3
hayatımda okuduğum en komik ropörtajı vermiş insandır. vizontele filmindeki cem yılmaz ın fikri adlı karakteri canlanmıştır gözümde, buyrun; http://www.tumgazeteler.com/?a=1892337
linkin yalan olma ihtimaline karşı copy-paste;
1990lı yılların başlarında hollandadan türkiye`ye gelen, hem galatasaray hem de fenerbahçe formaları giyen milli futbolcu mustafa yücedağ, ilginç bir o kadar da komik anılarını taha dağlı`ya anlattı.
futbolculuk kariyeriniz biraz karışık, birçok şaibe var önce hollandadan türkiyeye geldiğiniz de söyleniyor, tam tersi de aslının anlatır mısınız?
-hollandada doğup büyüdüm, ajaxta futbola başladım oradan da türkiyeye geldim uzun süre de türkiye ile hollanda arasında mekik dokudum.`
nasıl yani?
17 yaşında ajaxta profesyonel oldum sonra zwolle takımında 2 yıl kiralık oynadım daha sonra 1985 yılında galatasaray`a geldim ancak beni beğenmediler ve geri döndüm. 1988 yılında da fenerbahçe beni istedi 3 aylığına fenerbahçeye geldim. ancak fenerbahçeye tam transfer olurken ismini vermek istemiyorum bir yönetici benden dereağzında 1000 kez top sektirmemi istedi, şaşırıp kaldımya bin kere top mu sektirilirdedim sonra beni geri gönderdiler. tam hollandaya dönmeye hazırlanıyordum bu sefer sarıyerden istediler, baktım top sektir diyen falan yok ben de kabul ettim ve sarıyere transfer oldum. ardından da önce galatasaray sonra fenerbahçe sonra tekrar sarıyerde oynadım. bir yıl sonra tekrar hollandaya döndüm ve grafshaap takınma transfer oldum ama orada da tutturamayınca bu kez gaziantepspor`a transfer oldum, antep benim memleketim diye tercih ettim `
bir saniye kafam karıştı, kaç takım oldu öyle bir git bir gel
-evet biraz karışık ama daha bitmedi gaziantepspordan sonra 1995 yılında tekrar sarıyere transfer oldum. sarıyerde oynarken bulgaristan`ın lokomotif sofya takımına gidiyordum ancak yönetim izin vermedi, hoca da bana ihtiyacı olduğunu söyleyince çok gitmek istememe rağmen gidemedim fakat 3 ay sonra devre arasında sarıyerde de takıştığım insanlar oldu yine ayrıldım tam hollandada bir takım bulmuştum gidiyordum, talihsiz bir sakatlık geçirdim. sakatlanınca almadılar tabi beni ben de mecburen 1996 yılında futbolu bıraktım.`
abi ne yaptın sen daha oynayacaktın yani, yaş kaç oldu bu arada?
-ben 1966 doğumluyum futbolu bırakırken de 30 yaşındaydım gençtim yani daha
pardon o kadar çok takım oldu ki ben de 40`a gelmişsindir sandım. neyse transferleri bir kenara bırakalım, milli takıma geçelim. kaç kez milli oldun?
-`9 kez a milli takımda oynadım tabi bizim zamanımızda milli maçlar çok zordu, gelen geçen yeniyordu bizi, şimdi oynasak daha iyi olurdu.`
1980li yılların sonunda milli takım yenilirken bayağı da efsane gibi hikaye çıkıyormuş her mağlubiyetin ardından. sizin de öyle anılarınız var mı?
-olmaz mı, biz 8-0lık ingiltere mağlubiyetlerinin hikayeleri ile milli olduk. o anılar hep anlatılırdı, kaleci yaşar, abdülkerim, fatih uras`ın bombaları her milli maç öncesi kamp yaptığımız odada toplanır onların maceralarını dinlerdik, sonra makara yapıp maça çıkardık.`
sizin zamanınızda kamplarda böyle mi eğlenirdiniz? şimdiki futbolcular odalarına çekiliyor, i-pod ve lap-top ile vakit geçiriyorlar.
-`bizim zamanımızda yoktu tabi öyle şeyler, biz de her milli maç kampında birinin odasında toplanıp, kim bomba yapmış onları konuşur gülerdik, inanılmaz espriler dönerdi.`
en eğlenceli oda kimin odasıydı?
