4840
bugün şu sıralar hala sezon sonu gönderilmesini konuşmuyorsak, istemiyorsak şu geçmiş iki sezonda gösterdiği performans ve karakter. fakat bu yaptıkları bugün yaptığı hatayı ortadan kaldırmıyor ve ceza almamasını da gerektirmiyor. bu takımın gelmiş geçmiş en büyük oyuncusu hakan şükür'ün yaşadıkları, 10 hafta gol atamayıp artık sakaldan yüzü görünmeyecek hale gelmesi, binlerce küfür yemesi, kendi taraftarı tarafından bile şaban diye aşağılanması hatırlanınca selçuk'un hem bu kadar kolay pes etmesi hem de takımını yüzüstü bırakacak kadar vazgeçme noktasına gelmesi üzmüştür, kızdırmıştır.
bu sezonu kötü geçirdi, sebepleri filan ayrıca irdelenir ama galatasaray kaptanı olarak bir fenerbahçe maçında ben bırakıyorum diye gitmeye hakkı yok. kaldı ki kendisine gerçek anlamda bir tepki de olmadı maçta. yalnızca pozisyon esnasında kendi standartlarında oynayabilse çok kolay atabileceği bir pası atmak yerine geriye dönmeyi tercih etti ki bu yalnızca selçuk'a değil takıma karşı bir homurdanmaydı. ama belli ki selçuk uzunca süredir kafasında bu sorularla çıktığından maçlara ilk fırsatta şovunu yapmak istedi.
bir özürle atlatılacak hata değil bu. bugün yabancı sınırı olmasa ve bu kadar elzem bir adam olmasa -ki bu sezon bugüne kadar böyle sabredilmesinin de temeli bu- yarın kapının önüne konmuş olurdu ya da en azından sezonun geri kalanında forma göremezdi. fakat selçuk hem türkiye sınırlarında özel bir oyuncu hem de bugüne kadar takımını yarı yolda bırakacak biri olmadığını göstermişti. pek çok kişi için ki kendim de dahilim bu gruba galatasaray kaptanı nasıl olmalıdır sorusuna cevap gibiydi. ama şu yaptığını da kolay kolay affedemiyorum, sindiremiyorum. velhasıl bir daha kaptan olmamalı galatasaray'da. birinci kaptanlık filan değil nasıl melo'ya telles'e muslera'ya hiçbir zaman sıra gelmeyecekse selçuk'a kaptanlık da hiçbir zaman sıra gelmemeli. çünkü bir kere yarıda bıraktı gemiyi hem de en kritik ihtiyaç duyulan anda...
bu sezonu kötü geçirdi, sebepleri filan ayrıca irdelenir ama galatasaray kaptanı olarak bir fenerbahçe maçında ben bırakıyorum diye gitmeye hakkı yok. kaldı ki kendisine gerçek anlamda bir tepki de olmadı maçta. yalnızca pozisyon esnasında kendi standartlarında oynayabilse çok kolay atabileceği bir pası atmak yerine geriye dönmeyi tercih etti ki bu yalnızca selçuk'a değil takıma karşı bir homurdanmaydı. ama belli ki selçuk uzunca süredir kafasında bu sorularla çıktığından maçlara ilk fırsatta şovunu yapmak istedi.
bir özürle atlatılacak hata değil bu. bugün yabancı sınırı olmasa ve bu kadar elzem bir adam olmasa -ki bu sezon bugüne kadar böyle sabredilmesinin de temeli bu- yarın kapının önüne konmuş olurdu ya da en azından sezonun geri kalanında forma göremezdi. fakat selçuk hem türkiye sınırlarında özel bir oyuncu hem de bugüne kadar takımını yarı yolda bırakacak biri olmadığını göstermişti. pek çok kişi için ki kendim de dahilim bu gruba galatasaray kaptanı nasıl olmalıdır sorusuna cevap gibiydi. ama şu yaptığını da kolay kolay affedemiyorum, sindiremiyorum. velhasıl bir daha kaptan olmamalı galatasaray'da. birinci kaptanlık filan değil nasıl melo'ya telles'e muslera'ya hiçbir zaman sıra gelmeyecekse selçuk'a kaptanlık da hiçbir zaman sıra gelmemeli. çünkü bir kere yarıda bıraktı gemiyi hem de en kritik ihtiyaç duyulan anda...