4271
başarı,başarı,başarı sloganıyla göreve gelen ve kurumsallık düsturuyla bütün galatasaray taraftarlarını karşısına alan yönetici. sana başkan demiyorum çünkü gönül bağımız yok. benim için galatasaray kulübünün yöneticisisin.
sayın aysal.
ben yapı itibariyle acıdan yenilgiden zevk alan bir adamım saçma gelecek ama psikolojide bu duruma ne derler bilmiyorum ama bu böyle. kütahyalıyım denizli'de okuyorum. senede en az bir defa arena'ya bir defa deplasmana giderim. maça gitmek dolayısıyla en çok istanbul'a ve deplasmana gittiğim sezon 2010-2011 sezonu. buna kötü gün taraftarlığı mı derler bilmiyorum ama galatasaray yenikken, galatasaray kötüyken galatasaray'ı daha çok seviyorum. takım kötü gittiği zaman futbolcuları ve yöneticileri eleştirmeyi sevmem. daha çok sahip çıkarım. hani çok sevdiğin kardeşin veya abin yanlış yaptığında olsun lan senin canın sağolsun deriz ya öyle yaklaşırım. ama madem seninle aramda bir gönül bağı yok. madem profesyoneliz madem kurumsalız. takımın kötü gidişatı yüzünden senden hesap soracağım. bu kulübün en yüksek yöneticisi olarak bütün sorumluluk ve suç senin.
takım iyi giderken ya da fatih hocanın gidiş sürecinde her gördüğün kameraya konuşurken kendi reklamını en iyi şekilde yapan adamsın. şimdi neden konuşmuyorsun ? http://www.radikal.com.tr/...ilginc_rekor-1163606 ben niye haberlerde bunları okuyorum. spor kulübünün iki önemli branşı avrupa da 2 ağır yenilgi aldı. her şeyi kameralara konuşuyorsun hatta hocanla aranda ki özel yazışmaları bile basına servis ediyorsun. galatasaray spor kulübünün en önemli düsturlarından kol kırılır, yen içinde kalırı delik deşik eden sensin. madem bu kadar konuşmayı, şeffaflığı çok seviyorsun. çıkıp anlatsana bu 2 ağır yenilginin nedenini ?
neden ben her önemli maçlar öncesinde ünal aysal'dan takıma rekor prim haberini okuyorum. kriz anlarında elinden gelen sadece bu mudur ?
neden ben futboldan anlamam futbolun başına futboldan anlayan adamları getireceğim dediğin halde halde haberlerde mancini'ye muslera'yı oynat. defansa ocakta takviye yapalım dediğini okuyorum.
neden kulüp yönetimi dışında bir ağırlığını göremiyoruz. yabancı kuralı hakkında ya bu kural değişecek ya da bu kararı alanlar değişecek demedin mi ? kuralda duruyor bu kararı alan yöneticilerde.
fatih terim konusuna hiç girmeyecektim ama neden fatih terim krizini iyi yönetemedin ? şu an camianın içine girdiği bunalımlı halin tek sebebi senin bu krizi iyi yönetememenden dolayı.
neden aziz yıldırım gibi yıldırım demirören gibi başarısızlığını gündem değiştirmeyle örtmeye çalışıyorsun. takım kadıköy deplasmanında yokları oynamış, ruhunu kaybetmiş. yenilgi almış. senin maç sonrası yaptığın açıklama baroni formayı şortun içine soktu. bu mudur senin dediğin profesyonellik ?
takım yapılanmasına girersem bu yazı bitmez. sende suçu fatih hocaya atacaksın. ama neden fatih hocanın istemediği topçuları aldın ? neden istediği topçuları almadın ya da listenin son sırasında ki topçuları aldın. biz şu an madrid deplasmanına sol beksiz adam akıllı bir kanatsız ve stopersiz çıkıyorsak bunun sorumlusu kim ?
neden galatasaray taraftarının ruhunu çektin geçenlerde bu sözlükte galatasaray'dan soğumak başlığını açan bir arkadaş linç edildi onun ne demek istediğini çok iyi anlıyorum. galatasaray taraftarının inancı kalmadı önceden galatasaray taraftarı kadıköy deplasmanı da olsa madrid deplasmanı da olsa oraya giderken galibiyetten başka bir şey düşünmezlerdi. bu sinerji takıma da yansırdı. ama şimdi her yerde fark yemesek bari cümleleri havalarda uçuşuyor. galatasaray taraftarının belki en önemli özelliği olan inancı elinden aldın. bunun tek sorumlusu da sensin.