-feyyaz ile recepinkiydi. genelde onlarda takılırdık. feyyaz süper espriler yapardı.`
malzemesiz makara olmaz sizin malzemeler kimlerdi?
-`kaleci yaşar, deli nezihi, abdülkerim durmaz, çingene arif. ama en çok kaleci yaşar `
kova yaşar diyordunuz herhalde ona. ingiltere`den 8 gol yedi diye.
-lakabı kova yaşardı da biz ona yaşar abi diyorduk, hem sadece ingiltereden yediği goller değil fenerbahçede de çok bomba yapardı o. bir sefer bir maç sırsında rakip kimdi hatırlamıyorum korner oldu, yaşar abi çıktı topa bende diye bağırdı sonra yere düştü, bi baktık top yaşar abi ile beraber kornerden gol olmuş, sonra yaşar abi kalktı ellerini göstererek ulan bu koca ellerden o top nasıl geçti diye söylenip durdu. yaşar abi ile sarıyer`de de birlikte oynadık orada da çok komik işler yapardı, yedek kaleci müler vardı sonra türk olup adını değiştirdi metin mert oldu, yaşar abi ile ikisi çok çekişirdi`
milli maçlara böyle mi hazırlanıyordunuz yani makara yaparak?
-`aslında komik ama gerçek, biz öyleydik inanır mısın bizim bir avusturya zaferimiz vardır, biz avusturya maçını bu esprilerle kazandık. yaşar abi takımın neşe ve motivasyon kaynağıydı, her takıma lazım bir adamdır kendisi, kopartırdı bizi gülmekten, arkadaşlık da çok güzeldi bu tür muhabbetler sayesinde. her maç öncesi biz o eski hikayeleri birbirimize anlatıp, gülerek motive olurduk.`
çok ilginç, bir de çingene arif var dediniz onun muhabbeti nasıldı?
-`dünyanın en muhabbetli adamıdır arif abi, bir de süper futbolcuydu, o topu eliyle alacakmış gibi yapıp göğsünde yumuşatması vardı, o hareketi ilk gördüğümde bu adam dünyanın en iyi futbolcusu demiştim. onun en iyi arkadaşı abdülkerimdi hep ikisi takılırlardı.
onca karışık bir futbolculuk kariyerinin yanı sıra bir de abdülkerim gibi, arif gibi, sokak kültürünü iyi bilen, fırlama diye tabir edilen futbolcularla da ilişkilerin olmuş. oysa sen hollanda kültürü almış genç bir futbolcuydun bir anda hollanda`dan gelip böyle bir ortama nasıl uyum sağladın?
-`valla kolay olmadı tabi, ben frank rijkaard, marco van basten, ronald koeman, johan cruyflarla birlikteydim. çevrem onlardı, sonra türkiyeye gelip böyle enterasan ama sıcak ilşikiler görünce biraz şaşırdım ama beni şaşırtan başka şeyler de olmuştu, örneğin galatasaray`a ilk geldiğimde benim adımı gizli tutmuşlar hani o dönemlerde futbolcu kaçırma olayları oluyor diye böyle bir önlem almışlar. birkaç gün sonra gazete okuyordum bir baktım galatasaray gurbetçi futbolcu kamil dumanlıyı transfer ediyordiye bir haber, gazetedeki resme baktım, ben varım, isme baktımkamil dumanlı yazıyor, yahu bu ben değilim dedim, sonra sorup soruşturdum meğer gazeteciler masörü sıkıştırmış o futbolcu kim diye, masör mehmet de yönetimin kaçırma olaylarına önlem aldığını bildiği için cevap vermemiş, gazeteciler sıkıştırınca da bir isim sallamış kamil dumanlı diye, onlar da yazmışlar.`
peki türkiye`ye geldiğine pişman oldun mu? ajax`ta kalsaydın daha iyi mi olurdu?
