18062
--- alıntı ---
"mancini'nin tavırları çok olumlu yansıyor. çok düzgün ve sevecen biri. kariyerindeki başarılarından daha da çok insanlığı ve beyefendiliği var. çok karizmatik olduğunu da belirtmezsem ayıp olur. sadece futbolcularına değil, dışardaki herkese karşı tavrı aynı. saygılı ve sevgisi bol bir kişilik."
"her hocanın başka bir oyun sitemi var. bu yüzden zaman, hocalar için çok değerli. mancini için de keza öyle. kariyeri inanılmaz... inter'de, manchester city'de yaşadığı şampiyonluklar, aldığı kupalar zaten ortada. ama mutlaka -az da olsa- bir zamana ihtiyaç duyuyor. o evreyi aştığını düşünüyorum ben. artık kafasındakileri bize adapte etti. bundan sonrası onları cilalayıp parlatma zamanı. "
"yani anladığımız, oynadığımız sistemi, oyun anlayışını çok çalışıp kusursuz hale getirme dönemine girdik. inşallah bundan sonra da hocamızın istediği şeyleri yapabiliriz ve istediğimiz sonuçları bir bir almaya devam ederiz."
"takım olarak çok üst düzey bir arkadaşlığımız var. bu sadece yerliler arasında değil, yabancılarla da... tabii bu olumlu tablonun alınan iyi skorlarla da alâkası var. bazen kötü sonuç aldığımızda burak'la bile konuşmuyorum."
"sadece 'neden böyle oldu' diye düşünüyorum. bu çoğu zaman sahaya da yansıyor. birbirimize büyük saygımız var. bu, duran toplarda da ortaya çıkıyor. kimse birbirini kırmak istemiyor."
"çoğu zaman kendimiz vurmak yerine pası daha çok düşündüğümüz ya da kendi kullanacağımız duran topu başkası istiyor diye bıraktığımız da çok oluyor."
"taraftarımıza, takım adına çok teşekkür ediyorum. bize verdikleri destek ve sevgi muhteşem. birçok kupa kazandık. daha nicelerini kazanacağız onlarla beraber. hep böyle yanımızda olsunlar, bizi desteklesinler bize inansınlar. onlar, bunları yaptıklarında biz herkesi yeneriz. çünkü biz g.saray'ız."
"bu takıma gelecek bütün genç arkdaşlarıma söylüyorum: hoş geldiler. ne mutlu onlara genç yaşta g.saray’a geldiler. değerini bilmeliler. g.saray'a gelme şansını 26 yaşında yakaladım. 19-20 yaşımda yakalasaydım belki de şu an çok farklı yerlerde de olabilirdim. onlar için önemli bir şans.”
"roberto mancini ile ilk kampımız. biraz uzun süren bir kamp oluyor. ama bu durumdan şikâyetçi değiliz. çünkü bu kamp bizim için çok önemli. hocamız için de öyle. çünkü sezon ortasında takımın başına geldi. beraber çok çalışma fırsatı yakalayamadık. kendi sitemini kendi taktiğini bize adapte etmek için çok çalışıyor. bizler de bunun farkındayız. şu ana kadar her şey çok iyi gidiyor. herkes can kulağıyla mancini'yi dinliyor, onun söylediklerini yapmak için gayret sarf ediyor. 2 haftaya tamamen hazır hale geliriz."
“hocamız bire bir iletişime çok önem veriyor. sadece bana karşı değil bütün oyuncularla bire bir iletişim kurmak için çok çabalıyor. hepimizin isimlerini ilk geldiği günden beri ezbere biliyor.
beklentilerini, oyun içinde ne yapılmasını istediğini herkese tek tek sıkılmadan anlatıyor. gerçekten insana kendini özel hissettiriyor mancini'nin bu yakın ilgisi. çok zaman ayırıyor çok fedakârlık yapıyor.
benimle de açıkcası çok yakından ilgileniyor. benden isteklerini anlatmakla kalmıyor kendi yaşadığı ya da başka oyuncularından edindiği tecrübeleri bana aktarıyor."
