2299
az önce bir internet sitesinde haberini gördüm.
son yıllarda kendisinden nefret etmiş biri olan ben, gözlerim dolarak okudum açıkçası haberi.
haberden başlayayım. sakarya'ya gitmiş hakan, bir cenazeye katılmış.
camii çıkışında bir vatandaş haykırmış suratına, "başbakanımıza ve vatana ihanet ettin!" şeklinde.
bağırmadan, ağzından tükürcük saçmadan cevap vermiş, "gerçekleri bilseydiniz, o zaman kimin ihanet ettiğini anlardınız..." demiş.
yazımın amacı siyaset değil, o gözle okunmasını istemem.
derdim hakan. şu anda bu satırları yazarken, yan tarafımda duran formanın arkasında ismi yazan adam.
zamanında bizim o'na verdiğimiz isimle, kral...
siyasete atıldığı ilk günden itibaren, istisnasız çoğu galatasaraylı'nın antipatisini topladı hakan. siyasi olarak partisinin karşısında olanlar, o'na hep "keşke girmeseydi, artık efsanem değil" ile yüklendi.
ben dahil...
siyasi olarak partisi ile uyuşanlar, ya da galatasaray'ı çok ayrı bir pencere olarak açıp da, siyasetten tamamen soyutlayanlar, "ne yaparsa yapsın, hakan efsanemizdir" düsturu ile desteklediler.
ama net olan, hakan'ın artık bir ayrım aracı olduğuydu.
sanki ayrılacak hiç bir nedenimiz yokmuş gibi, bir de hakan eklendi "farklılıklar" silsilesine. halbuki tff başkanı olmaya niyetlense, arkasında milyonlarca galatasaraylı olarak tek vücut duracaktık belki. ya da hiç bulaşmasa parti işlerine, gelse altyapıya, yeni efsaneler yetiştirse, belki bizden mutlusu olmayacaktı.
bizim camiamız güven duygusunu sever çünkü.
yıllarca hepimiz "terim adam eder" düsturu edindik.
"hagi oradan çakar" dedik.
"prekazi önerdiyse bir bildiği vardır" diye düşündük.
"tugay ne yapacağını biliyordur" diye konuştuk.
"hakan bir çok başarılı golcü çıkartacaktır" söylemi de pekala olabilirdi.
seçmedi kral, başka maceralara atladı.
"büyüklerim bilir", "sayın başbakanım şöyle iyidir, böyle güzeldir..." dedikçe...
ölen gezi kahramanlarının ardından tek laf etmeyince...
yalnız kaldı hakan.
en son, tepelerdeki çıkar çatışmalarından kaynaklı olarak, oyundan çekilmek durumunda kaldı.
yıllarca o'na sahip çıkmış, o'nun da çok sevdiği partisi o'na, "tuzluk" dedi.
yandaş basın o'na "iyi ki gitti, fetullah'ın oyuncağı" minvalinde mesnetsiz başlıklar attı.
iyice yalnız kaldı...
ve bugün. o haberi okuduğumda, ve her geçen gün o'nunla ilgili haberler okuduğumda, üzüldüm kardeşim...
ki ben, hakan'dan yıllardır nefret eden, güç odaklarına boyun eğdiğini düşündüğüm ben, çok üzüldüm.
hemen hemen her motivasyon videosunda golleri vardır hakan'ın. bu takım adına çok büyük işler yapmıştır.
ve bugün tamamıyla yalnız kalmıştır. gönül verdiği hareket türkiye'de tehlike altındadır. ki bu çatışmalar çok da umrumda değildir.
ama eminim ki hakan, bir yerlerde pişmanlık taşıyordur.
ve kendisinden çok uzaklarda yaşayan bir galatasaraylıyı, meze olduğu haber nedeniyle çok üzmüştür.
milli marşların uluslararası ortamlarda şeref sayıldığı bir dönemde, armanın haklı gururunu taşımış biri olması, "hain" yakıştırması yemesine engel olamamıştır.
hem de eski partisine oy verenler tarafından...
fazla mı duygusala bağladım, biraz siyaset soslu mu oldu bilmiyorum.
ama eğer zamanı geri alabilseydim bu konuda, ve bir yetkim olsaydı eğer, kral'ı tff başkanı yapardım.
o zaman ne bizden ayrı düşerdi, ne başkasından.
sadece attığı gollerle, yetiştirdiği efsane adaylarıyla anılırdı belki de...
