eray işcan

andorra milli takımında işler şöyledir. kaleci crédit andorra bankasının genel müdürüdür. genel müdürün toplantısı ya da iş seyahati olduğunda kaleye bankanın yanındaki pizzacının kuryesi geçer. kurye rahatsızsa ya da işler yoğunsa novoteldeki housekeeping kaleyi devralır. andorra ucuz elektronik cihaz satan, 9 euro ya 1 litre viski satan gerçek anlamda bir alışveriş cennetidir. dünya üzerindeki birçok marka çok ucuz fiyatlara satılır. çok mükemmel kayak pistleri vardır. ülke küçük olmasına rağmen 100 tane f16 sipariş etmiştir falan filan. bunları nedenmi yazıyorum adamların futbolda hiçbir iddiaları yoktur. %100 refah seviyesinde yaşayan %0 işsizlik oranıyla dünyanın en huzurlu mikro ülkesidir. gelelim bize futbola milyonlarca yatırım yapan şampiyonlar liginde iyi bir geçmişe sahip olan ve katıldığı her şampiyonlar ligi serüveninde adından söz ettiren bir futbol takımına sahibiz. yabancı kontenjanı ve bu gibi saçmaapan nedenlerden ötürü defansa hiçbir şekilde sağlam takviye yapamadığımız için hiçbir şekilde güven vermeyen bir savunma hattına sahibiz. rakip takımın kalecisi degajı vurduğunda top defans arkasına sarktığında hepimiz parmakları kitlemekten ya çolak kaldık ya da felç olduk. şimdi birde kaleci sıkıntısı çıktı karşımıza. eray işçan bizim kardeşimizdir evladımızdır. bir maçta 10 golde yese ona kıyamayız hatta kızamayız. ama henüz balıkesirspor ve sivasspor maçının son 5 dk sı dışında hiçbir şekilde maça çıkmamış olan bir futbolcuyu şampiyonlar ligi ya da herangi bir önemli maçta oynatmak andorra halkı gibi futbolu iplememek demektir. olaya bizim tarafımızdan bakıldığında bir baba oğul ilişkisine benzetebiliriz. baba evladına her ne kadar güvensede aslanların arasına atmaz. bu yüzden bu önemli maçlarda kaleyi kötünün iyilerine* emanet etmek gerekmetedir.

eğer ki; eray kardeşimiz bu maçlarda gerçekten görev alırsa ve başarılı olursa göt olmaya hatta işkembeciye gidip dananın götünü yemeye hazırım.

edit: ufuk sakatmış, aykutta listede yokmuş çok güzel.