2637
10 şubat 2013 galatasaray antalyaspor maçı'nda, skibbe döneminde almanya'da oynadığımız hertha berlin maçındaki milan baros gibiydi. tek forvet oynamanın hakkını tamamen verdi. o zamanlar tek forvet oynayan baros için düşündüğümüz tüm güzel şeyleri, bugün kendisi için düşünüyoruz. bir insan kendini dipten alıp zirveye çıkartabiliyorsa, buna ancak alkış tutulur. kusursuz bir oyuncu değil tabii, ancak kusursuz bir çalışma azmi var kendisinin. türk toplumundan bu konuda ayrılıyor kendisi, zira toplumumuzun çoğunluğu belirli bir noktaya eriştiği zaman, üstüne koymayan bir yapıya sahip. o yüzden kimse bu kadar gelişmesini ve dünya çapında birinci sınıf forvet olmaya aday olmasını beklemiyordu. ama kendisi tam tersini yaptı. sezon başında "top sürüşünde sıkıntı var" dediğimiz adam, bugünlerde ayaklarına topu dolandırmadan gayet iyi bir şekilde top sürüşü yapabiliyor. "kafa vuruşu yapamıyor" dediğimiz adam, çatır çatır kafa golleri attı. çoğunu da cl'de attı. "kendini çok çabuk yere bırakıyor" dediğimiz bu adam, müthiş bir fiziksel güce erişmiş ve kolay kolay yıkılmıyor. tüm bunları görmeyip, hala kendisine olumsuz anlamda eleştiri getirebilmek, bu adamın hakkını yemek anlamına gelir. garip garip yerlerden şut çıkartıp, arada sırada estetik goller atmak dışında pek bir becerisi olmayan sow'a "müthiş golcü" gözüyle bakılıyorsa, bu adam ondan çok daha fazlasını hak etmektedir. fatih terim bundan sonra kadroyu hazırlarken muslera, semih, melo, selçuk, sneijder, drogba'dan sonra burak'ı da tahtaya yazacak ve geriye kalan boşlukları ona göre dolduracaktır tahminimce.
