35
çocukluğumun rüyası, canımdan bir parça galatasarayımın ömrüm boyunca gördüğüm kaçıncı virajıdır bu? şu kesindir ki maçın kilidi arenada. uzatmaya gitme ihtimali düşündürüyor beni.
türkiye'de galatasaray'ın olmadığını düşünsenize bir? şu heyecanı yaşatacak takım var mı galatasaray'dan başka? futbolsever için büyük bayram. futbolsever için belki 2 gün vardır, ama galatasaraylı için maça günler değil, saatler vardır bir kere. gün kavramı çoktan anlamını yitirmiş, saatler haftalara benzemiş, yenen yemeğin tadından tuzundan bir şey anlaşılmamıştır bir kere. hele ki o maça giden taraftar, ne şanslı taraftardır benim gözümde!
maça gidenler, şanslısınız, paranız var, gönlünüz rahat, gidelim de maçımızı izleyelim diyorsunuz değil mi? ne kadar rahatsınız. sizler schalke maçında sus pus oturanlardan farklı olmayacaksınız, bu çok belli. galatasaray için kıçını yırtacak adamlar dışarda, sizler içerdesiniz. haketmiyorsunuz!
fakir taraftarlardanım. kulübüme fazla bir şey veremedim, sevgimden başka. bayan basket maçı finalinden tut, ahmet cömertte oynanan basketbol derbilerine kadar hepsine ufaklığımdan beri giderdim. maç hakkında bana bir şey sorsanız bilmem, çünkü ben maç izlemeye gitmedim, sahada olanlar beni fazla ilgilendirmezdi. gürültü yapıp, oyunculara tribünle birlikte gaz verip mutlu olan, kulübüne bir şey verdiğini sanan bir gerizekalıydım. benim verebileceğim tek şey buydu.
her önemli maç olduğu gibi, yine gidemeyeceğim bu maça da. gidemediğimiz maç real madrid maçı olsun, ama giden de hakkını versin be kardeşim ya.
galatasaray - bordeaux maçı, harry kewell doksana yazmış. sizler rahat rahat girmişsiniz maçınızı izliyorsunuz, yine sus pus duruyorsunuz. takımınızdan 2000 ruhunu beklemesini biliyorsunuz, ama tribünde yoksunuz. neyse, bekliyoruz stat dışında, görevlilere yapmadığımız yalakalık kalmamış. avrupa dönüşü lig maçında polislere yapmadığımız yalvarış, kovalamadığımız akreditasyon kalmamış! ama ne oluyor, tribünde yine kimse yok. sizler maçta olduğunuz için, ya da televizyon karşısında olduğunuz için, stat dışını bilmezsiniz. en sevdalı galatasaraylılar o maçı izleyemeyen galatasaraylılardır. diyeceksiniz ki, "maça giden adamın suçu mudur bunlar?" değildir tabi. ama allah kitap aşkına bağır be adam! bağır be kardeşim! mis gibi atmosfere sahip stadın var, aslanlar gibi takımın var, salak salak duruyorsun orda.
allah aşkına bağır be adam! allah aşkına.
biraz karışık oldu, heyecanıma verin. 40-45 saat kalmış zaten.
türkiye'de galatasaray'ın olmadığını düşünsenize bir? şu heyecanı yaşatacak takım var mı galatasaray'dan başka? futbolsever için büyük bayram. futbolsever için belki 2 gün vardır, ama galatasaraylı için maça günler değil, saatler vardır bir kere. gün kavramı çoktan anlamını yitirmiş, saatler haftalara benzemiş, yenen yemeğin tadından tuzundan bir şey anlaşılmamıştır bir kere. hele ki o maça giden taraftar, ne şanslı taraftardır benim gözümde!
maça gidenler, şanslısınız, paranız var, gönlünüz rahat, gidelim de maçımızı izleyelim diyorsunuz değil mi? ne kadar rahatsınız. sizler schalke maçında sus pus oturanlardan farklı olmayacaksınız, bu çok belli. galatasaray için kıçını yırtacak adamlar dışarda, sizler içerdesiniz. haketmiyorsunuz!
fakir taraftarlardanım. kulübüme fazla bir şey veremedim, sevgimden başka. bayan basket maçı finalinden tut, ahmet cömertte oynanan basketbol derbilerine kadar hepsine ufaklığımdan beri giderdim. maç hakkında bana bir şey sorsanız bilmem, çünkü ben maç izlemeye gitmedim, sahada olanlar beni fazla ilgilendirmezdi. gürültü yapıp, oyunculara tribünle birlikte gaz verip mutlu olan, kulübüne bir şey verdiğini sanan bir gerizekalıydım. benim verebileceğim tek şey buydu.
her önemli maç olduğu gibi, yine gidemeyeceğim bu maça da. gidemediğimiz maç real madrid maçı olsun, ama giden de hakkını versin be kardeşim ya.
galatasaray - bordeaux maçı, harry kewell doksana yazmış. sizler rahat rahat girmişsiniz maçınızı izliyorsunuz, yine sus pus duruyorsunuz. takımınızdan 2000 ruhunu beklemesini biliyorsunuz, ama tribünde yoksunuz. neyse, bekliyoruz stat dışında, görevlilere yapmadığımız yalakalık kalmamış. avrupa dönüşü lig maçında polislere yapmadığımız yalvarış, kovalamadığımız akreditasyon kalmamış! ama ne oluyor, tribünde yine kimse yok. sizler maçta olduğunuz için, ya da televizyon karşısında olduğunuz için, stat dışını bilmezsiniz. en sevdalı galatasaraylılar o maçı izleyemeyen galatasaraylılardır. diyeceksiniz ki, "maça giden adamın suçu mudur bunlar?" değildir tabi. ama allah kitap aşkına bağır be adam! bağır be kardeşim! mis gibi atmosfere sahip stadın var, aslanlar gibi takımın var, salak salak duruyorsun orda.
allah aşkına bağır be adam! allah aşkına.
biraz karışık oldu, heyecanıma verin. 40-45 saat kalmış zaten.