3281
edmond rostand'ın da cyrano de bergerac eserinde yazdığı gibi;
ya ne yapmak lazımmış?
sağlam bir dayı bulup çatmak sırnaşık gibi,
bir ağaç gövdesini tıpkı sarmaşık gibi,
yerden etekleyerek velinimet sanmak mı?
kudretle davranmayıp hileyle tırmanmak mı?
aman istemem eksik olsun!
.
.
.
ara hakkını hatta kendi nefsinden bile.
velhasıl bir tufeylî zilletiyle
tırmanma! varsın boyun olmasın söğüt kadar,
bulutlara çıkmazsa yaprakların ne zarar?
kavaklar sıra sıra dikilse de karşına
boy ver, dayanmaksızın, yalnız ve tek başına!
http://www.youtube.com/watch?v=U5xUAGeds6I
galatasaray, türk futbolunda tarihi boyunca biat kültürünü kabul etmemiş, yaptığı yanlışların bedelini gerek kişisel gerekse kurumsal olarak her daim ödeme yürekliliğini gösterebilmiş bir kulüptür. hiç bir gücün himmetine muhtaç olmadan ve izin vermeden.
bugün ise iş çığırından çıkmış ve yaptığı bir yanlış olmasa dahi sırf bu biat meselesi yüzünden sürekli bedel ödemeye mahkum edilmiştir. bu boyun eğmeyen tutumundan dolayı gerek siyaset tarafından gerekse siyasetin dizayn ettiği futbol dünyası tarafından ötekileştirilmiştir. bu ötekileştirmeyi her platformda, her kurumda ve galatasaray isminin olduğu her yerde görebilirsiniz.
şike ve ırkçılık gibi futbolun en ağır suçlarını görmezden gelen ve bu suçu işleyen kurumlara, lehte belki ama aleyhte ağızlarını dahi açmayan kişi ve kurumlar, iş galatasaray’a gelince en ufak meselede büyük bir cüretle fırtınalar koparmışlardır. bununla da yetinmeyip galatasaray’ın önünü kesme adına her türlü legal veya illegal eylemi gerçekleştirmişlerdir.
bu yazdıklarımıza örnek onlarca olay sıralayabiliriz;
hiç bir kulübün gösteremeyeceği özveriyi gösterip kendi evimizi yuvamızı terk edip devlete bir milyar lira kazandırmamıza rağmen yeni stadımızın bir türlü bize devredilmemesi ve işimizin düştüğü her devlet kurumunda üvey evlat muamelesi görmemiz
biat edenlerin işledikleri suçlar söz konusu olduğunda kişiye özel iki günde yasa çıkaranların yabancı kuralı ile ilgili iki satır yazıyı altı aydır mahkemeye gönderememesi
şampiyonluğumuzun önüne geçmek için süper final diye bir sistem icat edilmesi
sezonun ortasında ligin statüsünü değiştirip süper finali icat edenlerin iş yabancı kuralına gelince “geçen yıldan karar alındı oyun oynanırken kural değişmez” diyebilmesi
şikeye, ırkçılığa ses çıkarmayanların, sakatlanmış bir oyuncunun başka bir kulübe kiralık olarak transferine etik değil diyebilmesi
şike ve ırkçılık söz konusu olduğunda ve 58. madde değiştiğinde ağzını açmayan kişilerin kulüplerin, galatasaray’ın bosman kuralları dahilinde bir oyuncu ile görüşmesini etik bulmaması ve program program dolaşıp galatasaray'ı kınaması
ya da futbolun en ağır suçları işlenirken ve örtbas edilirken sitelerinde bir tek açıklama bile göremediğimiz kulüplerin, saha içinde agresif tavırları nedeni ile galatasaraylı bir oyuncuyu internet sitesinden kınamaya cüret etmesi
ve daha akla gelmeyen kaç tanesi...
ama ne olursa olsun, kim ne derse desin ve hangi bedel ödenirse ödensin vazgeçmememiz gereken şey; galatasaray tarihinin bize emanet ettiği ve yazımızın ilk satırlarında da bahsettiğimiz galatasaraylılık duruşudur. her ne pahasına olursa olsun yönetim olarak, camia mensupları olarak bu duruştan ödün verilmemelidir. bu duruş yetmez, yine tarihin bize yüklediği misyonla ve bilinçle her platformda yukarıda bahsettiğimiz karanlık zihniyetle mücadele etmekte bizim boynumuzun borcudur.
ya ne yapmak lazımmış?
sağlam bir dayı bulup çatmak sırnaşık gibi,
bir ağaç gövdesini tıpkı sarmaşık gibi,
yerden etekleyerek velinimet sanmak mı?
kudretle davranmayıp hileyle tırmanmak mı?
aman istemem eksik olsun!