son yıllarda kendisinden nefret etmiş biri olan ben, gözlerim dolarak okudum açıkçası haberi.
haberden başlayayım. sakarya'ya gitmiş hakan, bir cenazeye katılmış.
camii çıkışında bir vatandaş haykırmış suratına, "başbakanımıza ve vatana ihanet ettin!" şeklinde.
bağırmadan, ağzından tükürcük saçmadan cevap vermiş, "gerçekleri bilseydiniz, o zaman kimin ihanet ettiğini anlardınız..." demiş.
yazımın amacı siyaset değil, o gözle okunmasını istemem.
derdim hakan. şu anda bu satırları yazarken, yan tarafımda duran formanın arkasında ismi yazan adam.
zamanında bizim o'na verdiğimiz isimle, kral...
siyasete atıldığı ilk günden itibaren, istisnasız çoğu galatasaraylı'nın antipatisini topladı hakan. siyasi olarak partisinin karşısında olanlar, o'na hep "keşke girmeseydi, artık efsanem değil" ile yüklendi.
ben dahil...
siyasi olarak partisi ile uyuşanlar, ya da galatasaray'ı çok ayrı bir pencere olarak açıp da, siyasetten tamamen soyutlayanlar, "ne yaparsa yapsın, hakan efsanemizdir" düsturu ile desteklediler.
ama net olan, hakan'ın artık bir ayrım aracı olduğuydu.
sanki ayrılacak hiç bir nedenimiz yokmuş gibi, bir de hakan eklendi "farklılıklar" silsilesine. halbuki tff başkanı olmaya niyetlense, arkasında milyonlarca galatasaraylı olarak tek vücut duracaktık belki. ya da hiç bulaşmasa parti işlerine, gelse altyapıya, yeni efsaneler yetiştirse, belki bizden mutlusu olmayacaktı.
bizim camiamız güven duygusunu sever çünkü.
yıllarca hepimiz "terim adam eder" düsturu edindik.
"hagi oradan çakar" dedik.
"prekazi önerdiyse bir bildiği vardır" diye düşündük.
"tugay ne yapacağını biliyordur" diye konuştuk.
"hakan bir çok başarılı golcü çıkartacaktır" söylemi de pekala olabilirdi.
seçmedi kral, başka maceralara atladı.
"büyüklerim bilir", "sayın başbakanım şöyle iyidir, böyle güzeldir..." dedikçe...
ölen gezi kahramanlarının ardından tek laf etmeyince...
yalnız kaldı hakan.
en son, tepelerdeki çıkar çatışmalarından kaynaklı olarak, oyundan çekilmek durumunda kaldı.
yıllarca o'na sahip çıkmış, o'nun da çok sevdiği partisi o'na, "tuzluk" dedi.
yandaş basın o'na "iyi ki gitti, fetullah'ın oyuncağı" minvalinde mesnetsiz başlıklar attı.
iyice yalnız kaldı...
ve bugün. o haberi okuduğumda, ve her geçen gün o'nunla ilgili haberler okuduğumda, üzüldüm kardeşim...
ki ben, hakan'dan yıllardır nefret eden, güç odaklarına boyun eğdiğini düşündüğüm ben, çok üzüldüm.
hemen hemen her motivasyon videosunda golleri vardır hakan'ın. bu takım adına çok büyük işler yapmıştır.
ve bugün tamamıyla yalnız kalmıştır. gönül verdiği hareket türkiye'de tehlike altındadır. ki bu çatışmalar çok da umrumda değildir.
ama eminim ki hakan, bir yerlerde pişmanlık taşıyordur.
ve kendisinden çok uzaklarda yaşayan bir galatasaraylıyı, meze olduğu haber nedeniyle çok üzmüştür.
milli marşların uluslararası ortamlarda şeref sayıldığı bir dönemde, armanın haklı gururunu taşımış biri olması, "hain" yakıştırması yemesine engel olamamıştır.
hem de eski partisine oy verenler tarafından...
fazla mı duygusala bağladım, biraz siyaset soslu mu oldu bilmiyorum.
ama eğer zamanı geri alabilseydim bu konuda, ve bir yetkim olsaydı eğer, kral'ı tff başkanı yapardım.
o zaman ne bizden ayrı düşerdi, ne başkasından.
sadece attığı gollerle, yetiştirdiği efsane adaylarıyla anılırdı belki de...