99
efendiler...
yıllar yılı sinirlendiğim, dalga geçtiğim, kötülediğim ruh halinin bir benzerini yaşamanın şaşkınlıkla karışık utancını yaşadığımı belirterek sözlerime başlamak istiyorum. demek ki hepimiz kardeşiz ve birbirimize benzeriz...
dünya adı verilen gezegende iyi kötü 24 yılı devirmiş bir insanım. son derece ortalama bir hayat yaşıyor olduğumdan sebep hayatımın en mutlu anlarının neredeyse tamamında sizin ya da sizden önce o kutsal formayı giyenlerin imzası var. sıradan bir türk taraftarının ömrü boyunca yaşayamayacağı mutlulukları daha çocuk yaşlarda yaşadım. akranlarımın yarısı avrupa'yı sadece bir kıta olarak bilirken saatlerce anlatabileceğim kadar avrupa maçı anısı vardı hafızamda. en umulmadık anlarda, en kötü zamanlarımda bu takımın aldığı sonuçlarla avunma imkanı buldum.
tabi doğal olarak hep güzel anılarımız olmadı... zaman zaman abarttığımı düşüneyip içinde olduğum durumu sorgulayacak kadar yorulsam/sıkılsam da kendimce kötü zamanlarında da bir taraftar olmanın gereğini yerine getirmeye devam ettim. bir fenerbahçe mağlubiyeti ertesinde bayrak töreninde okul müdürünün boynumdaki atkı yüzünden taşşak geçme çabalarını da yaşadı bu beden, lanet 2010-11 sezonunda yoklama listesi için tükenmez kalem isteyen asistanın kalemlikten çıkan galatasaray kalemini görünce kendince makara yapmasını da, takımın kötü gittiği dönemlerde üzerimdeki formaya bakıp "ne forması bu" diyen birine ters cevap verdiğim için sıkılan yumrukları da...
neden bunları anlattığımı inanın ben de bilmiyorum, tıpkı bu mektubu yazmaya bu kadar gerek olup olmadığını bilmediğim gibi... daha önce defalarca derbi atlatmış bir insan olarak ilk defa böyle bir yazı yazıyor olmanın vebalini belki de mezuniyet stresinin yarattığı ruh haline bağlamak mümkün. ihaleyi de verdiğime göre konuya girmenin vakti gelmiştir...
yaşatılabilecek her sevinci, gururu yaşattınız bizlere. sizden önce o formayı giyenler de -istisnalar hariç tabi- her daim çıtayı o seviyede tuttular... kırılsak, üzülsek de utanacak hale geldiğimiz neredeyse hiçbir anı yok. bu sevinçler konusunda o kadar bonkör davrandınız ki aslında, şikayet edecek yüzümüz yok. ama yaş geldi 25 oldu be abiler. okul desen ittire kaktıra zar zor bitiyor, para desen nanay, eş desen nanay... aslında birçok şeyimiz var ama aynı zamanda pek çok şeyimiz de yok.
iki hafta sonra malum, suyun karşı yakasına bir yolculuk var yine. binlerce kudurmuş köpeğin önünde top tepmenin ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum. boğazına kadar battığı pisliğin acısını çıkarmak uğruna utanma-arlanma belirtisi dahi göstermeden medyasından federasyonuna kadar herkesi arkasına alarak acımasızca saldırdıklarını biliyorum. altı üstü etten-kemikten insanlar olduğunuzun, daha da önemlisi bunun sizin sadece işiniz olduğunun da son derece farkındayım...
neredeyse 20 yıllık bir taraftarınız, 5 yıllık da sözlük yazarıyım. bilenler bilir, herhangi bir branşta herhangi bir maç için asla böyle bir istekte bulunmadım daha önce sözlük üzerinden.. beni mazur görün, ilk defa böyle bir şey yapacağım...
lütfen...
bu maçı kazanın...
bunca yıllık hasrete bir son verin...
ar damarı çatlamış bir camianın ağzına bizi daha fazla sakız etmeyin...
(bkz: 10 kasım 2013 fenerbahçe galatasaray maçı)
ama kazanamazsanız da, canınız sağolsun... 6-0'dan 1-0'ına kadar derbi mağlubiyetinin her türlüsünü gördük çok şükür, fikrimizde en ufak bir değişiklik de olmadı...
