20
ünal aysal ancak sözünü biraz daha uzun açıklarsa ne demek istediğini anlayabiliriz. bu haliyle destek veren de haklı görülebilir yeren de...
içini bilmediğimiz için kesin konuşamıyoruz ama aysal tam bir batılı diplomasisi yürüten bir adam. bu kimimizin hoşuna gider, kimimizin gitmez. sözü söylerken benim anladığım galatasaray'ın, fenerbahçe gibi rekabetiyle maddi-manevi kazanımlar sağlayan bir rakibin yokluğundan da zarar görmesi. kendisi diyor zaten hiçbir zaman fanatik olmadım diye. bu başarılı işadamlarının özelliklerinden biri. duygusal karar vermeyip analitik davranırlar. futboldan uzak olabilir ama aklın yolu da birdir. senelerdir futboldan anlayan yöneticilerin türk futbolunu getirdiği nokta belli. yeni bir anlayışı denemekten zarar geleceğini düşünmüyorum.
açıkçası ben de kendi adıma daha güçlü rakipler isterim. rekabet bizi de güçlendirecektir. demiyorum ki fener kalsın. beter olsunlar ama temizlenip gelmelerini yeğlerim. aziz yıldırım tarzı yöneticiler için söylenecek söz yok. kendisini aysal da aynı röportajında eleştirmiş. her ne kadar şike vs. tüm pisliklerini bilsek de, bunlardan temizlenip karşımıza çıkacak bir fenerbahçe bize fayda sağlar.
bu dediklerimin tersini düşünenler de olabilir. ama "fenerbahçe önce aç karnını doyursun" fikrini öne çıkaranların dünyaya aysal'la bambaşka pencerelerden baktıklarını bilmeleri gerek. olay fenerbahçe'nin serveti değil. aysal fener'den para alıyoruz demiyor. kastettiği o kulübün var olmasının futbol endüstrisi denen zımbırtıda sağladığı maddi-manevi yarar. yine aysal'ın kendisi söylüyor, "ben avrupa takımı yenince takıyorum yıldızı" diye. ama türkiye'deki pastanın büyümesi, ve bu pastadan büyük pay almak olmazsa olmaz. bunları gözden kaçırmayın.
bir de "galatasaray'ın başkanında olmazsa olmaz şartlardan birisi devletle iş bağı yüzünden gebe olmayan birisi olması" demeyin bir zahmet. bu ülkede firma sahibi olup az buçuk para yapmış herkes devlete gebedir. istisna yoktur. hele ki büyük kulüplerin başkanı olma seviyesine gelebilenlerde hatırı sayılır servetler vardır. bu yüzdendir adnan polat'ın egemen bağış'ın önünde el pençe divan durması. hoşunuza gitmese de bu adamların hiçbiri size şirin gözükecek diye kişisel servetlerini riske atmazlar. burada bir not daha düşmek isterim. aysal bu başkanlar arasında devlete en az gebe olandır. 10 milyar dolara yakın serveti var. milyar diyorum, dolar diyorum; milyarda 9 sıfır vardır; doların değeri tl'nin 2 katından fazladır. ve bu paranın büyük kısmının kaynağı yurt dışındaki şirketleridir.
aysal'ın hataları da vardır. süper adam demiyorum. ama durum böyle...
içini bilmediğimiz için kesin konuşamıyoruz ama aysal tam bir batılı diplomasisi yürüten bir adam. bu kimimizin hoşuna gider, kimimizin gitmez. sözü söylerken benim anladığım galatasaray'ın, fenerbahçe gibi rekabetiyle maddi-manevi kazanımlar sağlayan bir rakibin yokluğundan da zarar görmesi. kendisi diyor zaten hiçbir zaman fanatik olmadım diye. bu başarılı işadamlarının özelliklerinden biri. duygusal karar vermeyip analitik davranırlar. futboldan uzak olabilir ama aklın yolu da birdir. senelerdir futboldan anlayan yöneticilerin türk futbolunu getirdiği nokta belli. yeni bir anlayışı denemekten zarar geleceğini düşünmüyorum.
açıkçası ben de kendi adıma daha güçlü rakipler isterim. rekabet bizi de güçlendirecektir. demiyorum ki fener kalsın. beter olsunlar ama temizlenip gelmelerini yeğlerim. aziz yıldırım tarzı yöneticiler için söylenecek söz yok. kendisini aysal da aynı röportajında eleştirmiş. her ne kadar şike vs. tüm pisliklerini bilsek de, bunlardan temizlenip karşımıza çıkacak bir fenerbahçe bize fayda sağlar.
bu dediklerimin tersini düşünenler de olabilir. ama "fenerbahçe önce aç karnını doyursun" fikrini öne çıkaranların dünyaya aysal'la bambaşka pencerelerden baktıklarını bilmeleri gerek. olay fenerbahçe'nin serveti değil. aysal fener'den para alıyoruz demiyor. kastettiği o kulübün var olmasının futbol endüstrisi denen zımbırtıda sağladığı maddi-manevi yarar. yine aysal'ın kendisi söylüyor, "ben avrupa takımı yenince takıyorum yıldızı" diye. ama türkiye'deki pastanın büyümesi, ve bu pastadan büyük pay almak olmazsa olmaz. bunları gözden kaçırmayın.
bir de "galatasaray'ın başkanında olmazsa olmaz şartlardan birisi devletle iş bağı yüzünden gebe olmayan birisi olması" demeyin bir zahmet. bu ülkede firma sahibi olup az buçuk para yapmış herkes devlete gebedir. istisna yoktur. hele ki büyük kulüplerin başkanı olma seviyesine gelebilenlerde hatırı sayılır servetler vardır. bu yüzdendir adnan polat'ın egemen bağış'ın önünde el pençe divan durması. hoşunuza gitmese de bu adamların hiçbiri size şirin gözükecek diye kişisel servetlerini riske atmazlar. burada bir not daha düşmek isterim. aysal bu başkanlar arasında devlete en az gebe olandır. 10 milyar dolara yakın serveti var. milyar diyorum, dolar diyorum; milyarda 9 sıfır vardır; doların değeri tl'nin 2 katından fazladır. ve bu paranın büyük kısmının kaynağı yurt dışındaki şirketleridir.
aysal'ın hataları da vardır. süper adam demiyorum. ama durum böyle...