"her teknik adamın kendine göre bir sistemi ve oyun felsefesi var... gerek 4-4-2 gerek 4-3-2-1 gerekse de 3-5-2 olsun bizim üzerimize düşen hocanın istediğini en iyi şekilde sahaya yansıtmak. ama bu her zaman çok kolay olmuyor. çünkü bazen değişen sisteme adapte olmakta bazen de farklı mevkiye alışmakta zorluk yaşanabiliyor.
bu, ben olmuşum başka bir arkadaşım olmuş fark etmez. çünkü biz bir takımız. hepimiz bir sistemin dişlileriyiz. bu çarklardan biri aksarsa sistem aksar. biz, hepimiz böyle düşünüyoruz. bu yüzden birbirimize destek olmaya çalışıyoruz. bu uzun kampların amacı da aslında bu sistemi her parçasıyla eksiksiz olarak çalıştırmak. bunun için hepimiz çok çaba sarf ediyoruz."
"mancini'nin bizden ne istediğini tam anlamak bizim için çok önemli. türkçe öğrenmek için de gayret sarf ediyor. en çok kullandığı kelimeler: merhaba, günaydın, nasılsın...
türkçe'ye çok meraklı. yeni duyduğu kelime olunca yanındakilere soruyor. yani türkçe öğrenmeyi istiyor. bu da bizim için güzel bir şey.
türkiye'de olduğu için bizim gibi davranmaya çalışıyor. çok espirili bir karakteri olması birçok zaman işleri kolaylaştırıyor. içinden, kalbinden geçeni direkt söylüyor."
“karşılaştırma yapmak istemem ama fatih hoca zamanında hep hücum oynadık. hücum oynayarak 2 şampiyonluk, 2 süper kupa kazandık. fatih hoca daha çok forvet adamlarıyla oynamak istiyordu. aslında öyle gözükmese de mancini de aynısını istiyor.
mancini de sürekli hücum ve pres yapmamızı bekliyor. ama bunun yanında savunmayı takım olarak yapmamızı istiyor. herkesin geri gelmesini, tek bir vücut olarak hareket etmemiz gerektiğini sık sık söylüyor. bu durumda bir kişinin bile geriye yardıma gelmemesi bazen işinizi zorlayabiliyor.
zamanı geldi biz 4 forvetle oynadık. bu zamanlarda bütün defansif görevler ben dahil birkaç kişinin üstüne kaldı. bu dönemde eleştirildiğim günler de oldu. insanlar bir önceki sezonda attığın gollere asistlere bakarak senden hep aynısını bekliyor ama ben hayatım boyunca bana ne görev verilirse hep onu yapmaya çalıştım.
yarın stoperde çık oyna derseler onu da yapmaya çalışırım. insanların o zamanda gol beklememesi gerekiyor. işin özünde mancini de terim de bizden hücum oynamamızı bekliyor. ama mancini biraz daha defansif olarak bütün takımın geriye gelmesini istiyor. bunda biraz daha katı diyebilirim fatih hoca'ya göre.“
"devler ligi'ndeki chelsea eşleşmesinin öyle konuşulduğu gibi avantajlı olduğunu düşünmüyorum. 'iyi ki chelsea çıktı' diyecek bir durum yok bence. chelsea'nin son 3 yılına baktığımızda ş.ligi'ni, premier ligi kazanmış... dünya'nın en iyi takımlarından biri neticede. zaten kim gelirse gelsin çok zor olacaktı. sadece bayen münih, barcelona dışında kim gelirse gelsin diyorduk. bir tek böyle bakarsak onlara nazaran iyi bir eşleşme oldu denebilir."