-`açıkçası çok pişman oldum çünkü dediğim gibi orada arkadaşlarım frank rijkaard, marco van basten, ronald koemandı teknik direktörümüz de johan cruyfdu. cruyf beni çok severdi, hatta bir gün barcelona maçında neu camp`a çıkarken tünelde bana sarılmıştı, onunla sarmaş dolaş sahaya çıktık, kafayı kaldırdım 100 bine yakın seyirci cruyf diye bağırıyor, tüylerim diken diken olmuştu.`
o zaman sen neu camp gibi dünya çapında statlara alışıksın, oysa o dönemde türkiyedeki futbolcular, wembleye ayak basmak için birbirleri ile yarışıyormuş, soyunma odasının havuzunu görünce şok yaşayanlar olmuş.
-ben alışıktım öyle ortamlara sadece neu campta değil, hollandadan da aşlığım. bizim ajaxta soyunma odalarında bile havuz vardı, belimize kadar suya girip, vücudumuzu dinlendiriyorduk, sonra sarıyere gelince antrenman sonrası duş almak için tarabya oteline gitmek zorunda kalıyorduk. türkiye ile avrupa arasında böyle bir fark var maalesef.`
frank rijkaard, marco van basten, ronald koeman biri barcelona, biri psv, biri de hollanda milli takımının hocası, bu isimlerle hala görüşüyor musun?
`zaman zaman görüşüyorum hala muhabbetimiz var, beni çok iyi tanırlar, johan cruyf benim için ben bir tane türk tanıyorum o da yücedağ derdi. yıllar önce ordu milli takımı ile amsterdama gitmiştik, şehir merkezinde dolaşırken, frank rijkaarda rastlamıştım, o da kız arkadaşı ile geziyordu, beni görünce sarılıp, sohbet ettik hatta bizim takımdaki arkadaşları da rijkaard ile tanıştırmıştım. bunların yanı sıra ajax kulübü bana her yıl sezonluk bilet gönderir, ayrıca ajax`ın veteranlar maçlarına da her yıl davet ederler, ben de gider eski futbolcularla birlikte oynarım.`
onların teknik direktörlüklerini nasıl buluyorsun?
-rijkaard, cruyftan öğrendiği tecrübeler sayesinde başarılı teknik direktör oldu, van bastenin ise çok hataları var, örneğin geçen yaz dünya kupası maçında van bastene çok kızmıştım. hollanda-portekiz maçında sırf şahsi meselesi nedeni ile ruud van nistelroy gibi büyük bir golcüyü oynatmadı, ruud oynatılmaz mı hiç, zaten cezasını da maçı kaybederek çekti. koemanı da başarılı buluyorum psvde iyi işler yapıyor.`
tekrar türkiye`ye dönelim, futbolculuk yıllarında sigara, alkol kullanır mıydınız?
-`alkol içerdik de, sigaraya sonradan başladım, açıkcası biz alem yapardık, çoğu zaman takım halinde giderdik, tavernalara, diskolara falan çok takılırdık, bir de ben çiçek pasajına çok giderdim.`
gece hayatınız vardı yani, çapkınlık da yapar mıydınız?
-`tabiki yapardık, her bekar futbolcu yapardı, ben de çapkın biriydim. ama futbolcunun gece hayatı olmaz diye klişelerden kurtulmak lazım. futbolcu da insan, robot değil ki, gezecek, eğlenecek, hem içki içince, vücut bir antrenmanla alkolü atabiliyor yani o kadar zararı olmuyor. üstelik gece hayatı futbolcunun deşarj olmasıdır, benim için öyleydi, antrenmanları kaçırmadıktan sonra her futbolcu alem yapabilir, bu rahatlamadır, artık kalksın bu baskılar, kalksın ki türk futbolu ilerlesin. bana göre futbolumuzu geri kalışının bir nedeni de futbolcu alem yapmasın gibi baskılardır.`
hollanda`da uyuşturucu serbest, sizin zamanınızda uyuşturucu kullanan futbolcu var mıydı?
