24
2011-2012 sezonundaki 9 puanı kapatmak için yıldırım demirören ve onu oraya getiren zihniyet tarafından yapılan plan ve uygulamalardı. hepsine koyduk geçtik, kadıköy'de kupa kaldırdık.
2012-2013 sezonundaki 10 puanı kapatmak için yıldırım demirören ve onu oraya getiren zihniyet tarafından yapılan plan ve uygulamalardı. salladılar, yıkamadılar. yine şampiyon olduk.
2013-2014 sezonundaki 9 puanı kapatacak plan ve uygulamalarda ise roller değişti:
2010-2011 sezonunda yine ekim ayının ortalarını geçtiğimizde teknik direktör değiştirerek hagi'yi, yardımcılığına da tugay kerimoğlu'nu getirmiştik. o zamanlar aynı bugünkü gibi ne yapmak lazım konulu tartışmalar, tavsiye üzerine tavsiye veren taraftarlar mevcuttu. dönemin detaylarını hepimiz biliyoruz. gereksiz yere yeni teknik heyete ve yönetime(?) yüklenildi. bu eleştirilerin sene sonuna bırakılmasını takıma ve camiaya destek verilmesi gerektiğini, sene sonunda herkesin değerlendirilmesinin yapılıp, ödül ve cezasının verilmesi yönünde fikrimi belirtmiştim. ama arena'daki her maçta anadolu takımlarından kümeye tezahüratlarını dinlerken, gözü kör taraftar durur mu camianın her bireyine ayrı ayrı yükleniyordu. öyle bir ortamdı ki takımın hakkını aramak bile suç olmuştu: (bkz: #625228)
bu iş böyle olmaz. bir yerde yangın varsa çığlık çığlığa söndürülmeye çalışılmaz. iyi veya kötü bir lidere bakılır. direktifleri yönünde üzerine düşen yapılır. yangına benzin dök derse tabii ki durulur ama mavi kova mı kırmızı kova mı, aaa burda bidonlar var, hortumu değiştirmek lazım gibi kafa karıştırılacağına gelen talimatlar uygulanır.
3. terim dönemi başlangıcında her kafadan bir ses çıkmaya devam ediyordu. terim'in gelmesi bile tartışılırken, takımın toparlanması nasıl olacak merak ediyordum. ünal aysal çıktı "florya fatih terim'e ait" dedi. ve cerrah ameliyata girdi. o salonda cerrahtan başka kimsenin direktifi dinlenmez. mutlak kararları cerrah alıyor, yardımcılar yerine getiriyordu. başarılı olundu. hasta ayağa kalktı.
kısa kesersek bugüne gelindiğinde aysal şahsi risk alarak cerrahı değiştirdi. şimdi ise hastayla uğraşmak yerine (çoğu kimse bu sezonu unutun diyerek hastadan vazgeçti çoktan) yeni cerrahın başarılı olup olamayacağından, eskiye olanları, nedenleri, sorumluları üzerine tartışıp duruyor. ameliyat salonu tekrar yangın yerine döndü. önceki tecrübelere dayanarak yapmamız gereken oturup yeni cerrahı izlemek. bizden bir şey isterse yapmak. sene sonunda başarısı veya başarısızlığı karşılığını bulacaktır. ama niye bu neşterle kesmiyoruz, uyutalım, tüp takalım diye salonda homurdanmalar hiçbir işe yaramaz.
yeni ekip belli. eski ekip artık yok. buna alışılsın. ünal aysal eski ekipten üye getirmez. çünkü aldığı kararı uygulamak zorunda. sonucu iyi veya kötü olur ayrı konu. önemli olan alınan kararın uygulanması. bu işin raconu budur. racon da kurtlar vadisi modeli değil, kurumsallık versiyonu. aysal'ın bahsettiği kurumsallığın bir bölümü bu.
ünal aysal şahsı adına galatasaray başkanlığı koltuğunda bir risk aldı. teknik direktör değişikliği, sezon ortasında ki bizimkisi daha sezon başına denk geliyordu, bir takım için alınabilecek en riskli karar. ayrıca bizim kulübümüzde bunun örneği çok azdır. şu anda takım mancini ve oyunculara emanet. 9 puanlık fark bende bişi ifade etmiyor. kapanır, açılır; zaman gösterecek. öte yandan bir de avrupa macerası var.
taraftar olarak özetle: çok konuşmadan takıma yalnızca destek verip elimizden geldiğince yardımda bulunmak. ekstradan yardım etmeye çalıştığımızda işleri karıştıracağımız öngörülebilir. biraz uzakta kalmakta fayda var. aysal karşıtı birçok taraftarın gönlünde yatan başkan adayı ali dürüst diyor ki; "bırakalım yapmaya çalıştıkları işleri bitirsinler. destek verelim." aysal hakkında diyor bunu. belli ki mail konularda, yapı konusunda birçok değişiklik var. bunların yarıda kalması çok büyük zarara uğratır kulübü. cezalar, mükafatlar da sene sonu dağıtılır.
adnan polat ve hagi zamanındaki hatalara tekrar düşmeyelim. taraftarız, çoğumuzun kanı kaynıyor ama sabırsızlık edip hemen kelle peşinden koşmayalım. her şeyin bir yeri bir zamanı var. sonra pişmanlık duyarız.
