143
buluşma günü akşam 17.00 de otobüste ahmeto adlı kardeşimden aldığım bir mesajla buluşma bir anda ta ebesinin nikahı denilen yere kemalpaşa'ya kaymıştır. gerek buluşmaya katılacak kişi sayısının beş olması, gerekse ahmeto kardeşimizin alsancak'a gelemeyecek olması sonucunda buluşma bir anda kemalpaşaya kaymıştır. bir anda tüm katılımcıların onayıyla ahmeto kardeşimizin bizi kemalpaşa'ya daveti, manyak manyak iş yapmayın ne kemalpaşa'sı lan diye olumsuz karşılanmayıp kabul edilmiş ve izmir otogarında buluşmak üzere sözleşilmiştir. otogarda buluşmamız sonrası mustycbu kardeşimiz diğer arkadaşlarımızla tanıştırılmış, akabinde amele sıcağında kemalpaşa dolmuşu beklenmeye başlanmıştır. gelen küçük peguot dolmuşun arka dörtlüsü doldurulup inceden yol alınmıştır. daha önce kemalpaşa'ya gitmeyen ben, olaydan tırsar bir bünyeyle daniel tozser kardeşime üniversite evindeki yemek sorunları isimli yirmi dakikalık kısa bir konferans verip yolculuğun bu kardeşimiz adına daha boktan geçmesine vesile olmuşumdur. yarım saatlik bir dağ, tepe, orman kombinasyonlu yolculuktan sonra kemalpaşa'ya varılmıştır. indikten beş dakika sonra ev sahibi rolüne soyunan ahmeto kardeşimiz bizi sıcak bir şekilde karşılamış ve bu dakikadan sonra kemalpaşa bizim lan havalarında yürümemize çanak tutmuştur. hemen sağlam bir kahvehane bulunmuş ve benim yıllardır alışık oldum alayına küfür mantığıyla bir maç izleme kıvamına gelinmiştir. bu arada ahmeto kardeşimiz ev sahibi olmanın avantajını kullanıp hepimize soğuk birer su söylemiştir. maçın başlamasıyla hemen havaya girilmiş her pozisyonda hop oturulup hop kalkılmıştır. takımımızın çok iyi pas yapması hepimizin içine aha gol geldi hissiyatını yerleştirmiş fakat yediğimiz talihsiz gol bizi fena halde üzmüştür. devre arasında kemalpaşa turu atılmış ve yazarlar tarafından galatasaray bu maçı satıyor diyen değerli bir arkadaşa, ahmeto'nun tanıdığı olması nedeniyle, galatasaray maç satmaz edasıyla kıs kıs gülünmüştür. ikinci yarıda kewell adlı arkadaşın ters ayakla şut nasıl atılır dersi vermesiyle keyifler tekrar yerine gelmiş ve ı love you harry kewell adlı şaheser tarafımızca söylenmeye başlamıştır. baros'un kaçırdığı gollerle ah çekilmiş, daha sonra yenilen ikinci bal kokan golle tamamen yüzler asılmıştır. bu arada maç boyunca önümüzdeki abi var gücüyle bağırarak beşiktaş'a ve hakemlere çok yaratıcı küfürler etmiş ve tarafımızca yılın en yaratıcı ve boğa sesli taraftarı seçilmiştir. maç bitmiş kafalar bir milyon şekilde dışarıya çıkılmıştır. bu sırada ben arkadaşlarıma bursa maçı noldu tarzında bir soru sormuş ve bursa 90 da atmış, galip cevabını alıp inceden uefa'ya nasıl gideriz hesapları yapmaya başlamışımdır. bu muhabbet yol boyu tartışılmış daha sonra üstümüzdeki stresin bir nebze olsun atılması için yemek yemeye karar verilmiştir. gidilen mekanda sırayla yemekler söylenmiştir. genelde siparişin pide olması ve ahmeto kardeşimle benim olaya; bana bir kelle, bana da kelle beyin karışık olsun diyerek ayrı bir mide zevki kazandırmamızla siparişler sona erdirilmiştir. gelen yemekler ayı gibi yenmiş ve masada galatasarayımız derin bir şekilde tartışılmıştır. yemek sonunda ahmeto kardeşimiz, kıyağını yapıp arabayla hepimizi bornova'ya atmış ve gecemiz de bu şekilde mağlubiyetin üzüntüsü ama buluşmamızın tebessümüyle sonuçlanmıştır. eve giderken galiba uefa'ya gidemicez düşüncesiyle içten içe eriyen ben, yatarken mustycbu kardeşimin bursa berabere kalmış oğlum mesajıyla derin bir oh çekmişimdir.