286
galatasaray – real madrid : 3-2 bize üç atana üç atarız
yazının başlığını maç sonunda fatih hoca maç sonu röportajında attı. her türlü teşekkür ediyorum hocaya, haddim olmayarak. altbaşlığı da mourinho atsın: 3-1 olunca korktuk!
maç iyi başladı gibiydi. takım hırsla saldırmaya başladı real kalesine. türkleri ve fatih hocayı tanıyanlar için normal bir başlangıç. tur maçı değil mi, evet. 3-0 kaybettiğin maçın rövanşında turu geçmek için ne yapman lazım, hem de real’e karşı. saldırıp şok bir golle maça başlamak isteyeceksin tabii, gayet normal. elbette real gibi dünyanın en iyi takımlarından birine böyle bir oyun stili aptalca gelebilir ama unutmayın başka çaren de yok. istanbul’da beraberliğe oynayıp, mıy mıy oynayacak takım istemiyorum ben. mutlaka akılcı oyun isteyenler vardır ama onlara bir şey söylemek bile gereksiz. henüz o düzeyde değiliz canlarım.
real hızlı oynamaya çalıştığımız anlarda bizi cezalandırdı. o kadar hızlı tek top yapıyorlar ki, vay vay vay. pozisyonlar arka arkaya geldi ve golü de buldular. hani böyle halı sahaya gidersin rakip uzun zamandır birlikte oynayan bir takımdır da sizi dağıtır ya, öyle bir takım işte real. anlaşılacağı gibi real dünyanın en iyi halı saha takımlarından biri, henüz vezirde gs sözlük takımıyla oynamadıkları için tabii. şaka bir yana, iki kişiyle pres yapıyor takım ama o kadar kolay o baskıyı asıyorlar ki, derslik.
yine maçın başında gol yedik, yine oynamaya çalışırken. sonra bir de baktık ki demirören yine dandik bir hakem vermiş maça. usta, bir hakem bu kadar kötü olur mu ya? pes yani. cüneyt çakır manu’yu yaktı arkadaşları da bizi. ama hep real’in işine yaradı yahu. madrid’deki real maçı, miy maçı ve içerdeki real maçı. allah, galatasaraylıları ve özellikle fatih hocayı gönderdiği hakemlerle sınıyor galiba.
ilk devre kafa kafaya gibi geçti. devre bittiğinde skor toplamda 0-4.
ikinci devre başladığında fatih hoca hamit’i çıkarıp amrabat’ı aldı. takım yine değişti. twitterdaki bir kısım galatasaraylının tanımıyla 53 numara. 53 numara demek eğer 12 numaraya benzetmekse, ayıp. yapmayın. ne zaman amrabat oyuna girse takımın gücü artıyor, buna biraz dikkat edin. amrabat şanslı olduğu için falan değil. her ne kadar işleri bazen zora soksa da topa bastığı, topu taşımaya çalıştığı için takımı öne taşıyor. savunmaya da yardım ediyor. eee, amrabat’ı beğenmeyelim peki, yerine robben’i alabileceksek bana uyar. ama çocuğun takıma katkısı fena değil. haksızlık etmeyelim hele ki sabri’yle dalga geçenlerle kızarken amrabat’a sallamayalım. klasik galatasaraylılara sallama köşemizi de doldurduğumuza göre yazıya devam edebiliriz.
galatasaray başladı yüklenmeye real kalesine. galatasaray arka arkaya golleri buldu. tamamı organize gollerdi. bu pas attı, öteki topu yakaladı, diğeri ortayı kesti, öbürkü vurdu gol oldu. ilk golde sneijder kesti eboue muhteşem bir sağ dış vurdu ki top çatala gitti. ikinci golde sabri topu şahane taşıdı sneijder’e, wesley istop ile bacak arasından atmayı tek vuruşla yaptı, ikinci vuruşu gol oldu. üçüncü golde de amrabat topu yerden kesti drogba topuğuyla golü attı. benim aklıma madjer, muhammet altuntaş geldi.