-kullanan yoktu ama uyuşturucu ile ilgili bir anım var. dediğiniz gibi hollandada uyuşturcu serbest hatta bir çok restoranın menüsünde esrar bile var. biz de bir gün sarıyer ile hollanda`da kamp yaparken, selçuk yula ile çarşıda geziyorduk, karnımız çok acıkmıştı, bir restorana girdik, garson menüyü verdi ben seçtim, sıra selçuk ağabeyye geldi, o dil bilmediği için meüden rastgele bir şey seçmiş sonra garson geldi elinde ufak bir çanta ile bir tepsi var, bana yemeğimi verdi, selçuk ağabeye de çantayı, ben anladım durumu ama çaktırmadım, selçuk abi çantayı açtı bu ne biçim yemek ya derken bir baktı esrarlı sigara çıktı, ne oluyoruz lan falan deyip, şok oldu.`
hep başka futbolcuların bombalarını konuştuk, senin başından geçen bir hikayen var mı?
-var da çok rezillik benimkisi, tam aptallık yani, sarıyerde oynarken pakistanlı bir futbol topu imalatçısı ile tanışmıştım. adama aracı olup bizim kulübe sponsor karşılığı onun toplarını aldık. sonra o toplarla ilk maça çıkacağız, soyunma odasında bir baktım hoca beni yedek bırakmış, inanılmaz yıkılmıştım yedek kalınca sen misin lan beni oynatmayan dedim aldım bizim o pakistanlının getirdiği topu, döndüm hocaya top benim, beni oynatmazsan ben de topumu vermem dedim. benimki salaklık işte çocukça bir hareket yapmıştım öyle ama soyunma odasındakiler ne yapıyor bu diye uzubn süre kendilerine gelememişlerdi.`
bir de çoğu futbolcunun lakabı vardır, seninki neydi?
-benim lakabım pandaydı. galatasarayda oynarken tugay ile arif takmıştı, bir arabam vardı o zaman aynı pandaya benziyordu, hatta tugay ile arif bana bir oyuncak panda almışlardı.`
son olarak türk futbolunu nasıl değerlendiriyorsun, sen bir orta saha oyuncusuydun, şu an türkiye`de bir çok takımın en büyük problemi orta sahası?
-dediğiniz gibi orta sahada problem var bu tüm takımlara yansıyor, avrupadaki takımlarımızın da hali ortada, ben ön libero oynardım ama şimdi bakıyorum bizim takımların çoğunda doğru düzgün bir ön libero yok. ben o mevkide çok iyi oynardım hatta sercan benim ona attırdığım goller sayesinde 30 yaşından sonra fenerbahçe`ye transfer olmuştu.
linkin yalan olma ihtimaline karşı copy-paste;
1990lı yılların başlarında hollandadan türkiye`ye gelen, hem galatasaray hem de fenerbahçe formaları giyen milli futbolcu mustafa yücedağ, ilginç bir o kadar da komik anılarını taha dağlı`ya anlattı.
futbolculuk kariyeriniz biraz karışık, birçok şaibe var önce hollandadan türkiyeye geldiğiniz de söyleniyor, tam tersi de aslının anlatır mısınız?
-hollandada doğup büyüdüm, ajaxta futbola başladım oradan da türkiyeye geldim uzun süre de türkiye ile hollanda arasında mekik dokudum.`
nasıl yani?
17 yaşında ajaxta profesyonel oldum sonra zwolle takımında 2 yıl kiralık oynadım daha sonra 1985 yılında galatasaray`a geldim ancak beni beğenmediler ve geri döndüm. 1988 yılında da fenerbahçe beni istedi 3 aylığına fenerbahçeye geldim. ancak fenerbahçeye tam transfer olurken ismini vermek istemiyorum bir yönetici benden dereağzında 1000 kez top sektirmemi istedi, şaşırıp kaldımya bin kere top mu sektirilirdedim sonra beni geri gönderdiler. tam hollandaya dönmeye hazırlanıyordum bu sefer sarıyerden istediler, baktım top sektir diyen falan yok ben de kabul ettim ve sarıyere transfer oldum. ardından da önce galatasaray sonra fenerbahçe sonra tekrar sarıyerde oynadım. bir yıl sonra tekrar hollandaya döndüm ve grafshaap takınma transfer oldum ama orada da tutturamayınca bu kez gaziantepspor`a transfer oldum, antep benim memleketim diye tercih ettim `
bir saniye kafam karıştı, kaç takım oldu öyle bir git bir gel
-evet biraz karışık ama daha bitmedi gaziantepspordan sonra 1995 yılında tekrar sarıyere transfer oldum. sarıyerde oynarken bulgaristan`ın lokomotif sofya takımına gidiyordum ancak yönetim izin vermedi, hoca da bana ihtiyacı olduğunu söyleyince çok gitmek istememe rağmen gidemedim fakat 3 ay sonra devre arasında sarıyerde de takıştığım insanlar oldu yine ayrıldım tam hollandada bir takım bulmuştum gidiyordum, talihsiz bir sakatlık geçirdim. sakatlanınca almadılar tabi beni ben de mecburen 1996 yılında futbolu bıraktım.`
abi ne yaptın sen daha oynayacaktın yani, yaş kaç oldu bu arada?
