127
''maçı omuz omuza izleyelim'' diye bir çağrı yapmış oluşum. hiçbir zaman, ''önce lafı söyleyene bakarım, adam mı diye...'' kafasını taşımadığım için, sonuna kadar destekliyorum çağrılarını. adamlıkları, samimi olup olmadıkları, dün ne yaptıkları veya yarın ne yapacakları önemli değil; verdikleri mesaj ve yaptıkları çağrı bir şeyleri değiştirebilecek, ters giden şeyleri düzeltebilecek bir başlangıcın temellerini atmak için önemli.
samimi değillerse yarın yolumuza onlarsız devam eder, yine doğru yolu bulmaya, doğru yolda yürümeye çalışır; sporun düşmanlık değil, sadece rekabet olduğunu hatırlar ve ona göre davranırız.
bir seferliğine, karışık tribünlerde, yan yana bir maç izleyelim, provokatörlere prim vermeden sorunsuzca barış çağrımızı yapalım ki; bundan sonra tatlı rekabeti unutup aramıza düşmanlık tohumları ekmeye çalışanlar kabuklarına çekilsinler.
bu sadece bir başlangıç olacak. yoksa, türkiye'de spora kin ve nefret tohumları atanlar yönetimlerde hüküm sürdükçe; şikeciler, hukuksuzlar kollanmaya devam edildikçe, adalet sağlanmadıkça; barışın tam olarak inşaa edilmesi mümkün değil. adalet olmayan yerde huzur olmaz...
ama bizler hakkımızı ararken, adalet isterken, olayları kan davasına çevirmemeliyiz. birbirimizi dinlemeli ve anlamaya çalışmalıyız. kamplaşırsak, sadece bizim gibi düşünenlerle yan yana olursak, empati yeteneğimizi kaybedersek; haksızken kendimizi haklı sanmaya devam ederiz. etrafımızda yanlış yaptığımızı söyleyecek kimseyi barındırmazsak, eleştirdiğimiz ve karşısında ''direndiğimiz'' kişilere dönüşürüz.
sorunları çözmenin en etkili yolu, hatta tek yolu, birbirimizi dinlemekten geçiyor. bunun için önümüzde bir fırsat var. niye kullanmıyoruz?
samimi değillerse yarın yolumuza onlarsız devam eder, yine doğru yolu bulmaya, doğru yolda yürümeye çalışır; sporun düşmanlık değil, sadece rekabet olduğunu hatırlar ve ona göre davranırız.
bir seferliğine, karışık tribünlerde, yan yana bir maç izleyelim, provokatörlere prim vermeden sorunsuzca barış çağrımızı yapalım ki; bundan sonra tatlı rekabeti unutup aramıza düşmanlık tohumları ekmeye çalışanlar kabuklarına çekilsinler.
bu sadece bir başlangıç olacak. yoksa, türkiye'de spora kin ve nefret tohumları atanlar yönetimlerde hüküm sürdükçe; şikeciler, hukuksuzlar kollanmaya devam edildikçe, adalet sağlanmadıkça; barışın tam olarak inşaa edilmesi mümkün değil. adalet olmayan yerde huzur olmaz...
ama bizler hakkımızı ararken, adalet isterken, olayları kan davasına çevirmemeliyiz. birbirimizi dinlemeli ve anlamaya çalışmalıyız. kamplaşırsak, sadece bizim gibi düşünenlerle yan yana olursak, empati yeteneğimizi kaybedersek; haksızken kendimizi haklı sanmaya devam ederiz. etrafımızda yanlış yaptığımızı söyleyecek kimseyi barındırmazsak, eleştirdiğimiz ve karşısında ''direndiğimiz'' kişilere dönüşürüz.
sorunları çözmenin en etkili yolu, hatta tek yolu, birbirimizi dinlemekten geçiyor. bunun için önümüzde bir fırsat var. niye kullanmıyoruz?