10
insanın içini acıtan kulüp.
bir şeyler yapmak isterken var olan imkansızlık sebebiyle yapamamak üzüyor insanı.
kutu gibi bir statları var. tam mezopotamya manzarasının yanında. oynamak isteyen sporcuları var, gelip antrenmana çıkıyorlar ama imkansızlıktan ne bir eğitim görebiliyorlar ne de doğru düzgün maçlara çıkacak ekipmanları var. hep düşünürüm ulan bu yöreler de biraz geliştirilse acaba nerelerde olurduk diye. çünkü insanlarında hakikaten cevher var, gaye de var ama imkan yok. var olan şeylerin de insanın elinde olmayan sebeplerden ötürü yok olması can yakıyor. her ay giderim neredeyse mardin'e. zaten aslen oralıyım. her zaman da geçerim stadın önünden. sonra da bir parka oturur uçsuz bucaksız mezopotamya'yı izler dururum. o arada insan ister istemez dalıyor zaten hayallere. o kadar güzel bir şehir, o kadar çabalayan bir kulüp. ama elinden tutan yok.
sonra adana'ya gelince ek olarak başka şeyleri düşünüyorum.
emre çolak'a bakıyorum. aydın yılmaz'a bakıyorum. ne bileyim ufuk ceylan'a bakıyorum.
o kadar kıymet bilmezler ki. ellerinin altında istemedikleri kadar imkan var. ülkenin en mükemmel tesisleri var. tesislerde konaklanacak yerler ülkedeki bir çok yaşama alanında çok çok daha kaliteli ve size bedava. millet şehrinde daha adam gibi spor salonu bulamazken sen yurt dışından gelen özel hocalarla çalışma imkanı buluyorsun. mardin'deki futbolcular antrenmanlara ekmek arası peynir domatesle gelirken senin yemeğin protein miktarından karbonhidratına kadar en ince ayrıntısıyla hazırlanıyor. aldığınız paralardan bahsetmedim bile bak. sadece sporcu olduğunuzdan dolayı sahip olduğunuz imkanlardan bahsettim.
az kıymet bilin be oğlum. el oğlu deplasmana maça gidecek, otobüs kiralama parası bulamıyor. sense havayolu şirketlerinin sponsor olduğu bir kulüpte oynama şansı yakalamışsın değer bilmiyorsun. kalacak otel bulamıyorlar otobüste sabahlayıp maça çıkıyorlar. senin oynadığın kulübün başkanının bile kendine ait otelleri var.
galatasaray gibi bir kulüpte oynama şansı yakalamışsınız. azıcık değerini bilin.
bir şeyler yapmak isterken var olan imkansızlık sebebiyle yapamamak üzüyor insanı.
kutu gibi bir statları var. tam mezopotamya manzarasının yanında. oynamak isteyen sporcuları var, gelip antrenmana çıkıyorlar ama imkansızlıktan ne bir eğitim görebiliyorlar ne de doğru düzgün maçlara çıkacak ekipmanları var. hep düşünürüm ulan bu yöreler de biraz geliştirilse acaba nerelerde olurduk diye. çünkü insanlarında hakikaten cevher var, gaye de var ama imkan yok. var olan şeylerin de insanın elinde olmayan sebeplerden ötürü yok olması can yakıyor. her ay giderim neredeyse mardin'e. zaten aslen oralıyım. her zaman da geçerim stadın önünden. sonra da bir parka oturur uçsuz bucaksız mezopotamya'yı izler dururum. o arada insan ister istemez dalıyor zaten hayallere. o kadar güzel bir şehir, o kadar çabalayan bir kulüp. ama elinden tutan yok.
sonra adana'ya gelince ek olarak başka şeyleri düşünüyorum.
emre çolak'a bakıyorum. aydın yılmaz'a bakıyorum. ne bileyim ufuk ceylan'a bakıyorum.
o kadar kıymet bilmezler ki. ellerinin altında istemedikleri kadar imkan var. ülkenin en mükemmel tesisleri var. tesislerde konaklanacak yerler ülkedeki bir çok yaşama alanında çok çok daha kaliteli ve size bedava. millet şehrinde daha adam gibi spor salonu bulamazken sen yurt dışından gelen özel hocalarla çalışma imkanı buluyorsun. mardin'deki futbolcular antrenmanlara ekmek arası peynir domatesle gelirken senin yemeğin protein miktarından karbonhidratına kadar en ince ayrıntısıyla hazırlanıyor. aldığınız paralardan bahsetmedim bile bak. sadece sporcu olduğunuzdan dolayı sahip olduğunuz imkanlardan bahsettim.
az kıymet bilin be oğlum. el oğlu deplasmana maça gidecek, otobüs kiralama parası bulamıyor. sense havayolu şirketlerinin sponsor olduğu bir kulüpte oynama şansı yakalamışsın değer bilmiyorsun. kalacak otel bulamıyorlar otobüste sabahlayıp maça çıkıyorlar. senin oynadığın kulübün başkanının bile kendine ait otelleri var.
galatasaray gibi bir kulüpte oynama şansı yakalamışsınız. azıcık değerini bilin.