4362
vurun abalıya.
kendisinin en büyük sorunu mentaldir. psikolojik olarak çökmüş; inanmıyor gol atabileceğine, belli yani. bu maçtaki* bomboş kaçırdığı kafa golü geçen seneki attığı zor kafa gollerinin 1/10'u zorluğunda bile değildi. saçma sapan bir vuruş yaptı. nerede geçen seneki burak, nerede bu seneki burak...
ancak bu adam hala türkiye'nin en çok gol pozisyonuna giren adamı. potansiyel gol. kafası yerinde olduğunda da kinetiğe çeviriyor bunu.
ve geçen senelerde gerçekten gol dışında oyuna pek katkı vermezdi, sınırlıydı katkısı çoğu zaman... ama bu sene didiniyor, sol kanatta oynuyor. rakibini kovalıyor, orta sahaya kadar gelip pres yapıyor, sonra yine gol pozisyonuna giriyor. bazen atıyor, bazen atamıyor.
atamayınca üzülüyoruz tabi, bazen çok kızıyoruz ama bu adam da atmak istiyor lan, senin benim kadar istiyor. emin ol.
bu akşamki maçta yaptığı saçma kafa vuruşunu çıkarırsan ilk yarı mükemmele yakın oynadı.
sözlüğümüzün kötü bir özelliği var maalesef; eğer yenildiysek bir oyuncunun ne kadar olumlu hareketi olursa olsun sabıkası da kabarıksa başlıyor herkes giydirmeye. biri de çıkıp yazmıyor ki "ikinci yarı kötüydü, ama hakkını vermek gerek ilk yarı çok iyi işler yaptı.".
gerçi bu sözlükte çoğu mesele öyle, ya fatih hoca %100 haklı ya da ünal aysal; ikisinin de yanlışlarının olması gibi bir ihtimal yok adamların kafasında.
neyse, ilk yarıda yaptıklarına dönelim burak'ın. yarın açıp sakin kafa ile tekrar izleyin.
birçok pozisyonda iyi verkaçlar yaptı. kaç rakip oyuncuyu oyundan düşürmüş, bunlara bir bakın. pas oyununa ne kadar katkı yapmış, bir bakın.
hep ona kızılmış ancak bruma'nın veremediği bir pas var, verebilse muhtemelen gol olacak. burak 2 kişiden büyük çabalarla zar zor topu kurtararak bruma'ya aktarıyor ve sonra ceza sahası içine hızlı bir koşu yapıyor o kadar efordan sonra. orada da oyundan düşürüyor rakip oyuncuları. bruma biraz yavaş yuvarlasa burak, uzak köşeye asacak topu o moralle belki de ama bruma'nın hızı ayarlayamaması ile o güzelim pozisyon topun dışarı çıkması ile sonuçlanıyor. buna benzer birçok katkı yaptı burak ilk yarıda, neden hiç bahsedilmiyor?
2. yarı çok kötüydü. ilk yarıdaki oyunundan sonra 2. yarı ben en azından 1 gol bekliyordum açıkçası, yanılttı. fiziksel ve mental yorgunluk etkili oldu herhalde. ancak 2. yarıda bir noktadan sonra oynun kontrolünü yitirdik. daha doğrusu organize ataklardan ziyade kaos futboluna döndük ve bu noktadan sonra ilk yarıdaki iyi oynunu aynı çizgide devam ettirebilen tek bir oyuncumuz var mıydı? ne aydın ne de selçuk adam akıllı katkı sağlayamadılar bir noktadan sonra... ama yine de çok kötüydü 2. yarıda burak, daha iyi oynayabilirdi.
dediğim gibi bu adamın en büyük sorunu mental. artık nasıl motive olur bilmiyorum ama motive olması gerektiği kesin. ancak bu durumda olmasına rağmen hala türkiye'deki en iyi gol pozisyonuna girebilen oyuncu. tekrardan özgüvenini kazanabilse sıralayacak golleri.
geçen sezonu hatırla; burak cluj maçı'na kadar nerdeyse yoktu. ilk cluj maçı'nda attı, 2. cluj maçı'nda hat-trick yaptı derken işi gelsenkirchen'e kadar götürdü. 6 yıl aradan sonra katıldığımız cl'de gruplardan çıktıysak aslan payı burak'ındı. ve o aslan payı olmasa muhtemelen gruptan çıkamazdık. o zaman ne sneijder ne de drogba gelmezdi muhtemelen. avrupa ligi artık değersiz bir turnuva zira.
inşallah yeniden form tutacak. şu kadıköy'de 1 tane sallasa... son maç grubun kader maçı olacak muhtemelen. orada kendine gelse... o zaman yine durdurulamaz olur. geçen sene attığı gollerin çoğu zor goller. kendine gelirse şampiyon olmamızda büyük rol oynar. kendine gelemezse de biz yine şampiyon oluruz ama kulübede bekler ya da sol açıkta kanat forvet gibi devam eder. yalnız şu halinin de bize zararları da oluyor, onu da yazmak gerekli. birçok maç sayarım takıma zarar verdiği ama şu sıralar cidden yararlı oluyor. gol atamasa da yararlı işler yapıyor. eskiden burak sadece gol atardı, atamazsa o maç 10 kişi oynardık. şimdi öyle değil.
bugün 1 tane atabilseydi sonrasında atacağımız gollerle muhtemelen maçı kazanırdık, burada çoğu kişi burak'ı överdi. maçı kaybettik, kaçırdığı 1-2 net pozisyon yüzünden nerdeyse herkes yaptığı iyi işleri göz ardı ederek eleştiriyor.
avrupa birliği kuralı çıkarsa kendisi satılmalı ve iyi bir kanat forvet alarak yolumuza devam etmeliyiz. burak da rahat eder, acımasızca eleştirenler de, biz de rahat ederiz... ancak drogba 35 yaşında ve sene sonu sözleşmesi bitiyor, kalır mı kalmaz mı belli olmaz. bu tff'nin yabancı kuralını gevşetse bile yeniden sınırlama getirmeyeceğinin bir garantisi yok. çok fazla para da kazanamayız muhtemelen. yine de satılmasını istiyor musun burak'ın? yerine genç* yerli ve en az burak kadar katkı yapabilecek bir forvet alacaksak tamam.
hadi burak, hadi aslanım! kalk ayağa!
kendisinin en büyük sorunu mentaldir. psikolojik olarak çökmüş; inanmıyor gol atabileceğine, belli yani. bu maçtaki* bomboş kaçırdığı kafa golü geçen seneki attığı zor kafa gollerinin 1/10'u zorluğunda bile değildi. saçma sapan bir vuruş yaptı. nerede geçen seneki burak, nerede bu seneki burak...
ancak bu adam hala türkiye'nin en çok gol pozisyonuna giren adamı. potansiyel gol. kafası yerinde olduğunda da kinetiğe çeviriyor bunu.
ve geçen senelerde gerçekten gol dışında oyuna pek katkı vermezdi, sınırlıydı katkısı çoğu zaman... ama bu sene didiniyor, sol kanatta oynuyor. rakibini kovalıyor, orta sahaya kadar gelip pres yapıyor, sonra yine gol pozisyonuna giriyor. bazen atıyor, bazen atamıyor.
atamayınca üzülüyoruz tabi, bazen çok kızıyoruz ama bu adam da atmak istiyor lan, senin benim kadar istiyor. emin ol.
bu akşamki maçta yaptığı saçma kafa vuruşunu çıkarırsan ilk yarı mükemmele yakın oynadı.
sözlüğümüzün kötü bir özelliği var maalesef; eğer yenildiysek bir oyuncunun ne kadar olumlu hareketi olursa olsun sabıkası da kabarıksa başlıyor herkes giydirmeye. biri de çıkıp yazmıyor ki "ikinci yarı kötüydü, ama hakkını vermek gerek ilk yarı çok iyi işler yaptı.".
gerçi bu sözlükte çoğu mesele öyle, ya fatih hoca %100 haklı ya da ünal aysal; ikisinin de yanlışlarının olması gibi bir ihtimal yok adamların kafasında.
neyse, ilk yarıda yaptıklarına dönelim burak'ın. yarın açıp sakin kafa ile tekrar izleyin.
birçok pozisyonda iyi verkaçlar yaptı. kaç rakip oyuncuyu oyundan düşürmüş, bunlara bir bakın. pas oyununa ne kadar katkı yapmış, bir bakın.
hep ona kızılmış ancak bruma'nın veremediği bir pas var, verebilse muhtemelen gol olacak. burak 2 kişiden büyük çabalarla zar zor topu kurtararak bruma'ya aktarıyor ve sonra ceza sahası içine hızlı bir koşu yapıyor o kadar efordan sonra. orada da oyundan düşürüyor rakip oyuncuları. bruma biraz yavaş yuvarlasa burak, uzak köşeye asacak topu o moralle belki de ama bruma'nın hızı ayarlayamaması ile o güzelim pozisyon topun dışarı çıkması ile sonuçlanıyor. buna benzer birçok katkı yaptı burak ilk yarıda, neden hiç bahsedilmiyor?
2. yarı çok kötüydü. ilk yarıdaki oyunundan sonra 2. yarı ben en azından 1 gol bekliyordum açıkçası, yanılttı. fiziksel ve mental yorgunluk etkili oldu herhalde. ancak 2. yarıda bir noktadan sonra oynun kontrolünü yitirdik. daha doğrusu organize ataklardan ziyade kaos futboluna döndük ve bu noktadan sonra ilk yarıdaki iyi oynunu aynı çizgide devam ettirebilen tek bir oyuncumuz var mıydı? ne aydın ne de selçuk adam akıllı katkı sağlayamadılar bir noktadan sonra... ama yine de çok kötüydü 2. yarıda burak, daha iyi oynayabilirdi.
dediğim gibi bu adamın en büyük sorunu mental. artık nasıl motive olur bilmiyorum ama motive olması gerektiği kesin. ancak bu durumda olmasına rağmen hala türkiye'deki en iyi gol pozisyonuna girebilen oyuncu. tekrardan özgüvenini kazanabilse sıralayacak golleri.
geçen sezonu hatırla; burak cluj maçı'na kadar nerdeyse yoktu. ilk cluj maçı'nda attı, 2. cluj maçı'nda hat-trick yaptı derken işi gelsenkirchen'e kadar götürdü. 6 yıl aradan sonra katıldığımız cl'de gruplardan çıktıysak aslan payı burak'ındı. ve o aslan payı olmasa muhtemelen gruptan çıkamazdık. o zaman ne sneijder ne de drogba gelmezdi muhtemelen. avrupa ligi artık değersiz bir turnuva zira.
inşallah yeniden form tutacak. şu kadıköy'de 1 tane sallasa... son maç grubun kader maçı olacak muhtemelen. orada kendine gelse... o zaman yine durdurulamaz olur. geçen sene attığı gollerin çoğu zor goller. kendine gelirse şampiyon olmamızda büyük rol oynar. kendine gelemezse de biz yine şampiyon oluruz ama kulübede bekler ya da sol açıkta kanat forvet gibi devam eder. yalnız şu halinin de bize zararları da oluyor, onu da yazmak gerekli. birçok maç sayarım takıma zarar verdiği ama şu sıralar cidden yararlı oluyor. gol atamasa da yararlı işler yapıyor. eskiden burak sadece gol atardı, atamazsa o maç 10 kişi oynardık. şimdi öyle değil.
bugün 1 tane atabilseydi sonrasında atacağımız gollerle muhtemelen maçı kazanırdık, burada çoğu kişi burak'ı överdi. maçı kaybettik, kaçırdığı 1-2 net pozisyon yüzünden nerdeyse herkes yaptığı iyi işleri göz ardı ederek eleştiriyor.
avrupa birliği kuralı çıkarsa kendisi satılmalı ve iyi bir kanat forvet alarak yolumuza devam etmeliyiz. burak da rahat eder, acımasızca eleştirenler de, biz de rahat ederiz... ancak drogba 35 yaşında ve sene sonu sözleşmesi bitiyor, kalır mı kalmaz mı belli olmaz. bu tff'nin yabancı kuralını gevşetse bile yeniden sınırlama getirmeyeceğinin bir garantisi yok. çok fazla para da kazanamayız muhtemelen. yine de satılmasını istiyor musun burak'ın? yerine genç* yerli ve en az burak kadar katkı yapabilecek bir forvet alacaksak tamam.
hadi burak, hadi aslanım! kalk ayağa!