diyecek daha çok şey var ama daha da uzamasın yazı. diyeceğim tek şey al bu kurumsal, ruhsuz , tatsız, tuzsuz galatasaray'ı başına çal. kurumsallığında boğul. saygılar.
sayın aysal.
ben yapı itibariyle acıdan yenilgiden zevk alan bir adamım saçma gelecek ama psikolojide bu duruma ne derler bilmiyorum ama bu böyle. kütahyalıyım denizli'de okuyorum. senede en az bir defa arena'ya bir defa deplasmana giderim. maça gitmek dolayısıyla en çok istanbul'a ve deplasmana gittiğim sezon 2010-2011 sezonu. buna kötü gün taraftarlığı mı derler bilmiyorum ama galatasaray yenikken, galatasaray kötüyken galatasaray'ı daha çok seviyorum. takım kötü gittiği zaman futbolcuları ve yöneticileri eleştirmeyi sevmem. daha çok sahip çıkarım. hani çok sevdiğin kardeşin veya abin yanlış yaptığında olsun lan senin canın sağolsun deriz ya öyle yaklaşırım. ama madem seninle aramda bir gönül bağı yok. madem profesyoneliz madem kurumsalız. takımın kötü gidişatı yüzünden senden hesap soracağım. bu kulübün en yüksek yöneticisi olarak bütün sorumluluk ve suç senin.
takım iyi giderken ya da fatih hocanın gidiş sürecinde her gördüğün kameraya konuşurken kendi reklamını en iyi şekilde yapan adamsın. şimdi neden konuşmuyorsun ? http://www.radikal.com.tr/...ilginc_rekor-1163606 ben niye haberlerde bunları okuyorum. spor kulübünün iki önemli branşı avrupa da 2 ağır yenilgi aldı. her şeyi kameralara konuşuyorsun hatta hocanla aranda ki özel yazışmaları bile basına servis ediyorsun. galatasaray spor kulübünün en önemli düsturlarından kol kırılır, yen içinde kalırı delik deşik eden sensin. madem bu kadar konuşmayı, şeffaflığı çok seviyorsun. çıkıp anlatsana bu 2 ağır yenilginin nedenini ?
neden ben her önemli maçlar öncesinde ünal aysal'dan takıma rekor prim haberini okuyorum. kriz anlarında elinden gelen sadece bu mudur ?
neden ben futboldan anlamam futbolun başına futboldan anlayan adamları getireceğim dediğin halde halde haberlerde mancini'ye muslera'yı oynat. defansa ocakta takviye yapalım dediğini okuyorum.
neden kulüp yönetimi dışında bir ağırlığını göremiyoruz. yabancı kuralı hakkında ya bu kural değişecek ya da bu kararı alanlar değişecek demedin mi ? kuralda duruyor bu kararı alan yöneticilerde.
fatih terim konusuna hiç girmeyecektim ama neden fatih terim krizini iyi yönetemedin ? şu an camianın içine girdiği bunalımlı halin tek sebebi senin bu krizi iyi yönetememenden dolayı.
neden aziz yıldırım gibi yıldırım demirören gibi başarısızlığını gündem değiştirmeyle örtmeye çalışıyorsun. takım kadıköy deplasmanında yokları oynamış, ruhunu kaybetmiş. yenilgi almış. senin maç sonrası yaptığın açıklama baroni formayı şortun içine soktu. bu mudur senin dediğin profesyonellik ?
takım yapılanmasına girersem bu yazı bitmez. sende suçu fatih hocaya atacaksın. ama neden fatih hocanın istemediği topçuları aldın ? neden istediği topçuları almadın ya da listenin son sırasında ki topçuları aldın. biz şu an madrid deplasmanına sol beksiz adam akıllı bir kanatsız ve stopersiz çıkıyorsak bunun sorumlusu kim ?
neden galatasaray taraftarının ruhunu çektin geçenlerde bu sözlükte galatasaray'dan soğumak başlığını açan bir arkadaş linç edildi onun ne demek istediğini çok iyi anlıyorum. galatasaray taraftarının inancı kalmadı önceden galatasaray taraftarı kadıköy deplasmanı da olsa madrid deplasmanı da olsa oraya giderken galibiyetten başka bir şey düşünmezlerdi. bu sinerji takıma da yansırdı. ama şimdi her yerde fark yemesek bari cümleleri havalarda uçuşuyor. galatasaray taraftarının belki en önemli özelliği olan inancı elinden aldın. bunun tek sorumlusu da sensin.
diyecek daha çok şey var ama daha da uzamasın yazı. diyeceğim tek şey al bu kurumsal, ruhsuz , tatsız, tuzsuz galatasaray'ı başına çal. kurumsallığında boğul. saygılar.