-ben 1966 doğumluyum futbolu bırakırken de 30 yaşındaydım gençtim yani daha
pardon o kadar çok takım oldu ki ben de 40`a gelmişsindir sandım. neyse transferleri bir kenara bırakalım, milli takıma geçelim. kaç kez milli oldun?
-`9 kez a milli takımda oynadım tabi bizim zamanımızda milli maçlar çok zordu, gelen geçen yeniyordu bizi, şimdi oynasak daha iyi olurdu.`
1980li yılların sonunda milli takım yenilirken bayağı da efsane gibi hikaye çıkıyormuş her mağlubiyetin ardından. sizin de öyle anılarınız var mı?
-olmaz mı, biz 8-0lık ingiltere mağlubiyetlerinin hikayeleri ile milli olduk. o anılar hep anlatılırdı, kaleci yaşar, abdülkerim, fatih uras`ın bombaları her milli maç öncesi kamp yaptığımız odada toplanır onların maceralarını dinlerdik, sonra makara yapıp maça çıkardık.`
sizin zamanınızda kamplarda böyle mi eğlenirdiniz? şimdiki futbolcular odalarına çekiliyor, i-pod ve lap-top ile vakit geçiriyorlar.
-`bizim zamanımızda yoktu tabi öyle şeyler, biz de her milli maç kampında birinin odasında toplanıp, kim bomba yapmış onları konuşur gülerdik, inanılmaz espriler dönerdi.`
en eğlenceli oda kimin odasıydı?
-feyyaz ile recepinkiydi. genelde onlarda takılırdık. feyyaz süper espriler yapardı.`
malzemesiz makara olmaz sizin malzemeler kimlerdi?
-`kaleci yaşar, deli nezihi, abdülkerim durmaz, çingene arif. ama en çok kaleci yaşar `
kova yaşar diyordunuz herhalde ona. ingiltere`den 8 gol yedi diye.
-lakabı kova yaşardı da biz ona yaşar abi diyorduk, hem sadece ingiltereden yediği goller değil fenerbahçede de çok bomba yapardı o. bir sefer bir maç sırsında rakip kimdi hatırlamıyorum korner oldu, yaşar abi çıktı topa bende diye bağırdı sonra yere düştü, bi baktık top yaşar abi ile beraber kornerden gol olmuş, sonra yaşar abi kalktı ellerini göstererek ulan bu koca ellerden o top nasıl geçti diye söylenip durdu. yaşar abi ile sarıyer`de de birlikte oynadık orada da çok komik işler yapardı, yedek kaleci müler vardı sonra türk olup adını değiştirdi metin mert oldu, yaşar abi ile ikisi çok çekişirdi`
milli maçlara böyle mi hazırlanıyordunuz yani makara yaparak?
-`aslında komik ama gerçek, biz öyleydik inanır mısın bizim bir avusturya zaferimiz vardır, biz avusturya maçını bu esprilerle kazandık. yaşar abi takımın neşe ve motivasyon kaynağıydı, her takıma lazım bir adamdır kendisi, kopartırdı bizi gülmekten, arkadaşlık da çok güzeldi bu tür muhabbetler sayesinde. her maç öncesi biz o eski hikayeleri birbirimize anlatıp, gülerek motive olurduk.`
çok ilginç, bir de çingene arif var dediniz onun muhabbeti nasıldı?
