8
gönlümün bütün uğraşlarıma rağmen fenerbahçe'den yana olamadığı uefa avrupa ligi karşılaşmasıdır.
oysa ki, mantığım feci şekilde fenerbahçe'yi destekleyip durmaktadır. fenerbahçe'nin türkiye kupası'ndaki maçlarını da hesaba kattığımızda, zaten yoğun olan lig fikstürü, avrupa kupası maçlarıyla daha da yoğunlaşmaktadır. zira, uefa avrupa ligi'nde takımlar bir tur içinde maçlarını, şampiyonlar ligi'ndeki gibi üç hafta arayla değil, bir hafta içinde yapmaktadır. bu da fenerbahçeli futbolcuların bu turu geçmeleri halinde, ocak ayının 20'sinden mart ayının ortasına kadar sürekli üç günde bir maç yapması demektir, ki bu yorgunluk muhakkak ligde ekstra puan kayıplarını da beraberinde getirecektir. şampiyonlar ligi'nde ilerlememiz ihtimalini de göz önüne alırsak, ligdeki farkın olabildiğince açılması, takımın şampiyonlar ligi maçlarına daha rahat konsantre olarak çıkmasını sağlayacaktır.
buna ek olarak ise, her ne kadar bugüne kadar ki zamanda hiç umrumda olmadığını söylesem bile, artık bu ülke puanı işini ciddiye almamız gerektiğini düşünüyorum. bu düşünceme sebep de sneijder ve drogba transferleri oldu. iki transfer sürecinde de, gerek yabancı basından gerekse de avrupa'daki spor yorumcularından (bloggerlar, analistler...vs.) en çok duyduğumuz eleştiri, galatasaray'ın iyi bir takım olduğu ama türkiye ligi'nin bu futbolcular için hafif kalacağı düşüncesiydi. aynı sebepten, bugüne kadar birçok transferin de yapılamadığını düşünüyorum. bu iki futbolcunun açıklamalarına bakarsak, bu sezon ikisinin de bizi seçmesinin en temel nedeni şampiyonlar ligi'nde ikinci turda olmamız ve daha ileri gidebileceğimize dair umut vermemiz. şimdi, bu başarıyı türkiye koşullarında her sene devam ettiremeyeceğimizi varsayarsak (günün birinde şampiyon olamadığımız bir sezon illa olacaktır), o zaman olması gereken avrupa'daki takım sayısını arttırmak ve hatta belki de lig ikincisinin şampiyonlar ligi'ne tek elemeyle katılmasını sağlamaktır. bu şekilde, her sene ligde - ekonomik faktörlerin de katkısıyla - en kötü ihtimalle ikinci olan bir takım yaratılabilirse, şampiyonlar ligi'nde kalıcı olunur, böylece bu tarz oyuncuların takımımıza transferi de daha olası bir hale gelir diye düşünmekteyim. bu denklemin de, elit takımlar arasına girme hedefimize giden yolda en temel adım olduğu kanaatindeyim.
bir fener maçından girdik, nerelerden çıktık. neyse, sonuçta dilerim fenerbahçe bu maçı... amaaaan, hiçbir şey dilemiyorum bu adamlara, ne halleri varsa görsünler. ne demişler, hakkımızda hayırlısı neyse o olsun valla!
oysa ki, mantığım feci şekilde fenerbahçe'yi destekleyip durmaktadır. fenerbahçe'nin türkiye kupası'ndaki maçlarını da hesaba kattığımızda, zaten yoğun olan lig fikstürü, avrupa kupası maçlarıyla daha da yoğunlaşmaktadır. zira, uefa avrupa ligi'nde takımlar bir tur içinde maçlarını, şampiyonlar ligi'ndeki gibi üç hafta arayla değil, bir hafta içinde yapmaktadır. bu da fenerbahçeli futbolcuların bu turu geçmeleri halinde, ocak ayının 20'sinden mart ayının ortasına kadar sürekli üç günde bir maç yapması demektir, ki bu yorgunluk muhakkak ligde ekstra puan kayıplarını da beraberinde getirecektir. şampiyonlar ligi'nde ilerlememiz ihtimalini de göz önüne alırsak, ligdeki farkın olabildiğince açılması, takımın şampiyonlar ligi maçlarına daha rahat konsantre olarak çıkmasını sağlayacaktır.
buna ek olarak ise, her ne kadar bugüne kadar ki zamanda hiç umrumda olmadığını söylesem bile, artık bu ülke puanı işini ciddiye almamız gerektiğini düşünüyorum. bu düşünceme sebep de sneijder ve drogba transferleri oldu. iki transfer sürecinde de, gerek yabancı basından gerekse de avrupa'daki spor yorumcularından (bloggerlar, analistler...vs.) en çok duyduğumuz eleştiri, galatasaray'ın iyi bir takım olduğu ama türkiye ligi'nin bu futbolcular için hafif kalacağı düşüncesiydi. aynı sebepten, bugüne kadar birçok transferin de yapılamadığını düşünüyorum. bu iki futbolcunun açıklamalarına bakarsak, bu sezon ikisinin de bizi seçmesinin en temel nedeni şampiyonlar ligi'nde ikinci turda olmamız ve daha ileri gidebileceğimize dair umut vermemiz. şimdi, bu başarıyı türkiye koşullarında her sene devam ettiremeyeceğimizi varsayarsak (günün birinde şampiyon olamadığımız bir sezon illa olacaktır), o zaman olması gereken avrupa'daki takım sayısını arttırmak ve hatta belki de lig ikincisinin şampiyonlar ligi'ne tek elemeyle katılmasını sağlamaktır. bu şekilde, her sene ligde - ekonomik faktörlerin de katkısıyla - en kötü ihtimalle ikinci olan bir takım yaratılabilirse, şampiyonlar ligi'nde kalıcı olunur, böylece bu tarz oyuncuların takımımıza transferi de daha olası bir hale gelir diye düşünmekteyim. bu denklemin de, elit takımlar arasına girme hedefimize giden yolda en temel adım olduğu kanaatindeyim.
bir fener maçından girdik, nerelerden çıktık. neyse, sonuçta dilerim fenerbahçe bu maçı... amaaaan, hiçbir şey dilemiyorum bu adamlara, ne halleri varsa görsünler. ne demişler, hakkımızda hayırlısı neyse o olsun valla!