8 puanlık fark az değil. ama kapanmayacak bir fark da değil. bunun farkındayız. farkı kapatmak için iyi bir seri yakalamamız gerektiğinin bilincindeyiz. bu fark nasıl açıldıysa öyle kapanabilir. 3 puanlık sistemde matematik ortada. biz, bu farkın kapanacağına inanıyoruz ve kendimize güveniyoruz. kimse merak etmesin bu farkı kapatıp mutlu sona ulaşacağız.
ben g.saray'da 2 sezon boyunca hep önde gittim. rakiplerimiz bizi takip etti. bana sorarsanız önde olmak daha stresli bir durum.
önde olanda 'eğer puan kaybedersem rakibim daha da yaklaşıyor' korkusu oluyor. bu da stres seviyesini artırıyor. tabii benzer bir durum gerideki takım için de geçerli. ama öndeki için daha zor bir durum. 2 senedir yaşadığım için söylüyorum; önde olmak daha stresli."
"arda ve burak'a sorsan tavlada 'ben onu yeniyorum', 'ben bunu yeniyorum, en iyi benim' diyor. arda da burak da yalancı. ben hangisinin daha iyi olduğunu bilmiyorum. bildiğim tek bir şey var ben ikisinden de tavlada iyiyim."
"arda turan ülkemizi ispanya'da çok iyi temsil ediyor. çok başarılı bir performans sergiliyor. gerçekten çok ama çok yetenekli. milli takımımız'ın da önemli bir parçası. onun sergilediği performans ve türk profili gerçekten arda ile gurur duymamızı sağlıyor. inşallah atletico madrid ile ispanya'da şampiyonluk yaşar."
"babama 'paşa' derim. manisa'da arda ile ev arkadaşıydım. babamla konuşurken sürekli paşa diyordum. arda da bunu duyuyordu ve bana paşa demeye başladı. lakabım paşa oldu.”
"futbolu g.saray'da bıraktıktan sonra hocalık yapmak istiyorum. çok önemli ismlerle çalışma fırsatı yakaladım bugüne kadar. hiddink, fatih terim, ersun yanal, şenol güneş, roberto mancini... onlarla yaptığım çalışmaları, onların felsefelerini kafama kazıdım... ayrıca her antrenman sonrasında da notlar tutuyorum."
“burak yılmaz bazen sahanın içinde agresif olabiliyor. biz onu tanıdığımız için bunları çok doğal karşılıyoruz. hatta aramızda espiri konusu bile oluyor. şöyle diyaloglar oluyor: ‘tamam ya atacağız. artık bağırma...’
"ama sadece ben değil çok insan pas atyor burak'a. çünkü gerçekten çok istiyor. o pası alabilmek için bütün aralara koşu yapıyor. çok tehlikeli bir oyuncu halinde 4-5 senedir. çok ofsaytta kaldığı için aramızda ona takıldığımız da oluyor. ama golcüler böyledir. o riski almalısınız. o da çok risk alıyor. ama yakaladığı hemen hemen her fırsatı da golle sonuçlandırıyor. çok takılsak da ofsaytla ilgili asla eleştirmiyoruz."
"burak benim kardeşim, onunla 13 yaşımızdan beri arkadaşız. artık arkadaşlığın, dostluğun ötesinde bir bağımız var. ne olursa olsun hep birbirimizin yanında olacağız. burak sürekli 'isteyen' bir oyuncu. bütün bir sezon ona pas ver, asist yap bir pozisyonda verme hemen morali bozuluyor. ama bu çok önemli bir özellik. kaybettiğimiz zaman çok üzülen bir oyuncu."
"burak, 2 senedir umut'u düzenli dövüyor. özellikle kamp dönemlerinde birlikte çok vakit geçiriyoruz. tavladan sonra en çok yaptığımız aktivite play station oyanamak. herkesin bildiği bir oyun var street fighter diye. burak'la umut en çok onu oynuyor. ama umut daha bir kez bile kazanamadı. burak onu 2 senedir düzenli olarak döverek yeniyor."
selçuk inan
--- vatan gazetesi ---
"mancini'nin tavırları çok olumlu yansıyor. çok düzgün ve sevecen biri. kariyerindeki başarılarından daha da çok insanlığı ve beyefendiliği var. çok karizmatik olduğunu da belirtmezsem ayıp olur. sadece futbolcularına değil, dışardaki herkese karşı tavrı aynı. saygılı ve sevgisi bol bir kişilik."
