resim
Selçuk İnan
Görev:Teknik Direktör
Takım:Gaziantep FK
Yaş:39
Uyruk:Türkiye
  • 4875
    sevgili renktaşlarım...

    bence biraz daha sağduyulu davranmalıyız. hemen ofsaytlamadan bir duyun hele dediklerimi, sonra istediğiniz gibi düşünmekte gene özgürsünüz. öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki, evet ne olursa olsun, selçuk'un tutumu hatalıydı. bakınız bir sabri örneği var. sabri de defalarca yuhalandı, sayısız kez aforoz edildi, bırakın diğer takım taraftarlarını, kendi takımının taraftarları olan bizler tarafından bile yıllardır madara ediliyor adam. ama bir kez sabri'nin tepki gösterdiğini gördünüz mü? yıllara bakıldığında, sabri'nin takımda olmasının yarar ve zararları tartışılır, ancak şu anki konumuz tutumsa eğer, sabri bakın dün gece takıma enerji veren isimdi gene. oysa ki bin kere, bir insan olarak küsmeyi hak edecek şeylere maruz kaldı bu adam.

    diğer yandan, herkes aynı değildir. işler, sen profesyonelsin, paranı al işini yap denecek kadar kolay yürümüyor. bakınız, buna melo bir örnektir. melo'yu şu an biz profesyonelliğinin yanı sıra, duygusal yapısı ve milyonlarcamıza tercüman olduğu için böyle baş tacı yapıyoruz. melo'nunki bize göre pozitif bir duygusal patlamayken, elbette selçuk'unki de negatif bir duygusal boşalımdır, hatalıdır, yanlıştır, ancak anlaşılabilirdir. bakın dün (bkz: 6 mart 2014 galatasaray fenerbahçe maçı) ben de çok sinirlendim. "bu nasıl bi tavır? s.ktir git selçuk?! kimsin sen kaptanlık bandını yere falan bırakmaya çalışıyorsun artist misin olm sen bas git s.ktir sana mı kaldık!!" diye bağırdım çağırdım. fakat şimdi bir düşünüyorum da, bizler sadece denizin yüzeyine şahit oluyoruz, derinleri bilemiyoruz arkadaşlar. belki selçuk da sakinleştikten sonra pişman oldu. yaşantısında ne olup bittiğini, hayatını, özelini ne kadar biliyoruz? siz en basitinden sevgilinizden bile ayrıldığınızda, içinizde işe gitmek geliyor mu? performansınız düşmüyor mu? bir yerlerde selçuk'un ablasının kanser olduğunu okumuştum örneğin. belki adam, herşeye rağmen takımını yalnız bırakmak istemiyor. tüm moral bozukluğuna, içsel buhranına rağmen takımı eksik bırakmayayım, bana ihtiyaç var, elimden geleni vermek görevim diyor? ha tabi bunların hiçbiri de olmayabilir ve selçuk tamamen kapris yapıyor da olabilir. benim tek varmaya çalıştığım nokta, mümkünse olayların tam anlamıyla iç yüzünü bilmeden, aşırı tepki vermemek ve ne olursa olsun galatasaray taraftarı gibi davranmak. galatasaray taraftarı, genel karakteri itibariyle öfkeli, kindar bir kitle değildir. biz kendimize bunu yakıştırmıyoruz, öyle değil mi? bizim duruşumuz daha asil olmamalı mı? elbette biz nasılsak, sahadaki oyuncularımızın da bizim yansımamız olmasını isteriz. fakat nasıl ki biz de duygularımıza yeri gelince yenik düşebiliyorsak, selçuk gibi milyonların baskısı omuzlarında olan biri, haydi haydi düşebilir. benim fikrim, bir galatasaray aşığı olarak, ilk iç saha maçında 60 bin kişi tarafından tüm maç selçuk'un lehine tezahürat edilmesidir. şahsi fikrim elbette bu benim. doğrusu böyle olur gibi hissediyorum. örneğin bakın, hagi de uefa kupası finalinde duygusal yapısının profesyonelliğinin önüne geçmesi sebebiyle bizi en kritik anda 10 kişi bırakmadı mı? sizce bu, öyle bir maçta, affedilebilecek gibi bir şey miydi? ama hagi bizim ilahımız. ve haklı da bir ilah. amacım asla hagi selçuk kıyası yapmak değildir, yanlış anlaşılmasın. ama aynı perspektifle olaylara bakılmasını diliyorum sadece.

    selçuk'un 2 senedirki tutumuyla bu camiaya olan sevgisi ve bağlılığı belli zaten. ters giden birşeyler olduğu belli, ve bu bizle alakalı bir durum değil. bence bir de taraftar yükünü bindirmemeliyiz. ne olursa olsun. biz kucaklamamızı yapıp, kırgın bir aile üyesi gibi kardeşimizi affetmeli, kol kırılır yen içinde kalır olarak düşünmeliyiz. gerisi selçuk'a kalmış.
App Store'dan indirin Google Play'den alın