2012-2013 sezonundaki 10 puanı kapatmak için yıldırım demirören ve onu oraya getiren zihniyet tarafından yapılan plan ve uygulamalardı. salladılar, yıkamadılar. yine şampiyon olduk.
2013-2014 sezonundaki 9 puanı kapatacak plan ve uygulamalarda ise roller değişti:
2010-2011 sezonunda yine ekim ayının ortalarını geçtiğimizde teknik direktör değiştirerek hagi'yi, yardımcılığına da tugay kerimoğlu'nu getirmiştik. o zamanlar aynı bugünkü gibi ne yapmak lazım konulu tartışmalar, tavsiye üzerine tavsiye veren taraftarlar mevcuttu. dönemin detaylarını hepimiz biliyoruz. gereksiz yere yeni teknik heyete ve yönetime(?) yüklenildi. bu eleştirilerin sene sonuna bırakılmasını takıma ve camiaya destek verilmesi gerektiğini, sene sonunda herkesin değerlendirilmesinin yapılıp, ödül ve cezasının verilmesi yönünde fikrimi belirtmiştim. ama arena'daki her maçta anadolu takımlarından kümeye tezahüratlarını dinlerken, gözü kör taraftar durur mu camianın her bireyine ayrı ayrı yükleniyordu. öyle bir ortamdı ki takımın hakkını aramak bile suç olmuştu: (bkz: #625228)
bu iş böyle olmaz. bir yerde yangın varsa çığlık çığlığa söndürülmeye çalışılmaz. iyi veya kötü bir lidere bakılır. direktifleri yönünde üzerine düşen yapılır. yangına benzin dök derse tabii ki durulur ama mavi kova mı kırmızı kova mı, aaa burda bidonlar var, hortumu değiştirmek lazım gibi kafa karıştırılacağına gelen talimatlar uygulanır.
3. terim dönemi başlangıcında her kafadan bir ses çıkmaya devam ediyordu. terim'in gelmesi bile tartışılırken, takımın toparlanması nasıl olacak merak ediyordum. ünal aysal çıktı "florya fatih terim'e ait" dedi. ve cerrah ameliyata girdi. o salonda cerrahtan başka kimsenin direktifi dinlenmez. mutlak kararları cerrah alıyor, yardımcılar yerine getiriyordu. başarılı olundu. hasta ayağa kalktı.
kısa kesersek bugüne gelindiğinde aysal şahsi risk alarak cerrahı değiştirdi. şimdi ise hastayla uğraşmak yerine (çoğu kimse bu sezonu unutun diyerek hastadan vazgeçti çoktan) yeni cerrahın başarılı olup olamayacağından, eskiye olanları, nedenleri, sorumluları üzerine tartışıp duruyor. ameliyat salonu tekrar yangın yerine döndü. önceki tecrübelere dayanarak yapmamız gereken oturup yeni cerrahı izlemek. bizden bir şey isterse yapmak. sene sonunda başarısı veya başarısızlığı karşılığını bulacaktır. ama niye bu neşterle kesmiyoruz, uyutalım, tüp takalım diye salonda homurdanmalar hiçbir işe yaramaz.
yeni ekip belli. eski ekip artık yok. buna alışılsın. ünal aysal eski ekipten üye getirmez. çünkü aldığı kararı uygulamak zorunda. sonucu iyi veya kötü olur ayrı konu. önemli olan alınan kararın uygulanması. bu işin raconu budur. racon da kurtlar vadisi modeli değil, kurumsallık versiyonu. aysal'ın bahsettiği kurumsallığın bir bölümü bu.
ünal aysal şahsı adına galatasaray başkanlığı koltuğunda bir risk aldı. teknik direktör değişikliği, sezon ortasında ki bizimkisi daha sezon başına denk geliyordu, bir takım için alınabilecek en riskli karar. ayrıca bizim kulübümüzde bunun örneği çok azdır. şu anda takım mancini ve oyunculara emanet. 9 puanlık fark bende bişi ifade etmiyor. kapanır, açılır; zaman gösterecek. öte yandan bir de avrupa macerası var.
taraftar olarak özetle: çok konuşmadan takıma yalnızca destek verip elimizden geldiğince yardımda bulunmak. ekstradan yardım etmeye çalıştığımızda işleri karıştıracağımız öngörülebilir. biraz uzakta kalmakta fayda var. aysal karşıtı birçok taraftarın gönlünde yatan başkan adayı ali dürüst diyor ki; "bırakalım yapmaya çalıştıkları işleri bitirsinler. destek verelim." aysal hakkında diyor bunu. belli ki mail konularda, yapı konusunda birçok değişiklik var. bunların yarıda kalması çok büyük zarara uğratır kulübü. cezalar, mükafatlar da sene sonu dağıtılır.
adnan polat ve hagi zamanındaki hatalara tekrar düşmeyelim. taraftarız, çoğumuzun kanı kaynıyor ama sabırsızlık edip hemen kelle peşinden koşmayalım. her şeyin bir yeri bir zamanı var. sonra pişmanlık duyarız.