• 148
    bugün bir ölüm haberi aldım, bir aile büyüğümüzü daha kaybettik, annemin dayısını. çok yakınım değildi, açıkçası ağlamadım da mesela, ama gecenin bir yarısı hastaneye gidip, tanıdığınız, çocukluğunuzda elini öptüğünüz bir insanın cansız bedenini görmek, o insanın daha önce 2 kardeşini kaybetmiş abisinin ölen 3. kardeşinin başında hüngür hüngür ağlayışına tanık olmak, koca koca adamların gözünden akan yaşlar, hele küçük yaşta babasını kaybetmiş bir insan olarak bir babanın kaybını evlatlarının yüzünde görmek, insanı en derininden sarsıyor.

    eve döndükten sonra da gözümün önünden gitmedi o cansız beden, hele o yüzü. haber yazmam lazımdı, kafamı toparlayıp yazamadım. sunum hazırlamam lazım, programı bile açamadım. bari kafam dağılsın biraz sonra yazarım diye sözlüğe girdim. girmez olaydım.

    milan baros başlığı, sözlük tarafından baros'a hazırlanan pankart derken sözlüğün bugüne kadar yaptığı bütün pankartlara şöyle bir bakayım dedim. orada rastladım sana hako. sonra entrylerini okudum bir süre, annenle yaşadığın tekerlikli sandalye anısını ve o sandalye ile hayatını birleştiren kazayı. sandalyeye mahkum etmek diyemiyorum, sadece okuduğum birkaç entrynden bile anladım ki, sen o sandalyeye mahkum olmamışsın hiçbir zaman, içindeki yaşama sevincini mahkum etmek için kıçı kırık bir sandalyeden çok daha fazlası gerekirmiş.

    bugün ölüm benim peşimi bırakmadı hako... keşke seneler önce senin peşini bıraksaymış da, seni yine hiç tanımasam da dünyada bir galatasaraylı fazla olsaymışız... ruhun şad olsun...
App Store'dan indirin Google Play'den alın