60
kaybedilen ve dünkü gençler maçından sonra bu hafta sonuna top yekün kayma sebebi olan maç.
ah be kızlar... :(
halbuki olmazı olur yapabileceğimiz bir maçtı bu.
çok iyi başldık. öyle ki "lan zaten 3-0 sıfır yenilecez yeaa" diye yarım gönülle tribüne gelen herkesi heyecanlandırdı oyunumuz. ikinci teknik molaya da yanılmıyorsam 4-5 sayı farkla önde girdik ve 28-26 kaybettik seti. ellerimizle verdik desek yeridir.
ikinci sete hiç değinmiyorum. birkaç gün öncede yazdım, hatta aynı şeyleri 2 hafta önce hürriyet ya da haber türk'te orkun darnel'de ifade etmişti. başlarda kopar gibi olduğumuz hiç bir sette geriden gelemiyoruz diye. bu sezonun tipik hastalığının kurbanı olduk burada.
yine de vakıfbank gibi top class bir takıma karşı 0-2 iken 3. sete de harika başladık. iyi devam ettik. sonlara ise gücümüz yetmedi. vakıfbank'ı çok dikizleyemedim ama sanki dar bir rotasyonla oynadık gibi geldi bana. bu da son sette takımın cok yorulmasına neden oldu.
tribüne gelince. bu sezon vakıfbank/eczacıbaşı gibi maçlarda bile en fazla 1000 kişiye oynuyoruz. diğer maçlar ise 200-300 kişi :(.
dolayısıyla tribünlerde nasıl reaksiyon vereceğini bilemiyor bazı anlarda. kaybedilen ilk setin ardından saha değişirken kızlara keşke biraz moral verebilseydik. ama dediğim gibi futbol tribününden devşirme bir grupla olacak iş değil bu.
bugün tüm biletler maçtan 1 saat evvel tükenebildi ancak. ev sahibi olmamıza rağmen. daha fazla taraftar desteği olmadan amatör branşlarda başarı gelmez gelse dahi tat vermeyecektir. voleybolda vakıfbank ve eczacıbaşı'nın (özellikle eczacı) yarattığı taraftarlık kültürü bizim iki tık üzerimizde net olarak.
yine de bir voleybol maçının karaborsaya düştüğünü görebildim bugün.
birde internetten aldığım biletleri salon gişesinden alırken vakıfbank atkılı ve fenerbahçe taraftar kartı olan bir eleman vardı. içerde de vardı bunlardan birkaç tane. sonra çıkıp bukalemun diye sağa sola laf sallarlar. galatasaray düşmanlığı voleybol tribününe düşürmüş, kerhaneye de düşürsün inşallah...
ah be kızlar... :(
halbuki olmazı olur yapabileceğimiz bir maçtı bu.
çok iyi başldık. öyle ki "lan zaten 3-0 sıfır yenilecez yeaa" diye yarım gönülle tribüne gelen herkesi heyecanlandırdı oyunumuz. ikinci teknik molaya da yanılmıyorsam 4-5 sayı farkla önde girdik ve 28-26 kaybettik seti. ellerimizle verdik desek yeridir.
ikinci sete hiç değinmiyorum. birkaç gün öncede yazdım, hatta aynı şeyleri 2 hafta önce hürriyet ya da haber türk'te orkun darnel'de ifade etmişti. başlarda kopar gibi olduğumuz hiç bir sette geriden gelemiyoruz diye. bu sezonun tipik hastalığının kurbanı olduk burada.
yine de vakıfbank gibi top class bir takıma karşı 0-2 iken 3. sete de harika başladık. iyi devam ettik. sonlara ise gücümüz yetmedi. vakıfbank'ı çok dikizleyemedim ama sanki dar bir rotasyonla oynadık gibi geldi bana. bu da son sette takımın cok yorulmasına neden oldu.
tribüne gelince. bu sezon vakıfbank/eczacıbaşı gibi maçlarda bile en fazla 1000 kişiye oynuyoruz. diğer maçlar ise 200-300 kişi :(.
dolayısıyla tribünlerde nasıl reaksiyon vereceğini bilemiyor bazı anlarda. kaybedilen ilk setin ardından saha değişirken kızlara keşke biraz moral verebilseydik. ama dediğim gibi futbol tribününden devşirme bir grupla olacak iş değil bu.
bugün tüm biletler maçtan 1 saat evvel tükenebildi ancak. ev sahibi olmamıza rağmen. daha fazla taraftar desteği olmadan amatör branşlarda başarı gelmez gelse dahi tat vermeyecektir. voleybolda vakıfbank ve eczacıbaşı'nın (özellikle eczacı) yarattığı taraftarlık kültürü bizim iki tık üzerimizde net olarak.
yine de bir voleybol maçının karaborsaya düştüğünü görebildim bugün.
birde internetten aldığım biletleri salon gişesinden alırken vakıfbank atkılı ve fenerbahçe taraftar kartı olan bir eleman vardı. içerde de vardı bunlardan birkaç tane. sonra çıkıp bukalemun diye sağa sola laf sallarlar. galatasaray düşmanlığı voleybol tribününe düşürmüş, kerhaneye de düşürsün inşallah...