-`dünyanın en muhabbetli adamıdır arif abi, bir de süper futbolcuydu, o topu eliyle alacakmış gibi yapıp göğsünde yumuşatması vardı, o hareketi ilk gördüğümde bu adam dünyanın en iyi futbolcusu demiştim. onun en iyi arkadaşı abdülkerimdi hep ikisi takılırlardı.
onca karışık bir futbolculuk kariyerinin yanı sıra bir de abdülkerim gibi, arif gibi, sokak kültürünü iyi bilen, fırlama diye tabir edilen futbolcularla da ilişkilerin olmuş. oysa sen hollanda kültürü almış genç bir futbolcuydun bir anda hollanda`dan gelip böyle bir ortama nasıl uyum sağladın?
-`valla kolay olmadı tabi, ben frank rijkaard, marco van basten, ronald koeman, johan cruyflarla birlikteydim. çevrem onlardı, sonra türkiyeye gelip böyle enterasan ama sıcak ilşikiler görünce biraz şaşırdım ama beni şaşırtan başka şeyler de olmuştu, örneğin galatasaray`a ilk geldiğimde benim adımı gizli tutmuşlar hani o dönemlerde futbolcu kaçırma olayları oluyor diye böyle bir önlem almışlar. birkaç gün sonra gazete okuyordum bir baktım galatasaray gurbetçi futbolcu kamil dumanlıyı transfer ediyordiye bir haber, gazetedeki resme baktım, ben varım, isme baktımkamil dumanlı yazıyor, yahu bu ben değilim dedim, sonra sorup soruşturdum meğer gazeteciler masörü sıkıştırmış o futbolcu kim diye, masör mehmet de yönetimin kaçırma olaylarına önlem aldığını bildiği için cevap vermemiş, gazeteciler sıkıştırınca da bir isim sallamış kamil dumanlı diye, onlar da yazmışlar.`
peki türkiye`ye geldiğine pişman oldun mu? ajax`ta kalsaydın daha iyi mi olurdu?
-`açıkçası çok pişman oldum çünkü dediğim gibi orada arkadaşlarım frank rijkaard, marco van basten, ronald koemandı teknik direktörümüz de johan cruyfdu. cruyf beni çok severdi, hatta bir gün barcelona maçında neu camp`a çıkarken tünelde bana sarılmıştı, onunla sarmaş dolaş sahaya çıktık, kafayı kaldırdım 100 bine yakın seyirci cruyf diye bağırıyor, tüylerim diken diken olmuştu.`
o zaman sen neu camp gibi dünya çapında statlara alışıksın, oysa o dönemde türkiyedeki futbolcular, wembleye ayak basmak için birbirleri ile yarışıyormuş, soyunma odasının havuzunu görünce şok yaşayanlar olmuş.
-ben alışıktım öyle ortamlara sadece neu campta değil, hollandadan da aşlığım. bizim ajaxta soyunma odalarında bile havuz vardı, belimize kadar suya girip, vücudumuzu dinlendiriyorduk, sonra sarıyere gelince antrenman sonrası duş almak için tarabya oteline gitmek zorunda kalıyorduk. türkiye ile avrupa arasında böyle bir fark var maalesef.`
frank rijkaard, marco van basten, ronald koeman biri barcelona, biri psv, biri de hollanda milli takımının hocası, bu isimlerle hala görüşüyor musun?
`zaman zaman görüşüyorum hala muhabbetimiz var, beni çok iyi tanırlar, johan cruyf benim için ben bir tane türk tanıyorum o da yücedağ derdi. yıllar önce ordu milli takımı ile amsterdama gitmiştik, şehir merkezinde dolaşırken, frank rijkaarda rastlamıştım, o da kız arkadaşı ile geziyordu, beni görünce sarılıp, sohbet ettik hatta bizim takımdaki arkadaşları da rijkaard ile tanıştırmıştım. bunların yanı sıra ajax kulübü bana her yıl sezonluk bilet gönderir, ayrıca ajax`ın veteranlar maçlarına da her yıl davet ederler, ben de gider eski futbolcularla birlikte oynarım.`
onların teknik direktörlüklerini nasıl buluyorsun?
