yıldırım demirören

hala net olarak bir şeyi göremediğimiz "görevli" tff başkanıdır. bu adam tff başkanlığında "başkan olursam uefa nın teamüllerini yerine getireceğim, türk futbolunu şike lekesinden temizleyeceğim" deyip bir gecede birileri tarafında tff başkanlığı adaylığından el ayak çektirilen kürşat tüzmen'in yerine görevlendirilmiştir. şunu net bir şekilde görmemiz lazım siyassetin futbolla bu derece iç içe girdiği bir yapı altında ister demirören olsun, ister haluk ulusoy olsun tff özerk bir kurum gibi davranmadıkça türk futboluna dair pembe tabloları asla çizemeyiz.. demirören şu an tff nin bir başkanı gibi değil üstün emirlerini yerine getirmekle görevli olan bir çalışan gibi davranmaktadır.. şu basit örnek ve gerçek bence her şeyi açıklıyor..

tarih 21 mayıs 2013 webo ve drogba ırkçılık olayı ile ilgili spor bakanı suat kılıç ile bir araya geliyor ve konu yabancı sayısına geliyor

didier drogba: liginizin kalitesi artıyor ama yabancı sayısının sınırlanmaması gerekiyor. ingiltere gibi minimum 8 yerli oyuncu olması gerekir.

suat kılıç: ama milli takıma futbolcu bulamıyoruz

haberin linki:

http://skorer.milliyet.com.tr/.../1711708/default.htm

işte olayın özü bu dümdüz, futbola inanılmaz derecede basit bir gözle bakan ya da bakmak isteyen anlayıştadır... hal böyle olup tff nin özerkliğinin yok olduğu bir ortamda haluk ulusoy gelse ne değişecek ? "vermeyince mabud neylesin mahmut" sözünü hatırlatır ve entrymi noktalarım