(bkz: ne gelirse galatasaray'dan kabulümdür)
(bkz: uyanın canımızdan çok sizi seviyoruz)
yıllar yılı sinirlendiğim, dalga geçtiğim, kötülediğim ruh halinin bir benzerini yaşamanın şaşkınlıkla karışık utancını yaşadığımı belirterek sözlerime başlamak istiyorum. demek ki hepimiz kardeşiz ve birbirimize benzeriz...
dünya adı verilen gezegende iyi kötü 24 yılı devirmiş bir insanım. son derece ortalama bir hayat yaşıyor olduğumdan sebep hayatımın en mutlu anlarının neredeyse tamamında sizin ya da sizden önce o kutsal formayı giyenlerin imzası var. sıradan bir türk taraftarının ömrü boyunca yaşayamayacağı mutlulukları daha çocuk yaşlarda yaşadım. akranlarımın yarısı avrupa'yı sadece bir kıta olarak bilirken saatlerce anlatabileceğim kadar avrupa maçı anısı vardı hafızamda. en umulmadık anlarda, en kötü zamanlarımda bu takımın aldığı sonuçlarla avunma imkanı buldum.
tabi doğal olarak hep güzel anılarımız olmadı... zaman zaman abarttığımı düşüneyip içinde olduğum durumu sorgulayacak kadar yorulsam/sıkılsam da kendimce kötü zamanlarında da bir taraftar olmanın gereğini yerine getirmeye devam ettim. bir fenerbahçe mağlubiyeti ertesinde bayrak töreninde okul müdürünün boynumdaki atkı yüzünden taşşak geçme çabalarını da yaşadı bu beden, lanet 2010-11 sezonunda yoklama listesi için tükenmez kalem isteyen asistanın kalemlikten çıkan galatasaray kalemini görünce kendince makara yapmasını da, takımın kötü gittiği dönemlerde üzerimdeki formaya bakıp "ne forması bu" diyen birine ters cevap verdiğim için sıkılan yumrukları da...
neden bunları anlattığımı inanın ben de bilmiyorum, tıpkı bu mektubu yazmaya bu kadar gerek olup olmadığını bilmediğim gibi... daha önce defalarca derbi atlatmış bir insan olarak ilk defa böyle bir yazı yazıyor olmanın vebalini belki de mezuniyet stresinin yarattığı ruh haline bağlamak mümkün. ihaleyi de verdiğime göre konuya girmenin vakti gelmiştir...
yaşatılabilecek her sevinci, gururu yaşattınız bizlere. sizden önce o formayı giyenler de -istisnalar hariç tabi- her daim çıtayı o seviyede tuttular... kırılsak, üzülsek de utanacak hale geldiğimiz neredeyse hiçbir anı yok. bu sevinçler konusunda o kadar bonkör davrandınız ki aslında, şikayet edecek yüzümüz yok. ama yaş geldi 25 oldu be abiler. okul desen ittire kaktıra zar zor bitiyor, para desen nanay, eş desen nanay... aslında birçok şeyimiz var ama aynı zamanda pek çok şeyimiz de yok.
iki hafta sonra malum, suyun karşı yakasına bir yolculuk var yine. binlerce kudurmuş köpeğin önünde top tepmenin ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum. boğazına kadar battığı pisliğin acısını çıkarmak uğruna utanma-arlanma belirtisi dahi göstermeden medyasından federasyonuna kadar herkesi arkasına alarak acımasızca saldırdıklarını biliyorum. altı üstü etten-kemikten insanlar olduğunuzun, daha da önemlisi bunun sizin sadece işiniz olduğunun da son derece farkındayım...
neredeyse 20 yıllık bir taraftarınız, 5 yıllık da sözlük yazarıyım. bilenler bilir, herhangi bir branşta herhangi bir maç için asla böyle bir istekte bulunmadım daha önce sözlük üzerinden.. beni mazur görün, ilk defa böyle bir şey yapacağım...
lütfen...
bu maçı kazanın...
bunca yıllık hasrete bir son verin...
ar damarı çatlamış bir camianın ağzına bizi daha fazla sakız etmeyin...
(bkz: 10 kasım 2013 fenerbahçe galatasaray maçı)
ama kazanamazsanız da, canınız sağolsun... 6-0'dan 1-0'ına kadar derbi mağlubiyetinin her türlüsünü gördük çok şükür, fikrimizde en ufak bir değişiklik de olmadı...
(bkz: ne gelirse galatasaray'dan kabulümdür)
(bkz: uyanın canımızdan çok sizi seviyoruz)