4251
26 şubat 2014 galatasaray chelsea maçında ingiliz eurosport tarafından maçın adamı seçilmiştir.
2 senedir leş, formsuz deniyor selçuk'a bakalım geçen sene ne yapmış?
selçuk ilk sezonu 14 gol 16 asistle bitirmiş. ikinci sezonu ise 10 gol 13 asistle. ortalama 50 maç yapmış. böyle leşe can kurban.
bu sezon ise 6 gol 6 asistle oynuyor. ama değişen bir şeyler var bu sene. teknik direktör ve sistem.
fatih terim zamanında melo daha defansifken ofansif anlamdaki yük selçuk'un omuzlarındaydı. bu da skora doğrudan etki etmesine olanak sağlıyordu. üstüne bir de rakibe şok pres yapan 2 kanat oyuncumuz vardı. emre ve engin onların kaptığı toplarla rakibi çıkarken yakalıyorduk. dolayısıyla selçuk'un defansın arkasına top atması çok daha kolay oluyordu.
geçen sene buna ek olarak bir de hamit vardı. her maç çok yüksek koşu mesafelerine ulaşıp defansif anlamda takımımıza çok büyük bir katkısı oluyordu. forvetlerimiz ise tamamen değişmişti.
bu sezon hamit'in yokluğunda onun bu görevini de selçuk yüklendi.
örnek vermek gerekirse 4 gün önce beşiktaş maçında* 12 km'ye yakın koştu. ve yine chelsea maçında 12'ye yaklaştı.
daha geniş çerçeveden baktığımızda önünde oynayan üç oyuncu (drogba,sneijder ve burak) defansif anlamda neredeyse hiçler.
yanında oynayan melo ise yapısı gereği çok koşan bir oyuncu değil. o rakiple direkt olarak temas eden oyuncu. fizik gücünü koşmak yerine bunda kullanıyor. kenarlarda ise 2 hücumcu bek. eboue bekten çok kanat hatta.
işte mancini'nin selçuk'a verdiği öncelikli görev ceyhunla beraber bunların arkalarını toplaması ve defanstan oyun kurmasıydı.
mancini ile birlikte melo oyunu ofansif yönüyle de oynamaya başlayınca orta sahada top kullanacak adam sayısı arttı. bu da orantılı olarak selçuk'un üstündeki ofansif sorumluluğu azalttı.
zaten mancini de lombardo da sürekli selçuk'tan çok memnun olduklarını dile getiriyor. çünkü kendisi de dediği gibi ona söylenileni yapıyor. onun öncelikli görevi gol atmak değil elbette atsa çok daha güzel olur.
ha tüm bunları yazarken bu sezon form düşüklüğü yaşadığı gerçeğini göz ardı etmiyorum. ancak her futbolcu böyle bir dönem yaşar selçuk da yaşıyor. ve bu dönem abarttığınız gibi 2 yıl değil. özellikle beşiktaş ve chelsea maçlarının 2. yarılarında eskiye dönüş sinyallerini verdi.
türkler'in futboldan anlamadığını söylerler. anladığımız pek fazla bir şey de yok gerçi. neyse birkaç yabancı taraftarın selçuk hakkında yazdıklarını türkçe'ye çevirip yazayım.
"stamford bridge'de rahatça kazanmalıyız. selçuk inan avrupa'nın en underrated oyuncularından birisi olabilir."
"selçuk en çok merak ettiğin oyuncularından biriydi. gerçekten kaliteli bir oyuncu."
"ve selçuk inan büyük orta saha."
"geçen sene selçuk inan'ın iyi olduğunu söylemiştim şimdi bir kez daha gördüm."
"kimse selçuk hakkında ufak bir yorum yapmayacak mı? bugün mavilere orta sahada büyük problem yaşattı."
"selçuk inan gerçekten çok güçlü."
2 senedir leş, formsuz deniyor selçuk'a bakalım geçen sene ne yapmış?
selçuk ilk sezonu 14 gol 16 asistle bitirmiş. ikinci sezonu ise 10 gol 13 asistle. ortalama 50 maç yapmış. böyle leşe can kurban.
bu sezon ise 6 gol 6 asistle oynuyor. ama değişen bir şeyler var bu sene. teknik direktör ve sistem.
fatih terim zamanında melo daha defansifken ofansif anlamdaki yük selçuk'un omuzlarındaydı. bu da skora doğrudan etki etmesine olanak sağlıyordu. üstüne bir de rakibe şok pres yapan 2 kanat oyuncumuz vardı. emre ve engin onların kaptığı toplarla rakibi çıkarken yakalıyorduk. dolayısıyla selçuk'un defansın arkasına top atması çok daha kolay oluyordu.
geçen sene buna ek olarak bir de hamit vardı. her maç çok yüksek koşu mesafelerine ulaşıp defansif anlamda takımımıza çok büyük bir katkısı oluyordu. forvetlerimiz ise tamamen değişmişti.
bu sezon hamit'in yokluğunda onun bu görevini de selçuk yüklendi.
örnek vermek gerekirse 4 gün önce beşiktaş maçında* 12 km'ye yakın koştu. ve yine chelsea maçında 12'ye yaklaştı.
daha geniş çerçeveden baktığımızda önünde oynayan üç oyuncu (drogba,sneijder ve burak) defansif anlamda neredeyse hiçler.
yanında oynayan melo ise yapısı gereği çok koşan bir oyuncu değil. o rakiple direkt olarak temas eden oyuncu. fizik gücünü koşmak yerine bunda kullanıyor. kenarlarda ise 2 hücumcu bek. eboue bekten çok kanat hatta.
işte mancini'nin selçuk'a verdiği öncelikli görev ceyhunla beraber bunların arkalarını toplaması ve defanstan oyun kurmasıydı.
mancini ile birlikte melo oyunu ofansif yönüyle de oynamaya başlayınca orta sahada top kullanacak adam sayısı arttı. bu da orantılı olarak selçuk'un üstündeki ofansif sorumluluğu azalttı.
zaten mancini de lombardo da sürekli selçuk'tan çok memnun olduklarını dile getiriyor. çünkü kendisi de dediği gibi ona söylenileni yapıyor. onun öncelikli görevi gol atmak değil elbette atsa çok daha güzel olur.
ha tüm bunları yazarken bu sezon form düşüklüğü yaşadığı gerçeğini göz ardı etmiyorum. ancak her futbolcu böyle bir dönem yaşar selçuk da yaşıyor. ve bu dönem abarttığınız gibi 2 yıl değil. özellikle beşiktaş ve chelsea maçlarının 2. yarılarında eskiye dönüş sinyallerini verdi.
türkler'in futboldan anlamadığını söylerler. anladığımız pek fazla bir şey de yok gerçi. neyse birkaç yabancı taraftarın selçuk hakkında yazdıklarını türkçe'ye çevirip yazayım.
"stamford bridge'de rahatça kazanmalıyız. selçuk inan avrupa'nın en underrated oyuncularından birisi olabilir."
"selçuk en çok merak ettiğin oyuncularından biriydi. gerçekten kaliteli bir oyuncu."
"ve selçuk inan büyük orta saha."
"geçen sene selçuk inan'ın iyi olduğunu söylemiştim şimdi bir kez daha gördüm."
"kimse selçuk hakkında ufak bir yorum yapmayacak mı? bugün mavilere orta sahada büyük problem yaşattı."
"selçuk inan gerçekten çok güçlü."
