97
kardeşim, saat 4.24 oldu. uyku tutmadı beni. açtım telefondan twitter'a bakıyordum. bizim sözlük'ün twitter hesabı bir yazı paylaşmış. allah allah diyerek açtım okudum. okuduktan sonra kalktım geldi bilgisayarın başına. şimdi güzel kardeşim burada yazacaklarım içimden kopan şeyler bunu bilmeni istiyorum...
kardeşim, tanışma fırsatı dahi olmadığı ama aynı renklere gönül verdiğim güzel kardeşim benim bu hayatta öğrendiğim en önemli şey umudunu kaybetmemektir. hayır, başımdan geçtiği için biliyorum ve belleğime iyice kazınmış durumda. ben daha çocukken bir kalp hastalığına yakalandım. birkaç ameliyat da geçirdim. her şeyi yasakladılar, koşmak, heyecanlamak, adrenalin yok kontrol altında tutulacaksın dediler. uefa kupasını biliyorsun değil mi güzel kardeşim. hani çılgınlar gibi sevindiğimiz, ağladığımız belki de hayatımızın en heyecanlı 90 dakikası olan uefa kupası maçını. işte ben o uefa kupası maçını neredeyse izleyemiyordum. 12-13 yaşında bir çocuğum daha. 16 mayıs salı gecesi ne kadar ağladığımı bir ben bilirim. ağladım. ellerimi açtım yalvardım ne olur o maçı izleyeyim vallahi de billahi de başka bir şey istemiyorum diye. 17 mayıs günü babama yalvardım "bir kere daha gidelim doktora belki bu kez izin verir izlememe" diye. yolda tek yaptığım "allahım ne olur izin versin" demekti. bin kere demişimdir o kısa sürede. gittik odaya girdik ama kalbim pır pır atıyor. babamla konuştular. sonra yüzüme baktı o arada "doktor abi nolur izin ver" diyiverdim. çocukluk heyecanı işte. güldü ve tamam izin veriyorum dedi. tabii şart koştu bir kişi maç boyunca yanımdan hiç ayrılmayacak en ufak kötü bir durumda tv kapanacaktı. 17 mayıs 2000 benim hayatımın en güzel günüydü. maçımızı izledim maçtan sonra babamla tura bile çıktık.
yıllar geldi geçti. hayatım hastane ve ev arasında geçti. neler yaşadığımı bir ben biliyorum. ama bir an olsun ümitsizliğe kapılmadım. umudumu hiç yitirmedim. şu an allaha şükürler olsun ki atlattım sayılır hastalığımı. artık çok olmasa da halı saha maçı yapabiliyorum. allahını seven defansa gelsin kuralına uymuyorum pek... e olsun o kadar da...
kardeşim, sana yalvarıyorum, umudunu kaybetme, gel mücadele et. allah büyük ve ondan ümit kesilmez. 'yardımcı olarak allah yeter'* sen mücadele etsen karşında kim durabilecek? sen ümidini kestiğin an yenilgiyi kabullenmiş olursun ki bir galatasaraylı yenilgiyi asla ve asla kabul etmez. galatasaraylı savaşır kazanana kadar savaşır. sen bir galatasaraylısın!
kazanacaksınız!
kazanmak için oynayacaksınız!
kardeşim, tanışma fırsatı dahi olmadığı ama aynı renklere gönül verdiğim güzel kardeşim benim bu hayatta öğrendiğim en önemli şey umudunu kaybetmemektir. hayır, başımdan geçtiği için biliyorum ve belleğime iyice kazınmış durumda. ben daha çocukken bir kalp hastalığına yakalandım. birkaç ameliyat da geçirdim. her şeyi yasakladılar, koşmak, heyecanlamak, adrenalin yok kontrol altında tutulacaksın dediler. uefa kupasını biliyorsun değil mi güzel kardeşim. hani çılgınlar gibi sevindiğimiz, ağladığımız belki de hayatımızın en heyecanlı 90 dakikası olan uefa kupası maçını. işte ben o uefa kupası maçını neredeyse izleyemiyordum. 12-13 yaşında bir çocuğum daha. 16 mayıs salı gecesi ne kadar ağladığımı bir ben bilirim. ağladım. ellerimi açtım yalvardım ne olur o maçı izleyeyim vallahi de billahi de başka bir şey istemiyorum diye. 17 mayıs günü babama yalvardım "bir kere daha gidelim doktora belki bu kez izin verir izlememe" diye. yolda tek yaptığım "allahım ne olur izin versin" demekti. bin kere demişimdir o kısa sürede. gittik odaya girdik ama kalbim pır pır atıyor. babamla konuştular. sonra yüzüme baktı o arada "doktor abi nolur izin ver" diyiverdim. çocukluk heyecanı işte. güldü ve tamam izin veriyorum dedi. tabii şart koştu bir kişi maç boyunca yanımdan hiç ayrılmayacak en ufak kötü bir durumda tv kapanacaktı. 17 mayıs 2000 benim hayatımın en güzel günüydü. maçımızı izledim maçtan sonra babamla tura bile çıktık.
yıllar geldi geçti. hayatım hastane ve ev arasında geçti. neler yaşadığımı bir ben biliyorum. ama bir an olsun ümitsizliğe kapılmadım. umudumu hiç yitirmedim. şu an allaha şükürler olsun ki atlattım sayılır hastalığımı. artık çok olmasa da halı saha maçı yapabiliyorum. allahını seven defansa gelsin kuralına uymuyorum pek... e olsun o kadar da...
kardeşim, sana yalvarıyorum, umudunu kaybetme, gel mücadele et. allah büyük ve ondan ümit kesilmez. 'yardımcı olarak allah yeter'* sen mücadele etsen karşında kim durabilecek? sen ümidini kestiğin an yenilgiyi kabullenmiş olursun ki bir galatasaraylı yenilgiyi asla ve asla kabul etmez. galatasaraylı savaşır kazanana kadar savaşır. sen bir galatasaraylısın!
kazanacaksınız!
kazanmak için oynayacaksınız!