• 65
    okurken biraz kızacaksınız ama bence bu eleştiri hepimize şart. şampiyonlar şampiyonu olmak, galatasaray'ın kuruluş felsefesidir. galatasaray yüzünü batıya dönmüş, hedef olarak memleketteki rakiplerini yenmekten ziyade, memleket dışındaki rakiplerini yenmeyi amaçlayan bir takımdır. türkiye'deki başarılar galatasaray için avrupa'ya çıkış için gereklidir. elbette derbi kazanmak da, şampiyonluk da bizleri mutlu eder ama örneğin fenerbahçe gibi avrupa kupalarından yasaklandığını ve avrupa'ya gidemeyeceğini bile bile oynayan bir galatasaray için şampiyonluk kupası değersiz bir metal yığınıdır. bunlar tamam.

    fakat bir de madalyonun bir diğer yüzü var. acaba bizler, galatasaraylılar ve galatasaray kulübü bu şampiyonlar ligi kupasını gerçekten istiyor, ona göre davranıyor muyuz? kastım takımımız kupayı kazanacak kadar güçlü mü sorusu değil. zaten bu kanımca meselenin en önemsiz kısmı. biz uefa kupası ve süper kupayı aldığımızda da avrupa'nın en güçlü kadrosuna sahip değildik. hiçbir zaman da olmayacağız. bir oyuncuya yüz milyon euro bonservis ödeyebilen kulüplerden olmamız mümkün de değil, gerekli de değil. biz bir başarı elde edeceksek, bunu kendimizden kat be kat güçlü ekipleri yenerek yapacağız. bunun için de camianın ve taraftarın bu kupayı kazanabilecek bir sinerji yaratması şart. peki biz bu sinerjinin neresindeyiz? açık söyleyeyim arkadaşlar, yakınından bile geçmiyoruz.

    örneklendireyim bu tezi; galatasaray'ın doksanlı yıllardaki kadrosuna damga vuran oyuncuların başında tartışmasız hakan şükür gelir. 92 senesinde geldiği galatasaray'da, yarım sezonluk torino macerası haricinde, 8 sene 9 numaralı formayı taşımıştır. takımın gol yükünü çekmiştir ve kazanılan 6 şampiyonlukta ve avrupa başarılarında müthiş bir katkısı vardır. aramızda yaşı biraz daha genç olan isimler de bulunmakta fakat sanırım hepiniz hakan şükür'ün ne kadar çok ve sık gol kaçırdığını hatırlıyorsunuzdur. hakan toplamda 3,5 sezon uzakta oldugu super lig kariyerinde 249 gol atarak rekor kırmıştır ancak girdiği gol pozisyonu sayısı hiç değilse 1500 falandır herhalde. gol pozisyonu harcama konusunda çok cömerttir. kendisi de bu durumu "hep en güzel golü atmak istedim" minvalinde bir özeleştiriyle açıklamaktadır zaten. peki hakan o golleri kaçırırken galatasaray taraftarı onu yuhalamış mıdır? yoksa "laylaralaylaralaylaralaylay laylaralaylaralaylaralaylay laylaralaylaralaylaralaylay ha-kan şü-kür" diyerek motive mi etmiştir? ben söyleyeyim arkadaşlar; kısık sesle "bu da kaçar mı amına koyim" diyen insanlar o saniye "laylaralaylaralaylaralaylay laylaralaylaralaylaralaylay laylaralaylaralaylaralaylay ha-kan şü-kür" tezahüratında boğazlarını patlatmışlardır. ayağının altından kaçırdığı toplarla bize birden fazla maç kaybettiren bülent korkmaz'ı cesuryürek, büyük kaptan yapmışlardır. peki bugün ne yapıyoruz? allah aşkına ne yapıyoruz? ne yapıyoruz biz burak yılmaz'a? görmüyor musunuz arkadaşlar, çocuk gol kaçıracağım diye korkuyor artık. bir santrafor o korkuyu yaşarsa o golü kaçırır. boş kale de olsa kaçırır, penaltı da olsa kaçırır. en net örneği güiza işte. ispanya milli takımının forveti olarak geldi bu ülkeye, taraftar baskısıyla kıçına teneke bağlanıp yollandı. ya da başka bir örnek emre çolak. gencecik adama edilmedik hakaret kalmıyor ne burada, ne statta. dany'ye top geldiği anda uğultu yükseliyor. örnekler çeşitlendirilebilir.

    peki ama biz böyle mi geldik bu yerlere? her oyuncudan drogba gibi olmasını beklemek haksızlık değil mi? olamazlar arkadaşlar. olamayacaklar da. beklemeyelim bunu. ezmeyelim oyuncularımızı. bu çocuklar çalışıyorlar. burak yılmaz'ın kendini nasıl geliştirdiğini görmüyorsak, onu gol atması için yüreklendirmiyorsak, biz haketmiyoruz şampiyonlar ligi kupası falan. yarın bir gün o çocuk da volkan şen gibi sahada ağlamaya başlarsa nasıl bakacağız bir daha birbirimizin yüzüne? söyleyin abi nasıl?

    taraftar böyle de yönetim ayrı mı? pahalı ve kaliteli oyuncular alıyoruz eyvallah. ama sonra eylül ayında derbi galibi namaglup hocamızı, ki bir galatasaray efsanesi olan hoca bu, galatasaray değerleri kisvesiyle kovuyor onlar da. yani işin o kısmı daha da sorunlu. ama ben önce iğneyi kendimize batıralım istiyorum.

    biz bir gün o kupayı alacağız. bundan adım gibi eminim. fakat bunun için ilk görevin de biz taraftarlara düştüğünü düşünüyorum. silkelenmemiz gerekiyor. yapacağımıza da eminim.

    not: belirteyim, işim dolayısıyla yurtdışında yaşıyor, dolayısıyla sezonda bir-iki maç dışında ali sami yen'e gelemiyorum. dolayısıyla getirdiğim eleştirilerle beraber şunu da belirtmek isterim; o stada giden her taraftarın galatasaray üzerinde benden fersah fersah fazla emeği ve katkısı vardır. onlara getirdiğim eleştiri kesinlikle ağır olarak algılanmasın zira değil. o istanbul trafiğinde, kar-kış demeden stada giden her bir galatasaraylı, sırf bu hareketinden ötürü dahi övügüyü hakeder gözümde. benim buradaki kastım, eğer şampiyonlar şampiyonu olacaksak bir gün, bu bizim avrupa'nın para babası devleri karşısında daha mütevazı olan kadromuzu arkadan ittirmemizle olacaktır ve eğer biz oyuncularımızın her hatasında "aaoouuvvvvmınskim" diye tepki verirsek, bu mümkün değildir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın