5310
öncelikle notumu belirtmek isterim ki uzun bir entry olacak*.
burak yılmaz, türkiyenin son 2 sezonunun* gol kralı, geçen yılın* 8 golle en golcü futbolcularından birisi ve daha da önemlisi galatasarayımızın en önemli futbolcularından ve daha da önemlisi insan.
hikayesi beşiktaşla başarısız başlayan bu çocuk* daha sonra fenerbahçede de aynı şekilde devam eden kariyerinin dönüm noktasını trabzonsporda şenol güneş ve selçuk inan ile olan uyumu sonucunda zirveye taşıdı ve türkiyenin en önemli kulübü, avrupaya açılan kapımız galatasaraya geldi ve aynı şekilde zirvede kalmayı başardı. ta ki, drogbanın takımda söz sahibi olmasına kadar. bu ne zaman mı oldu? drogba biliyoruz ki takımımıza 2012-2013 sezonunun devre arasında transfer olmuştu ve bu zaman diliminde galatasaray türkiye liginde liderdi ve şampiyonlar liginde 2.tura çıkmıştı, yani maddi anlamda başarılı bir sezonun ortasındaydı. e ne olabilirdi bu takımda? tabii ki de drogba hemen kendi istediklerini yaptıramazdı kulübe ekibine, çünkü takım gayet de başarılıydı, o da bekledi ve burak da gollerine devam etti. sonra sezon bitti falan filan derken galatasaray ne oldu? tabiri caizse '' drogbanın çiftliği'' oldu. nasıl mı? o hiç kesilmedi yaşı 35 olmasına rağmen, ortalama 8 kilometre koşarak takımın pres gücünü inanılmaz azalttı ve allahı var kritik maçlarda drogbalığını yaptı takımı sırtladı. ama bir sezonda 5-10 maç yapmıyor ki abi bu takım! drogbayı kesmeden ve burağı sol kanada yada sağ kanada kaydırarak oynamak ne demek diye bir düşünelim, nasıl bir şey bu diyelim mesela? haginin stoper, melonun sol bek olması yada benim galatasaray asbaşkanı olmam mesela. ne dersiniz, benzer olaylar değil mi? beni çıkarırsak olaydan aynısının tıpkısı be abi! bu adam forvet usta, hem de tek forvet oynat sağa sola kanadını koy arkada sneijder, melo ve selçuk var bir de, alllaahhhh! daha ne olsun, atacaksın bu adama topu, 3-5 ofsayta düşse bile her 5 maçta 6-7 gol yazar sana, 9-10 kilometrede koşar veya bir şeyler istediğini belli eder sana. ama sen chelseanin efsanesi, benim hayat boyu en sevdiğim 3 forvetten biri olan drogbayı* 35 yaşında koyarsan takımın ilk ismi olarak bu adamı oynatamazsın o zaman. e drogba tek forvet oynasa ne olur? gol sıkıntısı çekersin, çünkü fiziği zayıfladı ve 10 metreden fazla topu süremiyor yada araya kaçamıyor. tekniğini burakla kıyaslayanı allah çarpar ama 35 yaşındakı drogbadan da verimli olur burak, gol kralı da olur, her bir şeyi yapar, çünkü bu adam duygusal. sen drogbayı gaza getiremezsin, istediğin her boku dene başaramazsın bunu ama burağı gaza getirmek o kadar kolaydır ki, hasan şaş gibi arif gibi bu adamın genleri de, başarıya aç. eleştirmeden her şeyi tartmak ve görmek lazım lütfen gözden kaçırmayalım ki adamakıllı yorumlar yapalım, galatasarayımız bizi daha az sinirlendirsin.
gelelim emek hırsızı diye burağa yapıştırılan söz öbeğine. 26 ağustos 2012de yer inönü stadyumu ve beşiktaş ile galatasayımız sahada. burak sonradan oyuna girdiği maçta kendine darbe olmamasına rağmen, ceza sahası dışında yere kapaklandı. ve bitti, bu kadar abi ne uzatıyorsun yahu! sonraki düşmelerinde önyargılı yorum yapıyorsan, seviye olarak sen ne kadar düşüyorsun onun bir farkına var. burağın hücum faulleri veya burağın top tutamayışı vs. bunlara laf et ama bu adam kendini yere atıyor yeaaa! şeklinde yorumlar ne kadar ucuz ve ne kadar boş yorumlar bunun bir farkına var. futbol maçlarını kim kendini yere atıyor, kim hakeme küfrediyor şeklinde değil de meşin yuvarlağın etrafında değerlendir gözünü seveyim abiciğim ya. galatasarayımıza yakışan taraftarlar olalım her şeyden önce. lütfen!
söyleyeceklerim bu kadar hakim bey, devrik cümlelere veya belki size ağır gelecek ithamlara karşılık yapacak tek şeyim, kusura bakmayın demek. ama ne olur bir insanı eleştirmeden önce pozitif yönlerini görmeye çalışalım, o bize her zaman doğru yolu gösterecektir yada o yola yakınlaştıracaktır.
