444
tek oynamasını seven, oyunu ters ve uzun kanada -hem de öne doğru- açabilen, kolay adam eksiltebilen, pas yeteneği oldukça iyi, sürekli dikine düşünen, sakin olabilirse çok iyi şutlar atan bir oyuncu.
sneijder'le iyi anlaşacağını beklemek çok da abes olmaz.
hızıyla ilgili yorum yapabilmek içinse takımla daha çok maça ve antremana çıkmasını beklemek gerekir keza bir kanat oyuncusunun hızlanma davranışları ile doğrudan hızı ile ilgili yorum yapabilmek için genel olarak takımı, özel olaraksa arkasındaki, yanındaki ve önündeki (ön çaprazındaki) oyuncuları tanımasını beklemek gerekir.
dikkat ettiyseniz 10 ocak 2014 galatasaray ajax maçı'nda birkaç bozisyonda top arkasında kaldı örneğin.
galatasaray futbol takımı, keita'dan beri orjinal bir kanat oyuncusuyla oynamadığından ve özellikle bu güncel kadromuz, hiçbir zaman orjinal bir kanat oyuncusuyla oynamadığından, genelde o bölgede hep orta alan orjinli oyuncular görev yaptığından paslar genelde gerisinde kaldı.
izet pozisyonun başladığını gördüğü anda ileriye atılırken topu alan eboue olsun, melo olsun hep arkasına attılar topları.
bir kabahat olarak söylemiyorum, bu son iki yılda takıma yerleşmiş bir alışkanlık.
yine dikkat ettiyseniz, aynı maçta izet'e beklediği pasları neredeyse sadece ibrahim coşkun attı.
çünkü ibrahim taktik olarak diğer oyuncularımıza nazaran çok daha az ezbere oynadı. bunda da en önemli etkenler, takımda yeni olması ve esas altyapı eğitimini fransa'da almış olması.
mancini'nin kafasında fırsat buldu mu hücuma mümkün olduğunca hızlı çıkan bir takım düşüncesi var. daha doğrusu, önemli bir silah olarak bunu kullanmak istiyor. 22 aralık 2013 galatasaray trabzonspor maçı'nda kaydettiğimiz ilk golü hatırlayın. yine kötülemek için söylemiyorum ama burak yılmaz'ın sıfırın altındaki bazı meziyetlerine rağmen (top kontrol, tek pas vs.) biraz da son vuruşta kendisine şansın da yardım etmesiyle tıkır tıkır atmıştık golü.
işte bu tarz ataklarımızda son derece iyi iş çıkaracağını düşünüyorum izet'in.
top ayağına dolanmıyor kafasız tavuk amrabat gibi.
topu eveleyip gevelemiyor emre ve aydın gibi.
doğru yere hareketleniyor. doğru zamanda hareketleniyor.
hızını yetersiz gören arkadaşlara ise katılmıyorum.
toplu-topsuz yeterince hızlı olduğunu düşünüyorum.
kaldı ki, takımında sneijder gibi, selçuk gibi, hatta melo gibi derin topta dünya markası isimler varken, antonio valencia olmasına da gerek yok.
doğru zamanda doğru bir süratle doğru yere hareketlense zaten bu isimler kendisini topla buluşturur.
ki bu meziyetlerin de kendisinde fazlasıyla bulunduğu kanaatindeyim.
düzenleme: "...tek oynaması seven" ifadesi "tek oynamasını seven" şeklinde düzeltildi.
sneijder'le iyi anlaşacağını beklemek çok da abes olmaz.
hızıyla ilgili yorum yapabilmek içinse takımla daha çok maça ve antremana çıkmasını beklemek gerekir keza bir kanat oyuncusunun hızlanma davranışları ile doğrudan hızı ile ilgili yorum yapabilmek için genel olarak takımı, özel olaraksa arkasındaki, yanındaki ve önündeki (ön çaprazındaki) oyuncuları tanımasını beklemek gerekir.
dikkat ettiyseniz 10 ocak 2014 galatasaray ajax maçı'nda birkaç bozisyonda top arkasında kaldı örneğin.
galatasaray futbol takımı, keita'dan beri orjinal bir kanat oyuncusuyla oynamadığından ve özellikle bu güncel kadromuz, hiçbir zaman orjinal bir kanat oyuncusuyla oynamadığından, genelde o bölgede hep orta alan orjinli oyuncular görev yaptığından paslar genelde gerisinde kaldı.
izet pozisyonun başladığını gördüğü anda ileriye atılırken topu alan eboue olsun, melo olsun hep arkasına attılar topları.
bir kabahat olarak söylemiyorum, bu son iki yılda takıma yerleşmiş bir alışkanlık.
yine dikkat ettiyseniz, aynı maçta izet'e beklediği pasları neredeyse sadece ibrahim coşkun attı.
çünkü ibrahim taktik olarak diğer oyuncularımıza nazaran çok daha az ezbere oynadı. bunda da en önemli etkenler, takımda yeni olması ve esas altyapı eğitimini fransa'da almış olması.
mancini'nin kafasında fırsat buldu mu hücuma mümkün olduğunca hızlı çıkan bir takım düşüncesi var. daha doğrusu, önemli bir silah olarak bunu kullanmak istiyor. 22 aralık 2013 galatasaray trabzonspor maçı'nda kaydettiğimiz ilk golü hatırlayın. yine kötülemek için söylemiyorum ama burak yılmaz'ın sıfırın altındaki bazı meziyetlerine rağmen (top kontrol, tek pas vs.) biraz da son vuruşta kendisine şansın da yardım etmesiyle tıkır tıkır atmıştık golü.
işte bu tarz ataklarımızda son derece iyi iş çıkaracağını düşünüyorum izet'in.
top ayağına dolanmıyor kafasız tavuk amrabat gibi.
topu eveleyip gevelemiyor emre ve aydın gibi.
doğru yere hareketleniyor. doğru zamanda hareketleniyor.
hızını yetersiz gören arkadaşlara ise katılmıyorum.
toplu-topsuz yeterince hızlı olduğunu düşünüyorum.
kaldı ki, takımında sneijder gibi, selçuk gibi, hatta melo gibi derin topta dünya markası isimler varken, antonio valencia olmasına da gerek yok.
doğru zamanda doğru bir süratle doğru yere hareketlense zaten bu isimler kendisini topla buluşturur.
ki bu meziyetlerin de kendisinde fazlasıyla bulunduğu kanaatindeyim.
düzenleme: "...tek oynaması seven" ifadesi "tek oynamasını seven" şeklinde düzeltildi.
