16
insanda farklı bir duygu uyandırır. yalnız karşıladığında bile şampiyonluğu tek başına olsan bile sevinirsin. ailenin olduğu şehir kendinden geçerek sokaklara dökülüp kutlarken şampiyonluğu sen odanda oturmuş içindeki şampiyonluk sevincinle mutlusundur. ertesi gün formanı geçirip sırtına okula gidersin, okulda gördüğün 3 tanecik formalı insan sana mutluluk verir. onları tanımasan bile birbirlerinize bakıp sevinirsiniz. öğlen yemek yemek için çıkarsın, seni formanla görmüş yüksek ihtimal bir fenerbahçe taraftarının "galatasaray taraftarı futboldan anlamıyor." cümlesine bile kulak asmassın. oradan çıkarsın en yakın store'a gidersin, hem içindeki sevinci diğer bu armaya gönül vermiş insanlarla yaşamaktır amacın hem de etrafındaki galatasaray sevgisini görmektir. kapıdan girersin ama içeride adım atmak zordur, nefes almak ayrı bir zordur. bir yanda atkılar, formalar, bayraklar, günün fırsatı ürünleri, aksesuarlar varken arka fonda çalan müzikle kendini kaybetmektir o duygu. insanları izlersin sadece, içlerindeki heyecanı, galatasaray özlemini, birbirleriyle renk arkadaşlıklarını. sonra ürünlere dokunursun, belki maddi durumun olmadığı için alamayacaksındır ama dokunursun. hepsini tek tek incelersin, eline birkaç şey alırsın sonra yerine bırakırsın. hamit, muslera, sneijder atkılarını tek tek açıp incelersin, daha hiç ayak basmadığın türk telekom arena'da atkı show hayallerine dalarsın. tişörtleri tek tek okursun, dokunursun. dedim ya şampiyonluk ayrı bir duygu, galatasaraylılık ayrı bir yaşam tarzı olmuştur senin için.