selçuk inan

bizim bir oktay abi vardı. emekli öğretmendi sanırım. kırtasiye işletiyordu. kent gündemini, ülke gündemini meşgul eden meseleler tartışılırken hep sessiz kalırdı. herkes sinirlenirdi bu duruma çünkü oktay abi'nin duyarlı bir insan olduğunu bilirdik. sessiz kalmasını kabul edemezdik. hatta ben de içten içe oktay abi'yi korkaklıkla suçlardım. buradaki "en devrimci"mizden bile daha devrimcidir muhtemelen, zira 12 mart ve 12 eylül zulümlerini doğrudan yaşamış bir abimizdi. hiçbir basın açıklamasını, eylemi kaçırmazdı ama hep uzaktan izlerdi. kenardan alkış tutardı falan. çok dokunurdu bana. bir gün dayanamayıp sordum. hatta biraz da saygısızca sordum o anki sinirimle, gayet olgunca cevapladı; " düşünceni belli etmen gerekmez. ona göre yaşaman yeterlidir. işini düzgün yap, insanlar senin ne düşündüğünü biliyor ve işini düzgün yapıyorsan görüşün için yapabileceğin en iyi şeyi yapıyorsundur. o zaman senle empati kurabilirler, haklı olduğunu düşünebilirler." gibisinden bir şeyler söylemişti. işini düzgün yapıp insanların saygısını kazanıyorsan, seni tanıyanlar da "aaa bak bu adam böyle böyle düşünüyor ama gayet iyi biri" gibi bir düşünceye kapılıp empati kurmaya başlayabiliyor.

"sessız kalmak,dusunmemek,hıssetmemek,anlamamak demek degıl." twitterdan bunu söylemiş selçuk. bence gösterilebilecek en anlamlı tepkiyi vermiş. bu adamı 15-16 yaşında, iktidardan nefret eden çocuklar da takip ediyor. vereceği bir tepki çok fazla büyütülebilir. keşke hakan şükür de aynı oranda "akil" davranabilseydi.