1
baktım da böyle bir başlık yok, benzeri veya emsali de yok. o yüzden açayım dedim. 17 nisan 2013 kayserispor galatasaray maçının tarafımca hikayesini sizlere sunmak istedim.
önceki hafta arkadaşlar arad, "yürü lan kayseriye gidiyoruz" dediler. söz konusu cimbom olunca akan sular duruyor haliyle. e doğu hamurundan insanız, eti de seviyoruz, hemen başladım hayallere: " muslera, selçuk, sneijder, drogba, burak, pastırma, sucuk, mantııııııı".
16sı saat 22:00 de denizliyi bilenler bilir pekdemirin önünde toplanmak üzere sözleştik, soğukta bekle bekle gelmeyen otobüse küfrederken saat 12 gibi bindik otobüse. otobüs curcuna. yemin ediyorum ben bu kadar güzel " sen var ya sen" bestesini söyleyen grup görmedim. otobüsün ön tarafıyla arka tarafı maytap yarışına girdiler ve bizim taraf yani ön taraf gösterisiyle rakibini susturdu ve haklı bir "koyduk mu?" çekti.
derken ve derken çaylı çorbalar molaları geride bıraktık ve sabah 11 de kayseriye ulaştık. polisler bizi pastırmacılar parkının az ilerisinde durdurdu, emniyet sebebiyle. biz yarım saate serbest kalırız diye düşünürken arkadan o sevilmeyen polis ses tonuyla biri seslendi:"saat 3 e kadar burdasınız, isterseniz arkada bi yer var orda bişeyler yiyebilirsiniz!". he polis abi he, o ayazda 4 saat kalacağımızı duyunca biz de çok yerdik. geçtik otobüse beklemeye başladık tıpkı bizden önce gelen hitit üni, ua samsun gibi. assolistler en son gelir hesabı istanbul tayfa da geldi ve saat 14:30 gibi stada doğru 9 büyük otobüs 10dan fazla minibüsle harekete geçtik.
kıpır kıpır herkes. otobüsteki maytaplardan kayseri de nasibini aldı:
"eşşekten sucuğu
cimridir orospu çocuğu
boynumuzun borcu
s.kmek ipne kayserinin puştunu"
yarıla yarıla girdik stada. tabi doğal olarak istanbul tayfa " alayına gideeeeeer" diye diye ilk turnikeye patlattı ve polislere gülerek elle sallaya sallaya stada girdiler. biz de hemen stada girip yerimizi alalım telaşındaydık.
stada girmek için sıra beklerken, sanki bizden biriymiş gibi sırada bekleyen suat ateşdağlıyı gördük. millet farkedemedi ama ben görünce hemen bağırındım "suat reyyiiiiiiz" diye. güldük ettik. stada girdik hemen bi hatıra fotosu aldık. bilader adam harbiden beyaz saç sakala rağmen karizma ya. eğer ak düşecekse saçlarıma onunki gibi düşsün.
maç başladı. erken gollerle çığrımızdan çıktık. çıldırmamak elde değil. nasıl sınav notları okunurken 100 aldığını duyarsın, nasıl iddaa kuponun son maçtaki 90. dakika golüyle tutar, işte o heyecanlar var ya, halt etmiş. ben o tek pasları, bindirmeleri, kesmeleri görünce öyle çıldırdım ki, her atakta 3 5 basamak aşağıda buldum kendimi.
her maçta tribünden biraz daha soğudumu farkediyorum ama. bana nerde durup durumayacğımı kimse gösteremez. tribünde o adamlar milleti bağırttırabilir ama bana el kol yapıp "çekilin lan ordan" diyemez. hadi bu dendi. 3-0 yapmışız arkamdaki elemana telefonu uzattım bilader bi foto çekebilir misin diye, eleman çok net konuştu:"hayır". fesubanallah. tekme tokat girecem bebeye, giymiş üstüne ua montu, racon kesiyor. sığır bilmiyo ki onun izlediği galatasaray maçı kadar benim unuttuğum; onun galatasarayı savunduğu kadar benim milleti susturduğum; onun galatasarayı sevdiği kadar, başka takımı tutanı galatasaraylı yaptığımı. işte bu tipler yüzünden tiksiniyorum. ha komidinin üzerinden 100 $ alan karılar, ha bedava bilet için "reyiz reyiz" diye bağırınıp çakal çakal takılan elemanlar.
her neyse. toplam 24 saat süren bir yolculuktu. pahalı benzinlikçilerdeki restoranlar yüzünden çorbaları kaşık sürmeden içtik, pardon ekmek bandıra bandıra yedik. adamın biri sordu neden yapıyosunuz bu eziyeti kendinize diye. net konuştum : "sevdadandır".
ayın 17sinde 17 numaranın attığı 2 golü bi de 14 numarayla harmanladık, çok tatlı bi galibiyet elde ettik. galatasarayım hep böyle oynasın değil 24 saat 214141241 saat bile yol çekerim. bir sonraki istikametimiz aksilik olmazsa karabük.