sonrasında galatasaraylılar tur hesabı yapmaya ve heyecanı yaşamaya başladı. ilk paragrafta dediğim gibi mourinho da korktuklarını söyledi. son dakikalarda ronaldo bir gol daha attı, oldu skor 3-2. bu golden sonra fatih hoca ile mourinho birbirlerine sarıldı. demek ki; ikisi de zıt hislerle “ulan 5 olur mu acaba” diye düşünmüşler.
efendim şimdi anlaşıldı ki, norveçli bir daha mümkünse dünya futbolunda ismini duymak istemediğim hakem galatasarayı yaktı. gerçi, biz o öyle olsaydı, hakem bunu verseysi, halamın bıyıkları olsa, diye turların geçilme hesaplarının yapılmayacağını biliriz. ama yine de deplasmanda gol atamadan dönmek büyük yıkım. hele ki real madrid gibi bir takıma karşı. belki galatasaray maçı 3-1 yapsa madrid’de real 5 yapacaktı. bilemeyiz. belki 5 yapsalardı bile bugün bugün turu geçerdik. bugünkü fransız hakem de berbattı, tekrar hatırlatayım dedim. berbat, aptal, dandik (babam okuyor oğlum, bunlarla idare edin) hakem mıknatısı olduk. kurtulmak lazım.
maç 3-1 olunca mourinho bile “korktuk” dedi ya, yalnız olmadığını biliyoruz. renksiz ve sarı kuşlar da korkmuşlardır. ama asıl şimdi korkmaları lazım. kendine müthiş güvenli ve sadece lige konsantre olmuş bir galatasaray var karşılarında.
twitterdan yazdım cevap vermedi, bedri baykam’a sormak istediğim sorular var. öyle ya, 2000 uefa kupası için galatasaray avrupa 17.si oldu demişti. kendisine iki sorum var. 1) galatasaray eğer real şampiyon olursa avrupa kaçıncısı olmuş sayılır? hani güreşteki gibi avrupa 5.si sayılır mı?
2) kendisi, fenerbahçe’nin avrupa 17.liği için mi haftalardır heyecanlanıyor.
kuşlara da çakarak yazıyı bitirdik. gayet güzel.
bu ülkede sadece bir tane avrupa fatihi var.
*
yazının başlığını maç sonunda fatih hoca maç sonu röportajında attı. her türlü teşekkür ediyorum hocaya, haddim olmayarak. altbaşlığı da mourinho atsın: 3-1 olunca korktuk!
maç iyi başladı gibiydi. takım hırsla saldırmaya başladı real kalesine. türkleri ve fatih hocayı tanıyanlar için normal bir başlangıç. tur maçı değil mi, evet. 3-0 kaybettiğin maçın rövanşında turu geçmek için ne yapman lazım, hem de real’e karşı. saldırıp şok bir golle maça başlamak isteyeceksin tabii, gayet normal. elbette real gibi dünyanın en iyi takımlarından birine böyle bir oyun stili aptalca gelebilir ama unutmayın başka çaren de yok. istanbul’da beraberliğe oynayıp, mıy mıy oynayacak takım istemiyorum ben. mutlaka akılcı oyun isteyenler vardır ama onlara bir şey söylemek bile gereksiz. henüz o düzeyde değiliz canlarım.
real hızlı oynamaya çalıştığımız anlarda bizi cezalandırdı. o kadar hızlı tek top yapıyorlar ki, vay vay vay. pozisyonlar arka arkaya geldi ve golü de buldular. hani böyle halı sahaya gidersin rakip uzun zamandır birlikte oynayan bir takımdır da sizi dağıtır ya, öyle bir takım işte real. anlaşılacağı gibi real dünyanın en iyi halı saha takımlarından biri, henüz vezirde gs sözlük takımıyla oynamadıkları için tabii. şaka bir yana, iki kişiyle pres yapıyor takım ama o kadar kolay o baskıyı asıyorlar ki, derslik.
yine maçın başında gol yedik, yine oynamaya çalışırken. sonra bir de baktık ki demirören yine dandik bir hakem vermiş maça. usta, bir hakem bu kadar kötü olur mu ya? pes yani. cüneyt çakır manu’yu yaktı arkadaşları da bizi. ama hep real’in işine yaradı yahu. madrid’deki real maçı, miy maçı ve içerdeki real maçı. allah, galatasaraylıları ve özellikle fatih hocayı gönderdiği hakemlerle sınıyor galiba.