"her hocanın başka bir oyun sitemi var. bu yüzden zaman, hocalar için çok değerli. mancini için de keza öyle. kariyeri inanılmaz... inter'de, manchester city'de yaşadığı şampiyonluklar, aldığı kupalar zaten ortada. ama mutlaka -az da olsa- bir zamana ihtiyaç duyuyor. o evreyi aştığını düşünüyorum ben. artık kafasındakileri bize adapte etti. bundan sonrası onları cilalayıp parlatma zamanı. "
"yani anladığımız, oynadığımız sistemi, oyun anlayışını çok çalışıp kusursuz hale getirme dönemine girdik. inşallah bundan sonra da hocamızın istediği şeyleri yapabiliriz ve istediğimiz sonuçları bir bir almaya devam ederiz."
"takım olarak çok üst düzey bir arkadaşlığımız var. bu sadece yerliler arasında değil, yabancılarla da... tabii bu olumlu tablonun alınan iyi skorlarla da alâkası var. bazen kötü sonuç aldığımızda burak'la bile konuşmuyorum."
"sadece 'neden böyle oldu' diye düşünüyorum. bu çoğu zaman sahaya da yansıyor. birbirimize büyük saygımız var. bu, duran toplarda da ortaya çıkıyor. kimse birbirini kırmak istemiyor."
"çoğu zaman kendimiz vurmak yerine pası daha çok düşündüğümüz ya da kendi kullanacağımız duran topu başkası istiyor diye bıraktığımız da çok oluyor."
"taraftarımıza, takım adına çok teşekkür ediyorum. bize verdikleri destek ve sevgi muhteşem. birçok kupa kazandık. daha nicelerini kazanacağız onlarla beraber. hep böyle yanımızda olsunlar, bizi desteklesinler bize inansınlar. onlar, bunları yaptıklarında biz herkesi yeneriz. çünkü biz g.saray'ız."
"bu takıma gelecek bütün genç arkdaşlarıma söylüyorum: hoş geldiler. ne mutlu onlara genç yaşta g.saray’a geldiler. değerini bilmeliler. g.saray'a gelme şansını 26 yaşında yakaladım. 19-20 yaşımda yakalasaydım belki de şu an çok farklı yerlerde de olabilirdim. onlar için önemli bir şans.”
"roberto mancini ile ilk kampımız. biraz uzun süren bir kamp oluyor. ama bu durumdan şikâyetçi değiliz. çünkü bu kamp bizim için çok önemli. hocamız için de öyle. çünkü sezon ortasında takımın başına geldi. beraber çok çalışma fırsatı yakalayamadık. kendi sitemini kendi taktiğini bize adapte etmek için çok çalışıyor. bizler de bunun farkındayız. şu ana kadar her şey çok iyi gidiyor. herkes can kulağıyla mancini'yi dinliyor, onun söylediklerini yapmak için gayret sarf ediyor. 2 haftaya tamamen hazır hale geliriz."
“hocamız bire bir iletişime çok önem veriyor. sadece bana karşı değil bütün oyuncularla bire bir iletişim kurmak için çok çabalıyor. hepimizin isimlerini ilk geldiği günden beri ezbere biliyor.
beklentilerini, oyun içinde ne yapılmasını istediğini herkese tek tek sıkılmadan anlatıyor. gerçekten insana kendini özel hissettiriyor mancini'nin bu yakın ilgisi. çok zaman ayırıyor çok fedakârlık yapıyor.
benimle de açıkcası çok yakından ilgileniyor. benden isteklerini anlatmakla kalmıyor kendi yaşadığı ya da başka oyuncularından edindiği tecrübeleri bana aktarıyor."