.
.
.
ara hakkını hatta kendi nefsinden bile.
velhasıl bir tufeylî zilletiyle
tırmanma! varsın boyun olmasın söğüt kadar,
bulutlara çıkmazsa yaprakların ne zarar?
kavaklar sıra sıra dikilse de karşına
boy ver, dayanmaksızın, yalnız ve tek başına!
http://www.youtube.com/watch?v=U5xUAGeds6I
galatasaray, türk futbolunda tarihi boyunca biat kültürünü kabul etmemiş, yaptığı yanlışların bedelini gerek kişisel gerekse kurumsal olarak her daim ödeme yürekliliğini gösterebilmiş bir kulüptür. hiç bir gücün himmetine muhtaç olmadan ve izin vermeden.
bugün ise iş çığırından çıkmış ve yaptığı bir yanlış olmasa dahi sırf bu biat meselesi yüzünden sürekli bedel ödemeye mahkum edilmiştir. bu boyun eğmeyen tutumundan dolayı gerek siyaset tarafından gerekse siyasetin dizayn ettiği futbol dünyası tarafından ötekileştirilmiştir. bu ötekileştirmeyi her platformda, her kurumda ve galatasaray isminin olduğu her yerde görebilirsiniz.
şike ve ırkçılık gibi futbolun en ağır suçlarını görmezden gelen ve bu suçu işleyen kurumlara, lehte belki ama aleyhte ağızlarını dahi açmayan kişi ve kurumlar, iş galatasaray’a gelince en ufak meselede büyük bir cüretle fırtınalar koparmışlardır. bununla da yetinmeyip galatasaray’ın önünü kesme adına her türlü legal veya illegal eylemi gerçekleştirmişlerdir.
bu yazdıklarımıza örnek onlarca olay sıralayabiliriz;
hiç bir kulübün gösteremeyeceği özveriyi gösterip kendi evimizi yuvamızı terk edip devlete bir milyar lira kazandırmamıza rağmen yeni stadımızın bir türlü bize devredilmemesi ve işimizin düştüğü her devlet kurumunda üvey evlat muamelesi görmemiz
biat edenlerin işledikleri suçlar söz konusu olduğunda kişiye özel iki günde yasa çıkaranların yabancı kuralı ile ilgili iki satır yazıyı altı aydır mahkemeye gönderememesi
şampiyonluğumuzun önüne geçmek için süper final diye bir sistem icat edilmesi
sezonun ortasında ligin statüsünü değiştirip süper finali icat edenlerin iş yabancı kuralına gelince “geçen yıldan karar alındı oyun oynanırken kural değişmez” diyebilmesi
şikeye, ırkçılığa ses çıkarmayanların, sakatlanmış bir oyuncunun başka bir kulübe kiralık olarak transferine etik değil diyebilmesi
şike ve ırkçılık söz konusu olduğunda ve 58. madde değiştiğinde ağzını açmayan kişilerin kulüplerin, galatasaray’ın bosman kuralları dahilinde bir oyuncu ile görüşmesini etik bulmaması ve program program dolaşıp galatasaray'ı kınaması
ya da futbolun en ağır suçları işlenirken ve örtbas edilirken sitelerinde bir tek açıklama bile göremediğimiz kulüplerin, saha içinde agresif tavırları nedeni ile galatasaraylı bir oyuncuyu internet sitesinden kınamaya cüret etmesi
ve daha akla gelmeyen kaç tanesi...
ama ne olursa olsun, kim ne derse desin ve hangi bedel ödenirse ödensin vazgeçmememiz gereken şey; galatasaray tarihinin bize emanet ettiği ve yazımızın ilk satırlarında da bahsettiğimiz galatasaraylılık duruşudur. her ne pahasına olursa olsun yönetim olarak, camia mensupları olarak bu duruştan ödün verilmemelidir. bu duruş yetmez, yine tarihin bize yüklediği misyonla ve bilinçle her platformda yukarıda bahsettiğimiz karanlık zihniyetle mücadele etmekte bizim boynumuzun borcudur.