8846
sana karşı ne hissetiğimi ne ben biliyorum ne bir çok galatasaray taraftarı biliyor be arda.
15 nisan 2006 manisaspor fenerbahçe maçında belki de seni tekrar yuvana kavuşturan futbolu oynadın.
yanlış hatırlamıyorsam 2 asist yapmıştın ve fenerbahçe'nin sağ kanadını felç etmiştin.
pek kimse tanımıyordu seni bizden aslında o aralar. sormuştuk kim bu çocuk diye. bizim futbolcumuz kiralık olarak manisaspor'a gitti denince sevinmiştik.
sonra döndün yuvana. evim dediğin galatasaray'a. bir şampiyonlar ligi ön eleme maçıydı.
tarih 9 ağustos 2006'yı gösteriyordu. rakip mlada boleslav.
ve sen hepimizi kendine hayran bırakmıştın. oynadığın futbol ve attığın goller ile.
saçların biraz tuhaftı o aralar. dış görünüşünden çok futbol'a konstantre olduğun o kadar belli oluyordu ki.
sen yedek kulübesine doğru koşarken biz tribünde "bu çocuk geleceğimiz, bu çocukla çok kupa alırız" diye konuşmaya başlamştık.
o "66" numaranla o sezon yakıp yıkmıştın ortalığı futbolunla. hani o sevdiğin 6 numara dolu olduğu için aldığın 66 numarayla.
herkes seviyordu seni. fenerlisi, beşiktaşlısı bile seviyordu seni.
ama birden bir şey oldu be arda. o saçları tuhaf olan arda gitti, saçları ve imajı düzgün bir arda geldi.
magazin programlarında görmeye başladık seni. gençtir hakkıdır dedik. futbolunu oynasın bize yeter dedik.
ama sen çok değişmiştin artık. yeni tanıdığın insanlar mı seni etkiledi bilmiyorum, bilmek de istemiyorum aslında.
sorumlulukların büyümüştü. 10 numara ve kaptanlık verilmişti sana. bizim tanıdığımız arda o 10 numarayı alır ama kaptanlığı almazdı.
"benden daha çok hak edenler var" derdi diye düşünüyorduk. ama sen ikisini de aldın. takım gittikce daha kötüye gidiyordu. ama sen tv programlarına çıkıp gülüp eğleniyordun. "sizin hiç mi hatanız yok" diye soracak olursan arda, var bizim de hatalarımız var. belki sana fazla yüklendik belki hak etmediğin halde küfürler yedin. belki fazla büyüttük seni gözümüzde. "paris hilton" ile ilgili besteler yapmasak daha iyi olurdu belki. belki belki belki. ama bu saydıkların hiç biri bizi seni haklı göstermez. sen bizi en zor zamanımızda bıraktın gittin be arda. 2. babam dediğin fatih terim'i bırakıp gittin. takım senin üzerine kurulmuştu ama sen arkana bakamdan çektin gittin. sonra bizim hakkımızda "o kulüp" diye bahsettin. unutur mu bu taraftar bunu? bence unutmaz arda unutmaz.
sen gittikten sonra neler oldu biliyor musun arda? 2 sene üst üste şampiyon olduk. 2 sene üst üste süper kupa finalini kazandık.
şampiyonlar ligi'nde çeyrek finale yükseldik. real madrid elimizden kaçtı. onlarca yıldızın arasında 2 dünya yıldızı geldi. drogba geldi, sneijder geldi.
seni arıyor muyuz sence gerçekten? sırf tff'nin getirdiği 6 yabancı kuralı sonrası yine geldin gündeme. aslında bu bile bir çoğumuzun sana bakış açısını göstermeye yeter de artar bile. gelsen sevinir miyim bilmiyorum. attığın gollere elbet sevinirim ama bildiğim tek bir şey var. seni eskisi gibi hiç bir zaman sevemeyeceğim.
15 nisan 2006 manisaspor fenerbahçe maçında belki de seni tekrar yuvana kavuşturan futbolu oynadın.
yanlış hatırlamıyorsam 2 asist yapmıştın ve fenerbahçe'nin sağ kanadını felç etmiştin.
pek kimse tanımıyordu seni bizden aslında o aralar. sormuştuk kim bu çocuk diye. bizim futbolcumuz kiralık olarak manisaspor'a gitti denince sevinmiştik.
sonra döndün yuvana. evim dediğin galatasaray'a. bir şampiyonlar ligi ön eleme maçıydı.
tarih 9 ağustos 2006'yı gösteriyordu. rakip mlada boleslav.
ve sen hepimizi kendine hayran bırakmıştın. oynadığın futbol ve attığın goller ile.
saçların biraz tuhaftı o aralar. dış görünüşünden çok futbol'a konstantre olduğun o kadar belli oluyordu ki.
sen yedek kulübesine doğru koşarken biz tribünde "bu çocuk geleceğimiz, bu çocukla çok kupa alırız" diye konuşmaya başlamştık.
o "66" numaranla o sezon yakıp yıkmıştın ortalığı futbolunla. hani o sevdiğin 6 numara dolu olduğu için aldığın 66 numarayla.
herkes seviyordu seni. fenerlisi, beşiktaşlısı bile seviyordu seni.
ama birden bir şey oldu be arda. o saçları tuhaf olan arda gitti, saçları ve imajı düzgün bir arda geldi.
magazin programlarında görmeye başladık seni. gençtir hakkıdır dedik. futbolunu oynasın bize yeter dedik.
ama sen çok değişmiştin artık. yeni tanıdığın insanlar mı seni etkiledi bilmiyorum, bilmek de istemiyorum aslında.
sorumlulukların büyümüştü. 10 numara ve kaptanlık verilmişti sana. bizim tanıdığımız arda o 10 numarayı alır ama kaptanlığı almazdı.
"benden daha çok hak edenler var" derdi diye düşünüyorduk. ama sen ikisini de aldın. takım gittikce daha kötüye gidiyordu. ama sen tv programlarına çıkıp gülüp eğleniyordun. "sizin hiç mi hatanız yok" diye soracak olursan arda, var bizim de hatalarımız var. belki sana fazla yüklendik belki hak etmediğin halde küfürler yedin. belki fazla büyüttük seni gözümüzde. "paris hilton" ile ilgili besteler yapmasak daha iyi olurdu belki. belki belki belki. ama bu saydıkların hiç biri bizi seni haklı göstermez. sen bizi en zor zamanımızda bıraktın gittin be arda. 2. babam dediğin fatih terim'i bırakıp gittin. takım senin üzerine kurulmuştu ama sen arkana bakamdan çektin gittin. sonra bizim hakkımızda "o kulüp" diye bahsettin. unutur mu bu taraftar bunu? bence unutmaz arda unutmaz.
sen gittikten sonra neler oldu biliyor musun arda? 2 sene üst üste şampiyon olduk. 2 sene üst üste süper kupa finalini kazandık.
şampiyonlar ligi'nde çeyrek finale yükseldik. real madrid elimizden kaçtı. onlarca yıldızın arasında 2 dünya yıldızı geldi. drogba geldi, sneijder geldi.
seni arıyor muyuz sence gerçekten? sırf tff'nin getirdiği 6 yabancı kuralı sonrası yine geldin gündeme. aslında bu bile bir çoğumuzun sana bakış açısını göstermeye yeter de artar bile. gelsen sevinir miyim bilmiyorum. attığın gollere elbet sevinirim ama bildiğim tek bir şey var. seni eskisi gibi hiç bir zaman sevemeyeceğim.