"her teknik adamın kendine göre bir sistemi ve oyun felsefesi var... gerek 4-4-2 gerek 4-3-2-1 gerekse de 3-5-2 olsun bizim üzerimize düşen hocanın istediğini en iyi şekilde sahaya yansıtmak. ama bu her zaman çok kolay olmuyor. çünkü bazen değişen sisteme adapte olmakta bazen de farklı mevkiye alışmakta zorluk yaşanabiliyor.
bu, ben olmuşum başka bir arkadaşım olmuş fark etmez. çünkü biz bir takımız. hepimiz bir sistemin dişlileriyiz. bu çarklardan biri aksarsa sistem aksar. biz, hepimiz böyle düşünüyoruz. bu yüzden birbirimize destek olmaya çalışıyoruz. bu uzun kampların amacı da aslında bu sistemi her parçasıyla eksiksiz olarak çalıştırmak. bunun için hepimiz çok çaba sarf ediyoruz."
"mancini'nin bizden ne istediğini tam anlamak bizim için çok önemli. türkçe öğrenmek için de gayret sarf ediyor. en çok kullandığı kelimeler: merhaba, günaydın, nasılsın...
türkçe'ye çok meraklı. yeni duyduğu kelime olunca yanındakilere soruyor. yani türkçe öğrenmeyi istiyor. bu da bizim için güzel bir şey.
türkiye'de olduğu için bizim gibi davranmaya çalışıyor. çok espirili bir karakteri olması birçok zaman işleri kolaylaştırıyor. içinden, kalbinden geçeni direkt söylüyor."
“karşılaştırma yapmak istemem ama fatih hoca zamanında hep hücum oynadık. hücum oynayarak 2 şampiyonluk, 2 süper kupa kazandık. fatih hoca daha çok forvet adamlarıyla oynamak istiyordu. aslında öyle gözükmese de mancini de aynısını istiyor.
mancini de sürekli hücum ve pres yapmamızı bekliyor. ama bunun yanında savunmayı takım olarak yapmamızı istiyor. herkesin geri gelmesini, tek bir vücut olarak hareket etmemiz gerektiğini sık sık söylüyor. bu durumda bir kişinin bile geriye yardıma gelmemesi bazen işinizi zorlayabiliyor.
zamanı geldi biz 4 forvetle oynadık. bu zamanlarda bütün defansif görevler ben dahil birkaç kişinin üstüne kaldı. bu dönemde eleştirildiğim günler de oldu. insanlar bir önceki sezonda attığın gollere asistlere bakarak senden hep aynısını bekliyor ama ben hayatım boyunca bana ne görev verilirse hep onu yapmaya çalıştım.
yarın stoperde çık oyna derseler onu da yapmaya çalışırım. insanların o zamanda gol beklememesi gerekiyor. işin özünde mancini de terim de bizden hücum oynamamızı bekliyor. ama mancini biraz daha defansif olarak bütün takımın geriye gelmesini istiyor. bunda biraz daha katı diyebilirim fatih hoca'ya göre.“
"devler ligi'ndeki chelsea eşleşmesinin öyle konuşulduğu gibi avantajlı olduğunu düşünmüyorum. 'iyi ki chelsea çıktı' diyecek bir durum yok bence. chelsea'nin son 3 yılına baktığımızda ş.ligi'ni, premier ligi kazanmış... dünya'nın en iyi takımlarından biri neticede. zaten kim gelirse gelsin çok zor olacaktı. sadece bayen münih, barcelona dışında kim gelirse gelsin diyorduk. bir tek böyle bakarsak onlara nazaran iyi bir eşleşme oldu denebilir."
