145
hak ettiğimiz 1 puanı aldığımız maç. kimse şanssızlık, hakem, gençler'in sert oyunu, mancini, fatih terim filan diye eleştirmesin, boş yere nefesini tüketmesin.
eskiden beyoğlu'na kravatsız çıkılmazmış muhabbeti gibi eskiden top şişirmenin de bir adabı vardı dostlar. 80-85 dakika normal oyununu oynardın, baktın ki gol atamıyorsun mecburen defanstan top şişirmelere başlardın son 5-10 dakika. ama 2013-2014 model galatasaray maçın 1. dakikasında da 80. dakikasında da aynı taktiğe saplanıp kalmış durumda. hem de son 5-10 dakika diğer takımların şişirmeye başlayacağı dakikalarda biz artık şişirmeyi bırakıp normal hücum etmeye başlıyoruz, şaka gibi. ne marjinal takımız arkadaş.
3-5-2, 4-4-2 farketmez, 90-60-90 da oynasak bütün futbolcularımızın aklındaki ilk hücum silahı şu = "topu drogba'ya atalım, gerisini o düşünsün. adam nasılsa çok iyi pozisyon alıyor, adam nasılsa topa iyi yükseliyor, adam nasılsa faullere rağmen o topu indirebiliyor, peki o zaman bütün topları ona şişirmiyoruz ki?"
bu taktik maçın içerisinde uygulayacağın 4-5 farklı gol atma girişimi yönteminden birisi olsa hiç laf etmem ama 80-90 dakika inatla nasıl sabırla deniyor bizim futbolcularımız hayret ediyorum. drogba da peygamber gibi adammış, ben kendisinin yerine olsam maç içerisindeki 50. top şişirme denemesinde çağırırım selçuk, melo, gökhan, semih'i birer tane tokadı basarım. koca maç bir iki kere adam gibi kanada inip güzel orta açtık, golü attık, az daha ikinciyi de atıyorduk.
gönül ister o top son dakikada defanstan birine çarpsın, bala göte kaleye yuvarlansın da 3 puanı alalım. ama bu tekdüze, aynı taktiğe saplantılı oyuna fazla bile 1 puan.
eskiden beyoğlu'na kravatsız çıkılmazmış muhabbeti gibi eskiden top şişirmenin de bir adabı vardı dostlar. 80-85 dakika normal oyununu oynardın, baktın ki gol atamıyorsun mecburen defanstan top şişirmelere başlardın son 5-10 dakika. ama 2013-2014 model galatasaray maçın 1. dakikasında da 80. dakikasında da aynı taktiğe saplanıp kalmış durumda. hem de son 5-10 dakika diğer takımların şişirmeye başlayacağı dakikalarda biz artık şişirmeyi bırakıp normal hücum etmeye başlıyoruz, şaka gibi. ne marjinal takımız arkadaş.
3-5-2, 4-4-2 farketmez, 90-60-90 da oynasak bütün futbolcularımızın aklındaki ilk hücum silahı şu = "topu drogba'ya atalım, gerisini o düşünsün. adam nasılsa çok iyi pozisyon alıyor, adam nasılsa topa iyi yükseliyor, adam nasılsa faullere rağmen o topu indirebiliyor, peki o zaman bütün topları ona şişirmiyoruz ki?"
bu taktik maçın içerisinde uygulayacağın 4-5 farklı gol atma girişimi yönteminden birisi olsa hiç laf etmem ama 80-90 dakika inatla nasıl sabırla deniyor bizim futbolcularımız hayret ediyorum. drogba da peygamber gibi adammış, ben kendisinin yerine olsam maç içerisindeki 50. top şişirme denemesinde çağırırım selçuk, melo, gökhan, semih'i birer tane tokadı basarım. koca maç bir iki kere adam gibi kanada inip güzel orta açtık, golü attık, az daha ikinciyi de atıyorduk.
gönül ister o top son dakikada defanstan birine çarpsın, bala göte kaleye yuvarlansın da 3 puanı alalım. ama bu tekdüze, aynı taktiğe saplantılı oyuna fazla bile 1 puan.