111
birileri bu sezonun galatasaray'ın şampiyonluğu ile noktalanmasını istemiyordu. galatasaray bir kez daha şampiyon olursa farkı daha da açacak, her anlamda psikolojik üstünlüğü ele geçirecekti. galatasaray düşmanları geçen sezon da uğraşmıştı ama başaramamışlardı. bu sezon en baştan işi sıkı tuttular. bu sefer işlerini şansa bırakmayacaklardı. takımı, büyük ismi ve nüfusuyla güçlü kılan adamı yerinden etmeleri gerekecekti. evet, fatih terim'li bir galatasaray ile baş edemiyorlardı. nitekim şeytanın aklına gelmeyecek bir proje üretti galatasaray düşmanları. siyasi erk de onlardan olunca işleri kolaylaşmıştı. kafa kafaya verdiler ve milli takımı, milliyetçi duyguları bu projeye alet ettiler. hayır demek zordu. mevzu bahis türk milli takımıydı çünkü.
ünal aysal ile fatih terim'in yıldızları barışmıyordu belki ama başarılar birlikteliğin devamını sağlıyordu. araya nifak sokmak kolaydı yani. nitekim başarılı olundu. takım lige iyi başlamamış, üstüne real madrid hezimeti de yaşanınca milli takım ile birlikte gitmeyeceği aşikar galatasaray teknik adamlığına son verildi imparatorun. zaten bu birliktelik bir süredir iki tarafa da acı veriyordu. ne fatih terim ne de aysal galatasaray'ı düşünmedi. kendi egoları, kişisel ihtirasları galatasaray'ın önüne geçti. ünal aysal sezonun ilk 6 haftasından sonra bir hoca yollayıp, ülkeyi ligi tanımayan yabancı bir hocaya emanet etti takımı. büyük risk almıştı. tutmazsa kendisinin sorgulanacağını biliyordu. nitekim risk tutmadı. yaptığı büyük bir hata olarak tarihe geçmişti artık. bedelini de ödemeye başladı hatta. istifası istenmeye başladı. koltuğu ilk defa bu kadar sallanıyor artık.
peki fatih terim? "asıl olan galatasaray" demişti. "gönderseler bile direnirim, kolay kolay da gitmem" dedikten dakikalar sonra ise "kimseleri memnun etmek için de imza atacak değilim" diyordu. direnmeyi bir kenara bırakalım, kalmak istemiş miydi sahiden? evet görevine son verilmişti, antremanda öğrenmişti hatta bunu. onun gururuna onuruna yapılmış bir saldırıydı evet. bir galatasaray efsanesine yapılmış bir vefasızlık, bir hakaretti belki de. ama basın toplantılarında başkana ayar verirken, "kimseyi mutlu edecek diye imza atmam" derken, "hani 1'er yıl imza atıyorduk ne değişti" falan filan derken kalmak istiyor muydu sahiden? yoksa yangına körükle mi gidiyordu? asıl olan galatasaray mıydı yoksa fatih terim'in duyguları mı o günlerde?
egolar savaşına kurban gitmişti galatasaray. kimse geri adım atmadı. biri "ben başkanım" dedi atmadı, diğeri de "ben fatih terim'im, ben imparatorum" dedi atmadı. galatasaray'ı düşünen yoktu. bu takıma ne olur? nasıl etkilenir? taraftar, camia ne hale düşer? bunları kimse umursamadı. ve bunlar olurken, o galatasaray düşmanları her anın her saniyenin tadını çıkara çıkara, buldukları '"galatasaray'ı durdurma" projesinin hayata geçişine zafer kahkahaları attılar. fatih terim geçen sene mücadele ettiği, mersin maçı sonrası haykırdığı, "ne oyunlar döndüğünün farkındayız, benim gizli gündemim yok" dediği o malum adamlarla "kader ortağı" olmaktan memnundu. "fatih terim adaletin olduğu yerde var" demişti. adaletin yanı galatasaray başkanı ile alenen alay eden, zafer kahkahaları atan demirören'in yanı mıydı?
imparatorun o özlü, taraftarın duygularına hitap eden sözlerinin hepsi havada kalmıştı. evet söylediğim gibi, ünal aysal hatalar yaptıysa bedelini öder ki ödemeye de başladı. ya fatih terim? o da ego savaşına galatasaray'ı kurban etmedi mi? galatasaray'dan kopmak bir bedel miydi? o da üzülüyor mudur şimdi galatasaray'ın haline? yoksa "ben artık rahatım, milli takım ile güzel bir sözleşme de yaptım banane" mi diyordur? taraftar maç sonu arenada imparator diye bağırınca sevinmiş midir yoksa üzülmüş müdür bugün?
peki biz? taraftara nolucak? olan kime oldu? galatasaray en parlak dönemlerinden birini yaşarken, sizin kişisel hırslarınız yüzünden şimdilerde yine kaosun içine düştü? ve dostlar, bugün bizim için hüsran iken galatasaray düşmanları için bayram oldu. şahsen bana en çok koyan da bu. şikecileri sevindirdik. şikenin üstünü örten, vasıfsız, basiretsiz, tek işi bizi durdurma üzerine teoriler üreten federasyonu sevindirdik. adamlar mutlu, zafer onların. bu sezon kaybedildi. tek teselli juventus'u yenerek kalınan son 16 turu artık. bu sezon da ders çıkarılması gereken bir sezon olarak tarihe geçmek üzere şimdi. evet üzgünüz, kırgınız hatta kızgınız ama ne olursa olsun bu armadan ümidi kesmeyeceğiz, yanında olacağız. yalnız bırakmayacağız. neden biliyor musunuz? çünkü başka galatasaray yok!