-rijkaard, cruyftan öğrendiği tecrübeler sayesinde başarılı teknik direktör oldu, van bastenin ise çok hataları var, örneğin geçen yaz dünya kupası maçında van bastene çok kızmıştım. hollanda-portekiz maçında sırf şahsi meselesi nedeni ile ruud van nistelroy gibi büyük bir golcüyü oynatmadı, ruud oynatılmaz mı hiç, zaten cezasını da maçı kaybederek çekti. koemanı da başarılı buluyorum psvde iyi işler yapıyor.`
tekrar türkiye`ye dönelim, futbolculuk yıllarında sigara, alkol kullanır mıydınız?
-`alkol içerdik de, sigaraya sonradan başladım, açıkcası biz alem yapardık, çoğu zaman takım halinde giderdik, tavernalara, diskolara falan çok takılırdık, bir de ben çiçek pasajına çok giderdim.`
gece hayatınız vardı yani, çapkınlık da yapar mıydınız?
-`tabiki yapardık, her bekar futbolcu yapardı, ben de çapkın biriydim. ama futbolcunun gece hayatı olmaz diye klişelerden kurtulmak lazım. futbolcu da insan, robot değil ki, gezecek, eğlenecek, hem içki içince, vücut bir antrenmanla alkolü atabiliyor yani o kadar zararı olmuyor. üstelik gece hayatı futbolcunun deşarj olmasıdır, benim için öyleydi, antrenmanları kaçırmadıktan sonra her futbolcu alem yapabilir, bu rahatlamadır, artık kalksın bu baskılar, kalksın ki türk futbolu ilerlesin. bana göre futbolumuzu geri kalışının bir nedeni de futbolcu alem yapmasın gibi baskılardır.`
hollanda`da uyuşturucu serbest, sizin zamanınızda uyuşturucu kullanan futbolcu var mıydı?
-kullanan yoktu ama uyuşturucu ile ilgili bir anım var. dediğiniz gibi hollandada uyuşturcu serbest hatta bir çok restoranın menüsünde esrar bile var. biz de bir gün sarıyer ile hollanda`da kamp yaparken, selçuk yula ile çarşıda geziyorduk, karnımız çok acıkmıştı, bir restorana girdik, garson menüyü verdi ben seçtim, sıra selçuk ağabeyye geldi, o dil bilmediği için meüden rastgele bir şey seçmiş sonra garson geldi elinde ufak bir çanta ile bir tepsi var, bana yemeğimi verdi, selçuk ağabeye de çantayı, ben anladım durumu ama çaktırmadım, selçuk abi çantayı açtı bu ne biçim yemek ya derken bir baktı esrarlı sigara çıktı, ne oluyoruz lan falan deyip, şok oldu.`
hep başka futbolcuların bombalarını konuştuk, senin başından geçen bir hikayen var mı?
-var da çok rezillik benimkisi, tam aptallık yani, sarıyerde oynarken pakistanlı bir futbol topu imalatçısı ile tanışmıştım. adama aracı olup bizim kulübe sponsor karşılığı onun toplarını aldık. sonra o toplarla ilk maça çıkacağız, soyunma odasında bir baktım hoca beni yedek bırakmış, inanılmaz yıkılmıştım yedek kalınca sen misin lan beni oynatmayan dedim aldım bizim o pakistanlının getirdiği topu, döndüm hocaya top benim, beni oynatmazsan ben de topumu vermem dedim. benimki salaklık işte çocukça bir hareket yapmıştım öyle ama soyunma odasındakiler ne yapıyor bu diye uzubn süre kendilerine gelememişlerdi.`
bir de çoğu futbolcunun lakabı vardır, seninki neydi?
-benim lakabım pandaydı. galatasarayda oynarken tugay ile arif takmıştı, bir arabam vardı o zaman aynı pandaya benziyordu, hatta tugay ile arif bana bir oyuncak panda almışlardı.`
son olarak türk futbolunu nasıl değerlendiriyorsun, sen bir orta saha oyuncusuydun, şu an türkiye`de bir çok takımın en büyük problemi orta sahası?
-dediğiniz gibi orta sahada problem var bu tüm takımlara yansıyor, avrupadaki takımlarımızın da hali ortada, ben ön libero oynardım ama şimdi bakıyorum bizim takımların çoğunda doğru düzgün bir ön libero yok. ben o mevkide çok iyi oynardım hatta sercan benim ona attırdığım goller sayesinde 30 yaşından sonra fenerbahçe`ye transfer olmuştu.