3060
http://www.trtspor.com.tr/Haber.aspx?id=51100
avrupa satış haklarıyla ilgili yapılan anlaşma; mendes'in burak'ı avrupada istediği yere satabilme yetkisi değil. bu yetki burak'ın bonservisini elinde bulunduran galatasaray'a ait. peki bu anlaşmanın anlamı nedir: burak avrupada herhangi bir kulübe transfer olursa bu transferden mendes'in pay alması ve bu görüşmelerdeki yetkinin mendes'te olması demek.
ancak mendes ve ahmet bulut iş birliğinin daha önce başımıza ne belalar açtığı ortadayken, burak'ın da bu ağa düşmesi beni korkutuyor. arda turan, formama metin oktay isminin altına yazdırmış olduğum bir isim olmasına rağmen şu anda faal futbolcular arasında en nefret ettiğim isimlerden biri haline geldiyse bu ahmet bulut - mendes company yüzündendir. adamlar o kadar profesyonel çalışıyorlar ki bildiğiniz gibi değil. önce basında anlaşmalı oldukları kişiler vasıtasıyla haberler çıkarıp hem kamuoyunda hem de futbolcuda negatif bir psikoloji yaratıyorlar. daha sonra yaşanan en küçük olumsuzluklarda bile futbolcunun kulübünde huzursuz olması için yoğun bir psikolojik baskı uyguluyorlar. avrupa'ya transfer olmak da her futbolcunun hayali olduğu için bu konuda futbolcunun kafasının karışması da daha kolay oluyor. işin kötü yanı bu kampanyaların sonucunda bazı aklı selim! galatasaray taraftarı bile "iyi ki gitti çocuk, kalsa neler yapardınız" diyebilecek kadar etkilenebiliyor. sonunda da doğal olarak futbolcu bulunduğu kulüpte huzursuz oluyor, huzursuzluk çıkarıyor ve gidiyor.
burak yılmaz, arda turan olmasın. sokarım kazandıracağı paraya. 12 milyon euro ne amk? herhangi bir iyi futbolcuya yılda zaten 3 milyon euronun üzerinde para veriyorsun. büyük kulüplerle yarışabilmen için zor bulduğun kaliteli futbolcuları elinde tutman lazım. satıyorsan da çok daha büyük paralara satacaksın ki yerini gerçekten doldurabilesin.
son olarak buraya not düşüyorum, ahmet bulut-mendes company yüzünden burak yılmaz galatasaray'da huzursuz olmaya başlarsa ve birileri çıkıp burada ben burak'ın yerinde olsam giderdim, kalırsa neler yaparsınız kim bilir derse, ona çok pis laflar hazırladım. iki üç liseli bile olmayan ilköğretim ergeni küfretti diye ertesi hafta ona gösterilen sevgi selini görmezden gelip bunu bütün galatasaray taraftarına mal edip arkasına bakmadan kaçan, ve böyle bir adamı destekleyen gitsin pamuk prenses okusun, harry potter izlesin. türkiye lan burası, göz önündeysen peygamber de olsan, devrimci bir halk lideri de olsan sana küfredecek bir sürü insan çıkacaktır.
büyük aşklar zordur, sevgilin* güzelse bu çok daha zordur. hem seni ondan uzaklaştırmak için, hem de onu senden uzaklaştırmak için çok fazla uğraşan olur. sen hemen pes edip terkedeceksen seninki zaten aşk değil sadece bir ilişki olmuştur. aşk dediğin metin oktay'dakidir. karısını bile dinlemeyip galatasaray'ı seçebilmektir. kısa süreliğine ayrılsan bile dayanamayıp geri dönebilmektir. sıkılıp bahaneler uydurup terkettiğine sevdim diyemezsin.
umarım burak yılmaz'ın sonu da arda turan'ınki gibi olmaz. gerçi burak aşık olduğunu hiç iddia etmedi ama olsun, allah sonunu benzetmesin.
