2235
geldiğinden beri şimdiden beni bir çok kez mutlu etmeyi başardı bile. önce transferinin kesinleşmesi, sonra milliyet'e verdiği röportajdaki ifadeleri*, türkiye'ye geldikten sonraki profesyonel ve mütevazi halleri ve son olarak da akhisar maçındaki müthiş performansı. ancak bugün yaşadığım şey bana kendisinin transferinin aslında ne kadar önemli olduğunu daha da iyi hissettirdi.
sözlükte belki bir kaç kişiyle konuşmuşuzdur, ben bu sene değişim öğrencisi olarak amerika'da okuyorum. bugün de bir türk arkadaşla spor salonunda çalışırken sene başında tanıştığımız ama hatırlamadığımız bir amerikan çocuk gelip a siz türk'tünüz dimi falan diye muhabbete başladı. biraz konuştuktan sonra ise hiç aklıma gelmediği anda galatasaray dedi. ben de futbolu takip ediyor musun falan dedim, çünkü genelde amerikanlar avrupa futbolundan bihaber. sonra tabi direk didier drogba'yı aldınız dedi, ben evet bir tane daha ünlü futbolcu aldık diyince evet wesley sneijder dedi. aynı şekilde italyan ve alman arkadaşlarımla da aynı muhabbet geçti hatta şampiyonlar ligi için iddialı olduğumuzu söylediler. evet elimizdeki selçuk inan, burak yılmaz,fernando muslera, semih kaya hepsi çok değerli futbolcular ama galatasaray isminin tekrar markalaşması için bu transferler gerçekten çok büyük rol oynadı. ayrıca marka değerlerinin yanı sıra şuanki gidişat kendilerinin burada çok iyi performans göstereceklerini işaret ediyor, bu da harika bir şey. en son yaptığı açıklamalarda pazarlamanın önemine dikkat çeken başkanımız devre arasında yaptığı iki transferle pazarlama için elimizdeki altyapıyı çok yukarı taşıdı.
bu arada spordan çıkarken tekrar konuştuk ve ben avrupa'daki favori takımını sordum, o da eskiden chelsea fc'ydi çünkü drogba onlarda oynuyordu dedi. ben de durur muyum hemen yapıştırdım cevabı, o zaman bundan sonra galatasaraylısın.* buradaki angut basın korkusundan her gün maliyet hesaplayadursun, dünya futbolundaki yerimiz hızla yükseliyor. gelecekten gerçekten çok umutluyum sözlük.
sözlükte belki bir kaç kişiyle konuşmuşuzdur, ben bu sene değişim öğrencisi olarak amerika'da okuyorum. bugün de bir türk arkadaşla spor salonunda çalışırken sene başında tanıştığımız ama hatırlamadığımız bir amerikan çocuk gelip a siz türk'tünüz dimi falan diye muhabbete başladı. biraz konuştuktan sonra ise hiç aklıma gelmediği anda galatasaray dedi. ben de futbolu takip ediyor musun falan dedim, çünkü genelde amerikanlar avrupa futbolundan bihaber. sonra tabi direk didier drogba'yı aldınız dedi, ben evet bir tane daha ünlü futbolcu aldık diyince evet wesley sneijder dedi. aynı şekilde italyan ve alman arkadaşlarımla da aynı muhabbet geçti hatta şampiyonlar ligi için iddialı olduğumuzu söylediler. evet elimizdeki selçuk inan, burak yılmaz,fernando muslera, semih kaya hepsi çok değerli futbolcular ama galatasaray isminin tekrar markalaşması için bu transferler gerçekten çok büyük rol oynadı. ayrıca marka değerlerinin yanı sıra şuanki gidişat kendilerinin burada çok iyi performans göstereceklerini işaret ediyor, bu da harika bir şey. en son yaptığı açıklamalarda pazarlamanın önemine dikkat çeken başkanımız devre arasında yaptığı iki transferle pazarlama için elimizdeki altyapıyı çok yukarı taşıdı.
bu arada spordan çıkarken tekrar konuştuk ve ben avrupa'daki favori takımını sordum, o da eskiden chelsea fc'ydi çünkü drogba onlarda oynuyordu dedi. ben de durur muyum hemen yapıştırdım cevabı, o zaman bundan sonra galatasaraylısın.* buradaki angut basın korkusundan her gün maliyet hesaplayadursun, dünya futbolundaki yerimiz hızla yükseliyor. gelecekten gerçekten çok umutluyum sözlük.