22
üniversite için evimde çok vakit geçiremiyorum sözlük. her tatil dönüşü otobüsten iner inmez eve gelince ilk işim gstv'yi açmak olurdu "bir zamanlar". büyük bir hevesle açar izlerdim. galatasaray klipleri döner. yengelerle röportajlar çıkar. galatasaraylı ünlülerle güzel sohbetler olurdu. sarı kırmızı yarışmaları izlerdim. aynı bölümleri dönüp dönüp izlerdim ne yalan söyleyeyim. ama şimdi son bir senedir durum o kadar kötü ki ben 2-3 aydır tatildeyim ve günün 16 saati uyanıksam 1 dakika bile açıp izlemiyorum kanalı. niye? çünkü moralim bozuluyor, sarı kırmızıyla hiç alakası olmayan saçma yemek programlarını yine alakasız insanlar sunuyor. galatasaray'a internette küfür saydıran adamlar boyunlarında atkıyla sarı kırmızı stüdyoda oturuyorlar. inanır mısın zapping yaparken bile fbtv'de daha çok takılır oldum. lan adamlar ne güzel ürünlerini tanıtıyorlar. adamlar ne güzel maçları yorumluyorlar. ne güzel marşlarını çalıyorlar. falan diye.
bu konuda belki de eleştiriden çok fikir üretmeliyiz. belki bizi duymayacaklar ama okuyacaklar. belki kulak vermeyecekler ama reytingler düşecek. ne bileyim bir umut. galatasaray'ın olduğu her yerde umut vardır.
ben bu başlığı açarken bile bu kadar dikkat çekeceğini düşünmemiştim. ama yazar arkadaşlar harika seçenekler sunuyor, sözlüğünde en çok bu yönünü seviyorum sanırım; aşırı derecede üretici bir topluluk. galatasaray diyince her şey duruyor.
aklıma gelen yeni bir öneriyi de paylaşmak istiyorum. taraftarların gruplar halinde katılıp yarışabileceği galatasaray ile ilgili bilgi yarışmaları yapılsın. eğer çok magazin isteniyorsa oyuncuların evleri gezilsin. onlarla bir hafta sonu geçirilsin. bu bir ara yapılıyordu kanalda. değişik illerle değişik köylerde çok güzel sarı kırmızı mekanlar var, bunlar gezilsin tanıtılsın. galatasaray muhabbetlerinin geçtiği küçük skeçler bile hazırlanabilir, tadımlık. başkanla, başkan yardımcılarıyla daha çok bir araya gelinip sohbet edilsin. müzelerimiz gezilsin. florya'ya, müzelere, derneklere nasıl ulaşılabileceğini anlatan küçük tanıtım filmleri yapılsın. kanalda sunucu olan kimselerin sadece üstleri galatasaray ürünü olmasın, kalpleri galatasaray'a aşık olsun. muhabirler taraftarlarla maça gitsin, stat ortamını tvye taşısınlar. köfte ekmek yesinler maçlarda. omuz omuza "saldır cimbombom" desinler.
çok mu şey istiyoruz, hiç bilmiyorum.
bu konuda belki de eleştiriden çok fikir üretmeliyiz. belki bizi duymayacaklar ama okuyacaklar. belki kulak vermeyecekler ama reytingler düşecek. ne bileyim bir umut. galatasaray'ın olduğu her yerde umut vardır.
ben bu başlığı açarken bile bu kadar dikkat çekeceğini düşünmemiştim. ama yazar arkadaşlar harika seçenekler sunuyor, sözlüğünde en çok bu yönünü seviyorum sanırım; aşırı derecede üretici bir topluluk. galatasaray diyince her şey duruyor.
aklıma gelen yeni bir öneriyi de paylaşmak istiyorum. taraftarların gruplar halinde katılıp yarışabileceği galatasaray ile ilgili bilgi yarışmaları yapılsın. eğer çok magazin isteniyorsa oyuncuların evleri gezilsin. onlarla bir hafta sonu geçirilsin. bu bir ara yapılıyordu kanalda. değişik illerle değişik köylerde çok güzel sarı kırmızı mekanlar var, bunlar gezilsin tanıtılsın. galatasaray muhabbetlerinin geçtiği küçük skeçler bile hazırlanabilir, tadımlık. başkanla, başkan yardımcılarıyla daha çok bir araya gelinip sohbet edilsin. müzelerimiz gezilsin. florya'ya, müzelere, derneklere nasıl ulaşılabileceğini anlatan küçük tanıtım filmleri yapılsın. kanalda sunucu olan kimselerin sadece üstleri galatasaray ürünü olmasın, kalpleri galatasaray'a aşık olsun. muhabirler taraftarlarla maça gitsin, stat ortamını tvye taşısınlar. köfte ekmek yesinler maçlarda. omuz omuza "saldır cimbombom" desinler.
çok mu şey istiyoruz, hiç bilmiyorum.