291
dünyanın en değişik ülkesi. uzun tahliller yapmaya gerek yok.
--- alıntı ---
"..bu yeni-sömürgecilik metodu, bir yandan emperyalizmin ülkeye iyice yerleşmesi (yani emperyalizmin dışsal bir olgu değil, aynı zamanda içsel bir olgu haline gelmesi) sonucunu doğururken, öte yandan, geri bıraktırılmış ülkelerde geçmiş döneme kıyasla belli ölçülerde pazarın genişlemesine paralel olarak toplumsal üretim ve nisbi refahı artırmıştır.
bunun sonucu olarak, geri bıraktırılmış ülke içindeki çelişkiler görünüşte yumuşamış, (feodal döneme kıyasla) halk kitlelerinin düzene karşı tepkisi ile oligarşi arasında bir suni denge kurulmuştur."
--- alıntı ---
sözlükte siyaset yapmayı pek sevmesem de, yeri geldi diye düşünüyorum.
öncelikle türkiye'de yaşamakla dünyanın başka bir yerinde yaşamanın arasında çok büyük farklar yok. ikisi de aynı biyolojik eylem. ben kendini herhangi bir toprağa ait hissetmeyen ve müstakbel çocuklarından gayrı kutsalı olmayan bir birey olarak; burada yaşamayı seviyorum. kafama nişan alan polisine rağmen seviyorum. tartaklayan esnafına rağmen seviyorum. dış görünüşüm yüzünden * otobüste itip kakan insanlarına rağmen seviyorum. yalancı siyasetçilerine, ahlaksız yöneticilerine, emek hırsızı spor adamlarına, tembel insanlarına rağmen seviyorum.
"
insan yaşadığı yere benzer
o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiçeğe
dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
konyanın beyaz
antebin kırmızı düzlüğüne benzer
...
"
ne gördüysek, ne duyduysak, ne yaşıyorsak; bilelim ki yaptığımız yanlışlar yüzünden tanık oluyoruz buna. gitmeyin olm bi' yere :/
"özgürlük şafak vakti gibidir; kimileri gelmesini beklerken uyur, kimileri ise uyanık kalır ve ona ulaşmak için gecenin içinden yürür."
ne kadar karanlık kale varsa o kadar aydınlatılacak kale var demektir. umutsuz olmak insanlık suçudur. suça ortak olmayın lan :/
--- alıntı ---
"..bu yeni-sömürgecilik metodu, bir yandan emperyalizmin ülkeye iyice yerleşmesi (yani emperyalizmin dışsal bir olgu değil, aynı zamanda içsel bir olgu haline gelmesi) sonucunu doğururken, öte yandan, geri bıraktırılmış ülkelerde geçmiş döneme kıyasla belli ölçülerde pazarın genişlemesine paralel olarak toplumsal üretim ve nisbi refahı artırmıştır.
bunun sonucu olarak, geri bıraktırılmış ülke içindeki çelişkiler görünüşte yumuşamış, (feodal döneme kıyasla) halk kitlelerinin düzene karşı tepkisi ile oligarşi arasında bir suni denge kurulmuştur."
--- alıntı ---
sözlükte siyaset yapmayı pek sevmesem de, yeri geldi diye düşünüyorum.
öncelikle türkiye'de yaşamakla dünyanın başka bir yerinde yaşamanın arasında çok büyük farklar yok. ikisi de aynı biyolojik eylem. ben kendini herhangi bir toprağa ait hissetmeyen ve müstakbel çocuklarından gayrı kutsalı olmayan bir birey olarak; burada yaşamayı seviyorum. kafama nişan alan polisine rağmen seviyorum. tartaklayan esnafına rağmen seviyorum. dış görünüşüm yüzünden * otobüste itip kakan insanlarına rağmen seviyorum. yalancı siyasetçilerine, ahlaksız yöneticilerine, emek hırsızı spor adamlarına, tembel insanlarına rağmen seviyorum.
"
insan yaşadığı yere benzer
o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiçeğe
dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
konyanın beyaz
antebin kırmızı düzlüğüne benzer
...
"
ne gördüysek, ne duyduysak, ne yaşıyorsak; bilelim ki yaptığımız yanlışlar yüzünden tanık oluyoruz buna. gitmeyin olm bi' yere :/
"özgürlük şafak vakti gibidir; kimileri gelmesini beklerken uyur, kimileri ise uyanık kalır ve ona ulaşmak için gecenin içinden yürür."
ne kadar karanlık kale varsa o kadar aydınlatılacak kale var demektir. umutsuz olmak insanlık suçudur. suça ortak olmayın lan :/