ilk devre kafa kafaya gibi geçti. devre bittiğinde skor toplamda 0-4.
ikinci devre başladığında fatih hoca hamit’i çıkarıp amrabat’ı aldı. takım yine değişti. twitterdaki bir kısım galatasaraylının tanımıyla 53 numara. 53 numara demek eğer 12 numaraya benzetmekse, ayıp. yapmayın. ne zaman amrabat oyuna girse takımın gücü artıyor, buna biraz dikkat edin. amrabat şanslı olduğu için falan değil. her ne kadar işleri bazen zora soksa da topa bastığı, topu taşımaya çalıştığı için takımı öne taşıyor. savunmaya da yardım ediyor. eee, amrabat’ı beğenmeyelim peki, yerine robben’i alabileceksek bana uyar. ama çocuğun takıma katkısı fena değil. haksızlık etmeyelim hele ki sabri’yle dalga geçenlerle kızarken amrabat’a sallamayalım. klasik galatasaraylılara sallama köşemizi de doldurduğumuza göre yazıya devam edebiliriz.
galatasaray başladı yüklenmeye real kalesine. galatasaray arka arkaya golleri buldu. tamamı organize gollerdi. bu pas attı, öteki topu yakaladı, diğeri ortayı kesti, öbürkü vurdu gol oldu. ilk golde sneijder kesti eboue muhteşem bir sağ dış vurdu ki top çatala gitti. ikinci golde sabri topu şahane taşıdı sneijder’e, wesley istop ile bacak arasından atmayı tek vuruşla yaptı, ikinci vuruşu gol oldu. üçüncü golde de amrabat topu yerden kesti drogba topuğuyla golü attı. benim aklıma madjer, muhammet altuntaş geldi.
sonrasında galatasaraylılar tur hesabı yapmaya ve heyecanı yaşamaya başladı. ilk paragrafta dediğim gibi mourinho da korktuklarını söyledi. son dakikalarda ronaldo bir gol daha attı, oldu skor 3-2. bu golden sonra fatih hoca ile mourinho birbirlerine sarıldı. demek ki; ikisi de zıt hislerle “ulan 5 olur mu acaba” diye düşünmüşler.
efendim şimdi anlaşıldı ki, norveçli bir daha mümkünse dünya futbolunda ismini duymak istemediğim hakem galatasarayı yaktı. gerçi, biz o öyle olsaydı, hakem bunu verseysi, halamın bıyıkları olsa, diye turların geçilme hesaplarının yapılmayacağını biliriz. ama yine de deplasmanda gol atamadan dönmek büyük yıkım. hele ki real madrid gibi bir takıma karşı. belki galatasaray maçı 3-1 yapsa madrid’de real 5 yapacaktı. bilemeyiz. belki 5 yapsalardı bile bugün bugün turu geçerdik. bugünkü fransız hakem de berbattı, tekrar hatırlatayım dedim. berbat, aptal, dandik (babam okuyor oğlum, bunlarla idare edin) hakem mıknatısı olduk. kurtulmak lazım.
maç 3-1 olunca mourinho bile “korktuk” dedi ya, yalnız olmadığını biliyoruz. renksiz ve sarı kuşlar da korkmuşlardır. ama asıl şimdi korkmaları lazım. kendine müthiş güvenli ve sadece lige konsantre olmuş bir galatasaray var karşılarında.
twitterdan yazdım cevap vermedi, bedri baykam’a sormak istediğim sorular var. öyle ya, 2000 uefa kupası için galatasaray avrupa 17.si oldu demişti. kendisine iki sorum var. 1) galatasaray eğer real şampiyon olursa avrupa kaçıncısı olmuş sayılır? hani güreşteki gibi avrupa 5.si sayılır mı?
2) kendisi, fenerbahçe’nin avrupa 17.liği için mi haftalardır heyecanlanıyor.
kuşlara da çakarak yazıyı bitirdik. gayet güzel.
bu ülkede sadece bir tane avrupa fatihi var.
*