ünal aysal ile fatih terim'in yıldızları barışmıyordu belki ama başarılar birlikteliğin devamını sağlıyordu. araya nifak sokmak kolaydı yani. nitekim başarılı olundu. takım lige iyi başlamamış, üstüne real madrid hezimeti de yaşanınca milli takım ile birlikte gitmeyeceği aşikar galatasaray teknik adamlığına son verildi imparatorun. zaten bu birliktelik bir süredir iki tarafa da acı veriyordu. ne fatih terim ne de aysal galatasaray'ı düşünmedi. kendi egoları, kişisel ihtirasları galatasaray'ın önüne geçti. ünal aysal sezonun ilk 6 haftasından sonra bir hoca yollayıp, ülkeyi ligi tanımayan yabancı bir hocaya emanet etti takımı. büyük risk almıştı. tutmazsa kendisinin sorgulanacağını biliyordu. nitekim risk tutmadı. yaptığı büyük bir hata olarak tarihe geçmişti artık. bedelini de ödemeye başladı hatta. istifası istenmeye başladı. koltuğu ilk defa bu kadar sallanıyor artık.
peki fatih terim? "asıl olan galatasaray" demişti. "gönderseler bile direnirim, kolay kolay da gitmem" dedikten dakikalar sonra ise "kimseleri memnun etmek için de imza atacak değilim" diyordu. direnmeyi bir kenara bırakalım, kalmak istemiş miydi sahiden? evet görevine son verilmişti, antremanda öğrenmişti hatta bunu. onun gururuna onuruna yapılmış bir saldırıydı evet. bir galatasaray efsanesine yapılmış bir vefasızlık, bir hakaretti belki de. ama basın toplantılarında başkana ayar verirken, "kimseyi mutlu edecek diye imza atmam" derken, "hani 1'er yıl imza atıyorduk ne değişti" falan filan derken kalmak istiyor muydu sahiden? yoksa yangına körükle mi gidiyordu? asıl olan galatasaray mıydı yoksa fatih terim'in duyguları mı o günlerde?
egolar savaşına kurban gitmişti galatasaray. kimse geri adım atmadı. biri "ben başkanım" dedi atmadı, diğeri de "ben fatih terim'im, ben imparatorum" dedi atmadı. galatasaray'ı düşünen yoktu. bu takıma ne olur? nasıl etkilenir? taraftar, camia ne hale düşer? bunları kimse umursamadı. ve bunlar olurken, o galatasaray düşmanları her anın her saniyenin tadını çıkara çıkara, buldukları '"galatasaray'ı durdurma" projesinin hayata geçişine zafer kahkahaları attılar. fatih terim geçen sene mücadele ettiği, mersin maçı sonrası haykırdığı, "ne oyunlar döndüğünün farkındayız, benim gizli gündemim yok" dediği o malum adamlarla "kader ortağı" olmaktan memnundu. "fatih terim adaletin olduğu yerde var" demişti. adaletin yanı galatasaray başkanı ile alenen alay eden, zafer kahkahaları atan demirören'in yanı mıydı?
imparatorun o özlü, taraftarın duygularına hitap eden sözlerinin hepsi havada kalmıştı. evet söylediğim gibi, ünal aysal hatalar yaptıysa bedelini öder ki ödemeye de başladı. ya fatih terim? o da ego savaşına galatasaray'ı kurban etmedi mi? galatasaray'dan kopmak bir bedel miydi? o da üzülüyor mudur şimdi galatasaray'ın haline? yoksa "ben artık rahatım, milli takım ile güzel bir sözleşme de yaptım banane" mi diyordur? taraftar maç sonu arenada imparator diye bağırınca sevinmiş midir yoksa üzülmüş müdür bugün?
peki biz? taraftara nolucak? olan kime oldu? galatasaray en parlak dönemlerinden birini yaşarken, sizin kişisel hırslarınız yüzünden şimdilerde yine kaosun içine düştü? ve dostlar, bugün bizim için hüsran iken galatasaray düşmanları için bayram oldu. şahsen bana en çok koyan da bu. şikecileri sevindirdik. şikenin üstünü örten, vasıfsız, basiretsiz, tek işi bizi durdurma üzerine teoriler üreten federasyonu sevindirdik. adamlar mutlu, zafer onların. bu sezon kaybedildi. tek teselli juventus'u yenerek kalınan son 16 turu artık. bu sezon da ders çıkarılması gereken bir sezon olarak tarihe geçmek üzere şimdi. evet üzgünüz, kırgınız hatta kızgınız ama ne olursa olsun bu armadan ümidi kesmeyeceğiz, yanında olacağız. yalnız bırakmayacağız. neden biliyor musunuz? çünkü başka galatasaray yok!