avrupa satış haklarıyla ilgili yapılan anlaşma; mendes'in burak'ı avrupada istediği yere satabilme yetkisi değil. bu yetki burak'ın bonservisini elinde bulunduran galatasaray'a ait. peki bu anlaşmanın anlamı nedir: burak avrupada herhangi bir kulübe transfer olursa bu transferden mendes'in pay alması ve bu görüşmelerdeki yetkinin mendes'te olması demek.
ancak mendes ve ahmet bulut iş birliğinin daha önce başımıza ne belalar açtığı ortadayken, burak'ın da bu ağa düşmesi beni korkutuyor. arda turan, formama metin oktay isminin altına yazdırmış olduğum bir isim olmasına rağmen şu anda faal futbolcular arasında en nefret ettiğim isimlerden biri haline geldiyse bu ahmet bulut - mendes company yüzündendir. adamlar o kadar profesyonel çalışıyorlar ki bildiğiniz gibi değil. önce basında anlaşmalı oldukları kişiler vasıtasıyla haberler çıkarıp hem kamuoyunda hem de futbolcuda negatif bir psikoloji yaratıyorlar. daha sonra yaşanan en küçük olumsuzluklarda bile futbolcunun kulübünde huzursuz olması için yoğun bir psikolojik baskı uyguluyorlar. avrupa'ya transfer olmak da her futbolcunun hayali olduğu için bu konuda futbolcunun kafasının karışması da daha kolay oluyor. işin kötü yanı bu kampanyaların sonucunda bazı aklı selim! galatasaray taraftarı bile "iyi ki gitti çocuk, kalsa neler yapardınız" diyebilecek kadar etkilenebiliyor. sonunda da doğal olarak futbolcu bulunduğu kulüpte huzursuz oluyor, huzursuzluk çıkarıyor ve gidiyor.
burak yılmaz, arda turan olmasın. sokarım kazandıracağı paraya. 12 milyon euro ne amk? herhangi bir iyi futbolcuya yılda zaten 3 milyon euronun üzerinde para veriyorsun. büyük kulüplerle yarışabilmen için zor bulduğun kaliteli futbolcuları elinde tutman lazım. satıyorsan da çok daha büyük paralara satacaksın ki yerini gerçekten doldurabilesin.
son olarak buraya not düşüyorum, ahmet bulut-mendes company yüzünden burak yılmaz galatasaray'da huzursuz olmaya başlarsa ve birileri çıkıp burada ben burak'ın yerinde olsam giderdim, kalırsa neler yaparsınız kim bilir derse, ona çok pis laflar hazırladım. iki üç liseli bile olmayan ilköğretim ergeni küfretti diye ertesi hafta ona gösterilen sevgi selini görmezden gelip bunu bütün galatasaray taraftarına mal edip arkasına bakmadan kaçan, ve böyle bir adamı destekleyen gitsin pamuk prenses okusun, harry potter izlesin. türkiye lan burası, göz önündeysen peygamber de olsan, devrimci bir halk lideri de olsan sana küfredecek bir sürü insan çıkacaktır.
büyük aşklar zordur, sevgilin* güzelse bu çok daha zordur. hem seni ondan uzaklaştırmak için, hem de onu senden uzaklaştırmak için çok fazla uğraşan olur. sen hemen pes edip terkedeceksen seninki zaten aşk değil sadece bir ilişki olmuştur. aşk dediğin metin oktay'dakidir. karısını bile dinlemeyip galatasaray'ı seçebilmektir. kısa süreliğine ayrılsan bile dayanamayıp geri dönebilmektir. sıkılıp bahaneler uydurup terkettiğine sevdim diyemezsin.
umarım burak yılmaz'ın sonu da arda turan'ınki gibi olmaz. gerçi burak aşık olduğunu hiç iddia etmedi ama olsun, allah sonunu benzetmesin.