geride basarili olacak takimlar birakmis. gunu kurtarmayi degil yavas yavas mentalitesini asilayarak, istedigi duzeni oturtmayi secmis mancini. oyuncusu sahada ve antrenmanda %100'unu vermedigi zaman sinirleniyor. ama kisisel degil kesinlikle. aksine tam bir profesyonel gibi. kendine bakiyor, cok calisiyor ve futbolcusuna tatli bir otorite kurmaya calisiyor.
su medyanin haline bakin siz. mancini'ye bakis acimizi öyle bir hale getirdiler ki, adama dusman olduk. öyle zor bir ortama geldi ki mancini. bu cesaretinden dolayi takdir etmek lazim. volkan demirel devesinin bile 6 nisan 2014 galatasaray fenerbahce maci sonrasi yaptigi yorumlara bakin. "galatasaray'in hocasi ve yönetimi zaman kazanmis oldu".
götu boklu volkan bile mancini'ye gidici gözle bakiyor. bakmasa bile onu asilamaya calisiyor. tipki fenerbahce medyasi gibi. cunku kalici ve guclu bir yönetim-teknik adam iliskisi galatasaray'in arayi acmasina neden olacak. o da farkinda. bunu duyan egitimsiz ve cahil futbolcularim da yeni cerilik yapmaya kalkiyor. kafalarinda hep mancini gidecek dusuncesi var. bu dusunce dolayisiyla da hocaya saygi göstermiyorlar. cunku rahatlari bozuldu. eskisi gibi sisirip gazlayan, her spor programina gönderen, sahada serbest birer oyuncu degiller artik. rolleri degisti. simdi onlardan görevlerinin disina cikmamasini tembihleyen bir hocalari var. galatasaray'i dusunen, en azindan aldigi paraya saygisi olan bir hocanin. turk futbolcusuna ters tabi bu olay. askerde son 3 ayin kalir, böluk komutanini kafalamissindir, spordan nöbetten yirtarsin. tayin dönemi bir gelir, yeni böluk komutani bölugun suyunu cikartir. sonra baslarsin cazlamaya, komutanina sövup saymaya. fatih terim'in gidisi ve mancini'nin gelisi bir nevi bu olay gibi.
mancini kalkan götleri indirdigi icin, formasina saygisizlik yapacak kadar gözleri karardi bazi futbolcularin.
adam yabanci bir kere... herseyin en iyisini bilen, avrupada basaridan basariya kosan, altyapilari avrupaya emsal olmus beyaz turkler begenmiyor kendisini.
ondan sonra basbakan emir veriyor, koskoca galatasaray camiasinin imparatorlugu yikiliyor...
hep söyledim, yine söyluyorum.
mancini'yi anlamak... iste butun mesele bu...