8 puanlık fark az değil. ama kapanmayacak bir fark da değil. bunun farkındayız. farkı kapatmak için iyi bir seri yakalamamız gerektiğinin bilincindeyiz. bu fark nasıl açıldıysa öyle kapanabilir. 3 puanlık sistemde matematik ortada. biz, bu farkın kapanacağına inanıyoruz ve kendimize güveniyoruz. kimse merak etmesin bu farkı kapatıp mutlu sona ulaşacağız.
ben g.saray'da 2 sezon boyunca hep önde gittim. rakiplerimiz bizi takip etti. bana sorarsanız önde olmak daha stresli bir durum.
önde olanda 'eğer puan kaybedersem rakibim daha da yaklaşıyor' korkusu oluyor. bu da stres seviyesini artırıyor. tabii benzer bir durum gerideki takım için de geçerli. ama öndeki için daha zor bir durum. 2 senedir yaşadığım için söylüyorum; önde olmak daha stresli."
"arda ve burak'a sorsan tavlada 'ben onu yeniyorum', 'ben bunu yeniyorum, en iyi benim' diyor. arda da burak da yalancı. ben hangisinin daha iyi olduğunu bilmiyorum. bildiğim tek bir şey var ben ikisinden de tavlada iyiyim."
"arda turan ülkemizi ispanya'da çok iyi temsil ediyor. çok başarılı bir performans sergiliyor. gerçekten çok ama çok yetenekli. milli takımımız'ın da önemli bir parçası. onun sergilediği performans ve türk profili gerçekten arda ile gurur duymamızı sağlıyor. inşallah atletico madrid ile ispanya'da şampiyonluk yaşar."
"babama 'paşa' derim. manisa'da arda ile ev arkadaşıydım. babamla konuşurken sürekli paşa diyordum. arda da bunu duyuyordu ve bana paşa demeye başladı. lakabım paşa oldu.”
"futbolu g.saray'da bıraktıktan sonra hocalık yapmak istiyorum. çok önemli ismlerle çalışma fırsatı yakaladım bugüne kadar. hiddink, fatih terim, ersun yanal, şenol güneş, roberto mancini... onlarla yaptığım çalışmaları, onların felsefelerini kafama kazıdım... ayrıca her antrenman sonrasında da notlar tutuyorum."
“burak yılmaz bazen sahanın içinde agresif olabiliyor. biz onu tanıdığımız için bunları çok doğal karşılıyoruz. hatta aramızda espiri konusu bile oluyor. şöyle diyaloglar oluyor: ‘tamam ya atacağız. artık bağırma...’
"ama sadece ben değil çok insan pas atyor burak'a. çünkü gerçekten çok istiyor. o pası alabilmek için bütün aralara koşu yapıyor. çok tehlikeli bir oyuncu halinde 4-5 senedir. çok ofsaytta kaldığı için aramızda ona takıldığımız da oluyor. ama golcüler böyledir. o riski almalısınız. o da çok risk alıyor. ama yakaladığı hemen hemen her fırsatı da golle sonuçlandırıyor. çok takılsak da ofsaytla ilgili asla eleştirmiyoruz."
"burak benim kardeşim, onunla 13 yaşımızdan beri arkadaşız. artık arkadaşlığın, dostluğun ötesinde bir bağımız var. ne olursa olsun hep birbirimizin yanında olacağız. burak sürekli 'isteyen' bir oyuncu. bütün bir sezon ona pas ver, asist yap bir pozisyonda verme hemen morali bozuluyor. ama bu çok önemli bir özellik. kaybettiğimiz zaman çok üzülen bir oyuncu."
"burak, 2 senedir umut'u düzenli dövüyor. özellikle kamp dönemlerinde birlikte çok vakit geçiriyoruz. tavladan sonra en çok yaptığımız aktivite play station oyanamak. herkesin bildiği bir oyun var street fighter diye. burak'la umut en çok onu oynuyor. ama umut daha bir kez bile kazanamadı. burak onu 2 senedir düzenli olarak döverek yeniyor."
selçuk inan
--- vatan gazetesi ---