önceki hafta arkadaşlar arad, "yürü lan kayseriye gidiyoruz" dediler. söz konusu cimbom olunca akan sular duruyor haliyle. e doğu hamurundan insanız, eti de seviyoruz, hemen başladım hayallere: " muslera, selçuk, sneijder, drogba, burak, pastırma, sucuk, mantııııııı".
16sı saat 22:00 de denizliyi bilenler bilir pekdemirin önünde toplanmak üzere sözleştik, soğukta bekle bekle gelmeyen otobüse küfrederken saat 12 gibi bindik otobüse. otobüs curcuna. yemin ediyorum ben bu kadar güzel " sen var ya sen" bestesini söyleyen grup görmedim. otobüsün ön tarafıyla arka tarafı maytap yarışına girdiler ve bizim taraf yani ön taraf gösterisiyle rakibini susturdu ve haklı bir "koyduk mu?" çekti.
derken ve derken çaylı çorbalar molaları geride bıraktık ve sabah 11 de kayseriye ulaştık. polisler bizi pastırmacılar parkının az ilerisinde durdurdu, emniyet sebebiyle. biz yarım saate serbest kalırız diye düşünürken arkadan o sevilmeyen polis ses tonuyla biri seslendi:"saat 3 e kadar burdasınız, isterseniz arkada bi yer var orda bişeyler yiyebilirsiniz!". he polis abi he, o ayazda 4 saat kalacağımızı duyunca biz de çok yerdik. geçtik otobüse beklemeye başladık tıpkı bizden önce gelen hitit üni, ua samsun gibi. assolistler en son gelir hesabı istanbul tayfa da geldi ve saat 14:30 gibi stada doğru 9 büyük otobüs 10dan fazla minibüsle harekete geçtik.
kıpır kıpır herkes. otobüsteki maytaplardan kayseri de nasibini aldı:
"eşşekten sucuğu
cimridir orospu çocuğu
boynumuzun borcu
s.kmek ipne kayserinin puştunu"
yarıla yarıla girdik stada. tabi doğal olarak istanbul tayfa " alayına gideeeeeer" diye diye ilk turnikeye patlattı ve polislere gülerek elle sallaya sallaya stada girdiler. biz de hemen stada girip yerimizi alalım telaşındaydık.
stada girmek için sıra beklerken, sanki bizden biriymiş gibi sırada bekleyen suat ateşdağlıyı gördük. millet farkedemedi ama ben görünce hemen bağırındım "suat reyyiiiiiiz" diye. güldük ettik. stada girdik hemen bi hatıra fotosu aldık. bilader adam harbiden beyaz saç sakala rağmen karizma ya. eğer ak düşecekse saçlarıma onunki gibi düşsün.
maç başladı. erken gollerle çığrımızdan çıktık. çıldırmamak elde değil. nasıl sınav notları okunurken 100 aldığını duyarsın, nasıl iddaa kuponun son maçtaki 90. dakika golüyle tutar, işte o heyecanlar var ya, halt etmiş. ben o tek pasları, bindirmeleri, kesmeleri görünce öyle çıldırdım ki, her atakta 3 5 basamak aşağıda buldum kendimi.
her maçta tribünden biraz daha soğudumu farkediyorum ama. bana nerde durup durumayacğımı kimse gösteremez. tribünde o adamlar milleti bağırttırabilir ama bana el kol yapıp "çekilin lan ordan" diyemez. hadi bu dendi. 3-0 yapmışız arkamdaki elemana telefonu uzattım bilader bi foto çekebilir misin diye, eleman çok net konuştu:"hayır". fesubanallah. tekme tokat girecem bebeye, giymiş üstüne ua montu, racon kesiyor. sığır bilmiyo ki onun izlediği galatasaray maçı kadar benim unuttuğum; onun galatasarayı savunduğu kadar benim milleti susturduğum; onun galatasarayı sevdiği kadar, başka takımı tutanı galatasaraylı yaptığımı. işte bu tipler yüzünden tiksiniyorum. ha komidinin üzerinden 100 $ alan karılar, ha bedava bilet için "reyiz reyiz" diye bağırınıp çakal çakal takılan elemanlar.
her neyse. toplam 24 saat süren bir yolculuktu. pahalı benzinlikçilerdeki restoranlar yüzünden çorbaları kaşık sürmeden içtik, pardon ekmek bandıra bandıra yedik. adamın biri sordu neden yapıyosunuz bu eziyeti kendinize diye. net konuştum : "sevdadandır".
ayın 17sinde 17 numaranın attığı 2 golü bi de 14 numarayla harmanladık, çok tatlı bi galibiyet elde ettik. galatasarayım hep böyle oynasın değil 24 saat 214141241 saat bile yol çekerim. bir sonraki istikametimiz aksilik olmazsa karabük.