burak yılmaz, türkiyenin son 2 sezonunun* gol kralı, geçen yılın* 8 golle en golcü futbolcularından birisi ve daha da önemlisi galatasarayımızın en önemli futbolcularından ve daha da önemlisi insan.
hikayesi beşiktaşla başarısız başlayan bu çocuk* daha sonra fenerbahçede de aynı şekilde devam eden kariyerinin dönüm noktasını trabzonsporda şenol güneş ve selçuk inan ile olan uyumu sonucunda zirveye taşıdı ve türkiyenin en önemli kulübü, avrupaya açılan kapımız galatasaraya geldi ve aynı şekilde zirvede kalmayı başardı. ta ki, drogbanın takımda söz sahibi olmasına kadar. bu ne zaman mı oldu? drogba biliyoruz ki takımımıza 2012-2013 sezonunun devre arasında transfer olmuştu ve bu zaman diliminde galatasaray türkiye liginde liderdi ve şampiyonlar liginde 2.tura çıkmıştı, yani maddi anlamda başarılı bir sezonun ortasındaydı. e ne olabilirdi bu takımda? tabii ki de drogba hemen kendi istediklerini yaptıramazdı kulübe ekibine, çünkü takım gayet de başarılıydı, o da bekledi ve burak da gollerine devam etti. sonra sezon bitti falan filan derken galatasaray ne oldu? tabiri caizse '' drogbanın çiftliği'' oldu. nasıl mı? o hiç kesilmedi yaşı 35 olmasına rağmen, ortalama 8 kilometre koşarak takımın pres gücünü inanılmaz azalttı ve allahı var kritik maçlarda drogbalığını yaptı takımı sırtladı. ama bir sezonda 5-10 maç yapmıyor ki abi bu takım! drogbayı kesmeden ve burağı sol kanada yada sağ kanada kaydırarak oynamak ne demek diye bir düşünelim, nasıl bir şey bu diyelim mesela? haginin stoper, melonun sol bek olması yada benim galatasaray asbaşkanı olmam mesela. ne dersiniz, benzer olaylar değil mi? beni çıkarırsak olaydan aynısının tıpkısı be abi! bu adam forvet usta, hem de tek forvet oynat sağa sola kanadını koy arkada sneijder, melo ve selçuk var bir de, alllaahhhh! daha ne olsun, atacaksın bu adama topu, 3-5 ofsayta düşse bile her 5 maçta 6-7 gol yazar sana, 9-10 kilometrede koşar veya bir şeyler istediğini belli eder sana. ama sen chelseanin efsanesi, benim hayat boyu en sevdiğim 3 forvetten biri olan drogbayı* 35 yaşında koyarsan takımın ilk ismi olarak bu adamı oynatamazsın o zaman. e drogba tek forvet oynasa ne olur? gol sıkıntısı çekersin, çünkü fiziği zayıfladı ve 10 metreden fazla topu süremiyor yada araya kaçamıyor. tekniğini burakla kıyaslayanı allah çarpar ama 35 yaşındakı drogbadan da verimli olur burak, gol kralı da olur, her bir şeyi yapar, çünkü bu adam duygusal. sen drogbayı gaza getiremezsin, istediğin her boku dene başaramazsın bunu ama burağı gaza getirmek o kadar kolaydır ki, hasan şaş gibi arif gibi bu adamın genleri de, başarıya aç. eleştirmeden her şeyi tartmak ve görmek lazım lütfen gözden kaçırmayalım ki adamakıllı yorumlar yapalım, galatasarayımız bizi daha az sinirlendirsin.
gelelim emek hırsızı diye burağa yapıştırılan söz öbeğine. 26 ağustos 2012de yer inönü stadyumu ve beşiktaş ile galatasayımız sahada. burak sonradan oyuna girdiği maçta kendine darbe olmamasına rağmen, ceza sahası dışında yere kapaklandı. ve bitti, bu kadar abi ne uzatıyorsun yahu! sonraki düşmelerinde önyargılı yorum yapıyorsan, seviye olarak sen ne kadar düşüyorsun onun bir farkına var. burağın hücum faulleri veya burağın top tutamayışı vs. bunlara laf et ama bu adam kendini yere atıyor yeaaa! şeklinde yorumlar ne kadar ucuz ve ne kadar boş yorumlar bunun bir farkına var. futbol maçlarını kim kendini yere atıyor, kim hakeme küfrediyor şeklinde değil de meşin yuvarlağın etrafında değerlendir gözünü seveyim abiciğim ya. galatasarayımıza yakışan taraftarlar olalım her şeyden önce. lütfen!
söyleyeceklerim bu kadar hakim bey, devrik cümlelere veya belki size ağır gelecek ithamlara karşılık yapacak tek şeyim, kusura bakmayın demek. ama ne olur bir insanı eleştirmeden önce pozitif yönlerini görmeye çalışalım, o bize her zaman doğru yolu gösterecektir yada o yola yakınlaştıracaktır.
